Kaosun –karmaşanın- bir mantığı vardır. Yaklaşık olarak geçen yüzyılın ilk çeyreğine kadar karmaşanın bir mantığa sahip olabileceği pek akla gelmemişti. Aklına getirenlere de kaçık gözüyle bakılmıştı. Çünkü karmaşanın alternatifi olarak öne çıkan kozmos -tamlık- ilgilisine karmaşaya göre daha tutarlı göründü. Gün geldi devran döndü; tamlık fikri ve arayışı cazibesini pek kaybetmese de karmaşanın da tamlığın içine alınabileceği düşüncesi kabul görmeye başladı. Karmaşayı düzeltmeye dönük kuramlar üretildi. Zamanla karmaşayı anlama isteği, en az tamlık adına üretilen düşünüşler kadar ilgi çekmeye ve siyasetten fiziğe birçok alanda kullanılmaya başlandı. Mevzu, geniş ve derindir.
Derdimiz “kaos ile kozmos” üzerine uzun uzun yazmak değildir. Dikkat çekmek istediğimiz asıl husus, kaos kuramlarının son dönem dünya siyasetinde belirleyici bir aktör olarak daha sık sahnede olmasıdır. Lâkin, Türk siyasetinin ve Türk milletinin bu noktada kafası biraz karışık görünmektedir. Karışıklık, kaosa yüklenen yanlış veya yan anlamlardan ileri geliyor olabilir. Zira kaos, özellikle bir kavram olarak Türkçeye aktarılırken, kaosun karşıladığı düşünülen Türkçe kelimeler arasındaki anlam farklılığına genelde dikkat edilmiyor.
Kaosun günümüz dünya siyasetinde -özellikle siyaset sosyolojisinde- nasıl kullanıldığının farkında olmak millet ve ülke adına hayati önemdedir. Bunun için kavram kargaşasına düşmeyen bir zihne ve sağlam bir muhakemeye ihtiyaç vardır.
Yapılması gereken açıktır: Öncelikle “karmaşa” kavramı çözümlenmelidir. Ardından da “tamlık” fikri göz ardı edilmeden “karmaşa” yeniden inşâ edilmelidir. Bu bir düzenleme denemesidir. Kozmosu yediden kurma ve anlama çabasıdır.
Siyaset üzerinden toplumları ustaca yönlendirerek düzenlediğini düşünenlerin -en az son yarım yüzyıldır- kaos kuramlarıyla karıştırılmak istenen Türk siyasetinin ve Türk milletinin -birçok doğru adımlar atılmakla birlikte- kaotik saldırılardan yeterince korunabildiği kanaatinde değilim. Yaşadıklarımız, yaşananlar o kadar açıkken niçin gerekli tedbirler alınamıyor?
Birçok cepheden irdelenmesi gereken bir sorunla karşı karşıyayız. Ben –şimdilik- kavram bakımından meseleyi kısaca biraz daha açmaya çalışayım.
“Kaos” denilince zihinlere “karmaşık” bir yapıdan çok “karışık” ve “keşmekeş” bir durum yansıyor olabilir. Çünkü anlamadığımız kelime ve kavramları öğrenmeye çalışırken başvurduğumuz kaynaklar yeterli bilgi vermiyor. Mesela “Türk Dil Kurumu”, bu tür aksaklıkları giderecek çalışmalar yapmak yerine Türkçe sözlükten kelime atma ile uğraşıyor. –Asıl olan sözlükten kelime çıkarmak değil sözlüğe kelime ekleyebilmektir. İnternete girip küçücük bir araştırma yapılsın bakalım, Almanca, İngilizce sözlüklerde neler var, kelime ve kavramlar hangi düzeyde açıklanıyor?– İnternet üzerinden kullandığımız Türkçe sözlükler maalesef çok yetersizdir. İnsanlar ise artık basılı sözlüklere bakmıyorlar internetten yararlanıyorlar. Bu durum ise karmaşayı kargaşa, kargaşayı keşmekeş ile özdeşleştiriyor.
