Liyakat, görevin gerektirdiği niteliklerle görevi üstlenen kişi arasındaki uyumu ifade eder. Liyakat, mesleki beceriler yanında meslek ahlakını da içeren bir kavramdır. Bundan dolayı, meslek becerisi olmasına rağmen meslek ahlakından yoksunluk hizmetin amacına uygun olarak gerçekleştirilmesine mani olabilir, ki bu da bir liyakatsizlik türüdür. Aynı şekilde, mesleki becerileri olmayan ancak meslek ahlakına sahip olan birisinin de görev üstlenmesi durumunda yine bir liyakatsizlik söz konusu olacaktır. Bu her iki durumu da ifade eden kavramlar emanet ve ehliyet kavramlarıdır. Emanet meslek ahlakını ifade ederken, ehliyet de mesleki beceri yeterliliğini ifade etmektedir. Aslında ehliyet kavramı emanet kavramını da içerisinde barındırmasına rağmen emanete ayrıca vurgu yapılması meslek etiğinin öneminden kaynaklanmaktadır.
Üstlenilen görev başkalarının hak ve hukuku ile alakalı olduğunda, görev üstlenen ve göreve atama yapanların liyakate daha da fazla dikkat etmeleri gerekmektedir. Nitekim Kuran-i Kerim’de, “Allah, size emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. (Nisa 4/58)” ayetiyle ehliyet ve adalet arasında ilişki kurularak adaletin gerçekleşmesi için ehliyetin önemine işaret edilmiştir. Hz. Muhammed ve ashabının hayatına baktığımızda da, başarılarının temel unsurunun görev ve atamalarda liyakate büyük önem vermeleri olduğu görülmektedir. Nitekim, liyakatsizliğin kamu hizmetlerinde adaleti bozarak iltimas gibi hizmet kalitesini bozan uygulamaların ortaya çıkmasına yol açarak kamu sisteminin işleyişini bozduğu görülmektedir.
Liyakat ile yakın bağlantı içerisinde olan bir diğer kavram da hakkaniyet kavramıdır. Yapılan işte hakkın ve hukukun korunması hakkaniyetin korunmasını, bir başka ifade ile yapılan işte liyakate uygun davranıldığını gösterir. Bu itibarla, kamunun işlevselliği ile liyakat arasında da çok yakın bir ilişki olduğu görülmektedir.
Liyakat, uluslararası sitemin sağlıklı yürümesi için de dikkate alınması gereken bir husustur. Nitekim, uluslararası ilişkilerde bu değer birey ve kamu yararını aşarak insanlığın ortak değerleri ile bağlantılı hale gelmektedir. Çünkü ulusal düzeyde emanet ve ehliyet kısmen yerel örf ve adetlerle bağlantılı olarak yorumlanırken; uluslararası düzeyde temel insan hak ve hürriyetleri ile bağlantılı olarak yorumlanmaktadır. Bu nedenle, liyakatin en önemli ayağı olan meslek ahlakı bu düzeyde evrensel değerlerle özdeşleşen bir anlam kazanmaktadır. Evrensel ahlak, temel insan hak ve hürriyetleri ile yakın bir bağlantı içerisinde olduğu için uluslararası düzeyde liyakat bu temel hak ve hürriyetlerin korunmasında önemli bir etken olmaktadır. Meseleye iş tatmini açısından baktığımızda ise liyakat esasına dikkat edilmeden görevlere gelen kişilerin iş tatminlerinin olmadığı, bu durumun hizmet alanlara da olumsuz etki yaptığı görülmektedir. Doğal olarak, liyakat hem görev üstlenenlerin hem de hizmet alanların haklarının korunabilmesi için dikkate alınması gereken bir değerdir.