Bu sayıda bir kadın akademisyen olarak “kadın” ve “bayan” kelimelerinin kullanımı üzerinde durmak istiyorum. Önce kelimeleri Türkçe derslerinden bildiğimiz üzere eş anlamlı ve karşıt anlamlı şeklinde karşılaştıralım. Buna göre, “kız” sözcüğünün karşılığı “oğlan”, “kadın” sözcüğünün karşılığı “erkek”, “karı” sözcüğünün karşılığı “koca”, “bayan” sözcüğünün karşılığı da “bay”dır. Ama günlük kullanımda, “bayan” sözcüğünün kullanıldığı pek çok yerde karşılık olarak “bay” sözcüğünün kullanılmadığını biliyoruz.
Sıklıkla “bayanlarımız”, “bayan doktorlarımız”, “bayan öğretmenlerimiz” diyen kişilerin buna karşılık “baylarımız”, “bay doktorlarımız”, “bay öğretmenlerimiz” demediğini herkes bilir.
Peki, “oğlan” çocukları ne zaman “erkek” olmaktadır? Sünnet olunca mı, ilkokulu bitirince mi, evlenince mi? Kız çocukları ne zaman kadın olmaktadır? İlk adet gördüklerinde mi, lise ya da üniversiteye başladıklarında mı yoksa evlenince mi? Bu sorulara yanıt ararken çifte standartlı bir yaklaşımımız oldu mu? Ne dersiniz? Normalde “erkek” kelimesini kullandığımız her duruma karşılık “kadın” kelimesinin kullanılması beklenir. Bir makalede temel demografik verileri sunarken cinsiyet dağılımını “erkek” ve “bayan” diye ayırmayız, “erkek” ve “kadın” olarak sunarız. Çünkü bilimsel yaklaşım budur. Buna rağmen örneğin; üniversite düzeyindeki öğrencileri cinsiyetlerine göre tanımlarken “erkek” öğrencilere karşılık “kız öğrenci” ya da “bayan öğrenci” diye tanımlamanın altında yatan nedir? Yoksa “kadın olmak”, “bekâret kaybı” ya da evli olmakla mı özdeşleştirilmektedir? “Kadın” kelimesi, ayıplı ve aşağılama içeren bir algılamaya mı neden olmaktadır? Niye “kadın” demekten bu kadar korkulmaktadır? Yoksa kadının “kadın” olarak var olmasından mı korkuyoruz? Pek çok kişi, adeta kötü bir şey söylememek için, “kadın”ı daha sevimli, daha kibar hale getirmek için yumuşatarak “bayan” diye hitap ediyor. “Kadın” cinsiyeti için “kadın” demekten ne kadar kaçınılıyorsa aynı yaş grubundaki “erkek”lere de “oğlan” demek küçümseme içeren bir durum ortaya çıkarıyor. Anlaşılır gibi değildir.
“Kelimelerin ne önemi var? Niye bunun üstünde duruyorsun?” denildiğini duyuyor gibiyim. Kelimeler, beynimizdeki cinsiyet algılarının dile dökülmüş hali de ondan. Niye bunları Medimagazin’e yazıyorum? Hekimler de dâhil olmak üzere “bayan doktor”, “bayan hemşire” vb. deyip duran pek çok sağlık çalışanı var çevremde. Sonuç olarak kadın kadındır, erkek de erkek. Ek nitelemeler olacaksa, genç kadın – genç erkek, evli kadın – evli erkek, bekâr kadın – bekâr erkek, çalışan kadın – çalışan erkek gibi nitelenebilir. Hiç unutmuyorum, bir keresinde hekim meslektaşlarımdan biri “bayan” dediğinde ona, “Bayan değil kadın demek istedin herhalde” dediğimde, o da “Tamam işte ben de aynı şeyi söylüyorum, bayan” diye ısrar etmişti. Ayrıca “bayan” kelimesi sadece erkekler tarafından yaygın kullanılan bir kelime de değil, pek çok kadın da “kadın” demek yerine “bayan” diyor. Öyle ki, sınıfta “erkek ve kadın öğrenciler bu konudaki fikirlerini söyleyebilirler mi?” dediğimde, ilk tepki kadın grubundan gelebiliyor. Biz “kadın” değiliz diyorlar. Acaba ne demek istiyorlar? Biz hiç cinsel ilişkiye girmedik, bekâretimizi koruyoruz ya da evli değiliz mi demek istiyorlar. “Kadın” demek kaba oluyor, “bayan” demek daha şık şeklinde açıklama getirebiliyorlar. “Kadın olmak” ayıp bir şey değildir. Kadınlar, “kadın” denilmesinden rahatsız olmamalı, herkes de dili yerinde ve doğru kullanmalıdır. Konuyla ilgili internette pek çok tartışma ve yorum bulmak mümkündür.
Bu sayıda, gündem doğrultusunda yargının iş yükü ve yargılama sürecinin uzunluğunda adli tıp raporlarının rolünü tartışmak yerine kadın mı, bayan mı tartışmasını hekimlere taşımak istedim. Yıllarca, nitelikli adli tıp hizmetleri, yargı sürecine etkisi, yerinde çözümler üretme gibi konuları yazdık, çizdik söyledik. İşe yaramamıştı. Şimdi nasılsa herkes bu konuyu tartışıyor. Ben başka şeyler yazabilirim dedim. Keza kadın hakları çerçevesinde kadın hekimlik ve adli tıpta kadın konuları da başlı başına üzerine pek çok şey yazılıp çizilecek konulardır. Belki bundan sonraki sayılarda konunun başka yönlerine de ufak dokundurmalar yapabilirim. Sevgi ve dostlukla.