Günümüzün üniversiteleri devlet, vakıf ve özel üniversitelerden oluşmaktadır. Her biri bilim, eğitim ve hizmet üretmek üzere kurgulanmıştır. Bu kurgu sırasında çoğunlukla çok büyük iddialar ile başlanır. Bu üniversitelerin amaca hizmet edebilmesi için doğuştan itibaren daha önceki kurulan üniversiteler inceleme yapılarak yola çıkılmalıdır. İyi, tecrübeli, ne yapacağını bilen bir kurucu rektör ya da yönetici ile yola çıkmak çok önemlidir.
Öncelikle üniversite yerleşkesinin ulaşılabilir, stratejik bir yerde olması çok önemlidir. Alt yapısı çok iyi planlanarak, her türlü engelliye yönelik düzenleme yaparak yerleşke içi ulaşımın, enerji, iletişimin alt yapısı baştan kurgulanmalıdır. Kendi kendine yetebilen enerji sistemi, atık üretmeyen çevreci, peyzaj işlemleri yapılmalıdır.
Binaların hepsi esnek yapıda olması, gerekli durumda değişikliklere uygun olmalıdır. Laboratuvarlar, daha baştan kurgulanırken akreditasyon koşullarına göre oluşturulmalıdır.
Kalite ekibi ilk olarak kurulmalı, kuralları daha baştan yapılandırılarak, yapı, ekipman, tedarik, insan kaynaklarının düzgün bir şekilde yapılandırılması sağlanmalıdır. Liyakata göre hareket etmek gerekir.
Yöneticiler, çalışanların her türlü beslenme, ergonomik yaşam, iş sağlığı, spor, sanat, bilgiye erişim açısından kolaylıklar sağlamalıdır. Bireysel gelişimleri için eğitimler vermelidir. Birbirleri arasında ve yönetsel hatalar yapmadan yaratıcı fikirlerin oluşturulabilmesi için ortam hazırlanmalıdır. Tatlı yarışma ve rekabet ortamları her zaman yararlıdır. Dünyadaki branşdaşları ile diyalog halinde olunması ortak toplantılarla kendi bilimsel düzeylerini pekiştirmesi, yeni fikirlerin oluşmasına olanak sağlanmalıdır.
Günümüzde bireysel başarılardan ekip çalışmaları ile büyük başarılar elde etmek mümkün olmaktadır. Çoklu disipliner çalışmalar yapılabilmesi için ortam sağlanmalıdır.
Üniversiteler çalışanı, öğrencileri ile toplumun bir parçası olmakla birlikte, özgün bilişsel donanımları ile topluma örnek olması, üniversitede olan yaşam tarzını ailelerine, komşularına, topluma taşıyarak rol model olmaları çok önelidir. Sosyal projelerle, toplumun doğru bildiği yanlışlardan uzaklaştırarak iyiye güzele yöneltmelidir.
Bilimin kağıt üzerinde kalmasından kurtararak elde edilen araştırma sonuçlarının sanayide, toplumun, doğanın yararına kullanılması için ön ayak olmalıdır.
Bu koşulların sağlanması için kalite merkeze alınmalıdır. Çünkü kalite her türlü ataletin kırılarak sürekli iyileştirme yapılmasına, hataların en aza indirilmesini sağlar. Kalitenin gerçek anlamda işletilmediği hiçbir kurum zamana ayak uyduramayarak yıkılmaya mahkumdur.
Unutulmamalıdır ki, en önemlisi yetişmiş insan kaynağıdır. Bu insanların sağlıklı, mutlu, iyi sosyal ortamlarda bulunmasını sağlayarak üretken olmaları sağlanmalıdır. Bilim insanlarının başarıları, fikirleri koruma altına alınarak yüceltilmelidir. Fikri mülkiyet hakları korunmalıdır. Etik koşullar sağlanarak buna zemin oluşturacak her türlü koşulun oluşmamasına izin verilmeyeceği açık ve net olarak ortaya konulmalıdır.
Diğer bir konu ise yönetim sistemine; çalışanı, öğrencisi top yekün dahil edilmelidir. Sorunların çözüm odaklı yaklaşımlarla akılcıl olarak çözülmesi, yönetimde yerleşkede bulunan herkesin kabul edebileceği şekilde oluşturulmalıdır. Sorunların çözüm fikirleri, o sistemi kullananlardadır. Bu şekilde kurum kültürünün oluşturulması çok değerlidir. Planla-Uygula- Kontrol et- Önlem al (PUKO) kalitenin vazgeçilmezlerindendir. Üniversiteler; her zaman toplumun en az 2, 3 adım önünde olması gerekir. Her bir ferdi topluma örnek olması gerekir. Önce üniversite çalışanlarının en üst yöneticiden, öğrencilerine kadar bireysel anlamda PUKO döngüsünü kendine uygulayarak sürekli kendini yenilemesi gerekir. Ama bu toplumdan kopma anlamında değil, toplumun gelişmesi faydalı olmak anlamındadır. Üniversiteler bulunduğu kente sadece kalabalık arttırarak ekonomiye katkıda bulunulması beklentisinden öte, bilimsel, sağlık, kültürel, sosyal anlamda gelişmesini, sanayilerine katkı sağlaması anlamında birçok yükümlülükleri bulunmaktadır. Üniversitelerin; aklın, bilginin, olanakların harmanlanarak, enerjiye, üretime dönüştürülen bir alan olduğu, toplumun her türlü parlayan yıldızı olduğu imajını oluşturmalıdır. Kalite burada bu amaca hizmet eden en iyi araçtır.
Dünümüz ile bugünümüz aynı ise, geriye gitmeye başlamışız demektir. Kalite yoksa, geriye gidiş, yok oluş çanları çalmaya başlamış demektir.
Bir üniversitede kalite varsa; adalet, huzur, düzen, bilgi, yenilikler, tatlı rekabet, başarılar, üretim, ekonomi vardır. Bunu uygulayan üniversite, başarı basamaklarını hızla çıkmaya başlar, daha sonra da diğer üniversitelerin rol modeli olur.
En kısa sürede; Türkiye üniversitelerinin layık olduğu, Atatürk’ün açtığı yolda, çağdaş medeniyetler mertebesinde yerini alması dileğiyle…