Türk Dil Kurumu, “keşmekeş” sözcüğünü açıklarken “karışık olma durumu, karışıklık” demiş. Bu açıklama doğrudur fakat eksiktir. Keşmekeş elbette karışıklıktır. Lakin yine Türk Dil Kurumu’nun verdiği misalle, “Ne olacaksa olur ve her hâlde bu millet, ölümden beter bir keşmekeşten kurtulur.” (N. F. Kısakürek) dendiğinde anlatılmak istenen sıradan bir “karışık olma” durumundan ya da “karışıklıktan” daha çetin ve derin bir haldir. Hele hele sosyolojik yaklaşımların esasını oluşturan “karmaşa / kaos” ise keşmekeşe ve keşmekeşliğe oldukça uzak bir kavrayıştır. (Bu cümleyi doğru anlamak için pozitivist paradigma ile bakılmamalıdır) Çünkü “karmaşa” çözümlenemediği için karışık görünen bir durumu anlatır. Esasta bir karışıklık ve keşmekeşlik yoktur. Daha çok bilgisizlik vardır. Bu bağlamda Türkçe sözlükte “kaos” kelimesinin karşılığı olarak verilen “Evrenin düzene girmeden önceki biçimden yoksun, uyumsuz ve karışık durumu” ve “kargaşa” açıklamaları da yetersiz, hatta yanıltıcıdır. Ahvâl bu minval üzere olunca akıbet de pek hayra bağlanamıyor…
Karmaşa, mutlak belirsizliğe yaklaştırılan kargaşa, karışıklık ve keşmekeşten öte bir pustur. Pusluluk halidir. Karışıklık ve keşmekeşlik ise daha çok bulanıklıktır. -Son zamanlarda sıkça kullanılan “bulanık mantık” (fuzzy) kavramı, bulanıklıktan çok bir pusluluktur. Ben de kavramı daha önceki çalışmalarımda ayrıştırmadan kullandım. Fakat son çalışmalarım, özellikle felsefe-bilim açısından Türk kültürü esasında düşününce fuzzy kavramının “puslu” veya “çatallı” mantık olarak çevrilmesinin daha uygun olduğunu düşünmeye başladım. Özellikle manevi / tinsel bilimler için bu ayrımın önemi büyük görünmektedir. Mesela “kurt puslu havayı sever” denmiştir. Puslu hava ‘bulanık, sisli’ olarak da açıklanabilir. Ama kurt bulanık ve sisli havayı değil puslu havayı sever. Köpek / it ise kirli ve bulanık havayı sever. Aksi takdirde kurdun kocayınca neden itlere maskara olduğunu anlamakta zorlanırız. Ne demek istiyoruz?
Mevzuyu bütünleyerek anlamaya ve anlatmaya çalışıyoruz. Ve diyoruz: “Kurt puslu havayı, köpek / it ise bulanık havayı sever.” Niçin? Havanın puslu olması, ilahi bir lütuftur. Tanrı’nın inayeti ile hava puslandı mı kurt açığa çıkar. Lakin itin iş görebilmesi için havanın bulandırılması gerekir. Bulanık hava fırsat sunar ite. Türkiye’de hava bilerek ya da bilmeden sıkça bulandırılıyor, itlere gün doğuyor. Bulanık suda balık avlama hevesine kapılıyorlar.
Puslu hava, velinimettir. İlahi düzenliliğin bir parçasıdır. Temiz havayı kirletme, bulandırma ise gayr-ı tabiîdir. Çokça insan eliyle vaki olur. Bozulmadır. Havayı genelde beşer yönü ağır basan insan suretindeki yaratıklar bulandırıp kirletirler. Kurt sevmez kirli ve bulanık havayı. Kocamamışsa pabuç da bırakmaz.
Güzel Türkiye’m, birçok güzel insan sürekli vicdanı kirlilerce bulanık sulara itilmek isteniyor. Dahası, itiliyorlar. Birileri de fırsatı ganimet bilip bulanık suda balık avına çıkıyor. Kim av, kim avcı belli değil bulandırılan sularda. Herkes kendini biliyor, muhakkak bir de Allah.
7 yorum
Kaos evren oluşumunda başlangıç gibimi?
Evet. Böyle bir iddia var.
Düzensizliğin içinden doğan düzen= KAOS
Kaos yazınız zihnimi ‘kaos’asürükledi.
Bu iyi bir şey. Denizler dalgalanmadan durulmuyor. Selam ile
Edvard Lorenz’i ve ‘ Kelebek etkisi’ni de unutmayalım.
Puslu hava ,; bulanık hava kavramını sizden öğrenmek çok güzel.
Sizden öğreneceğimiz çok şey var Sayın Hocam