1963-1974 yılında Kıbrıs’ta yaşanan savaş ortamı ve sonrasında 1983 yılında ilan edilen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kuruluşu, ada için bir dönüm noktası oldu. Bu süreç, KKTC ve Türkiye’nin içinde olduğu karmaşık siyasi ve ekonomik sorunların bir parçası olarak derin izler bırakmış ve bırakmaya devam etmektedir. Ancak adadaki bilim üretimi, umudun ve çözümün anahtarı olarak karanlık zamanların ötesine işaret etmektedir.
Avrupa Birliği’nin (AB) 2004 yılında Kıbrıs’ı dahil etme kararı pratikte sadece Güney Kıbrıs’ı kapsamış, Kuzey Kıbrıs yani KKTC çok büyük oranda bu entegrasyondan dışlanmıştır. Avrupa Birliği üyeliğini elinde bulundurarak daha da güçlü hale gelen Güney Kıbrıs, adanın kuzeyinde çok farklı sosyoekonomik ve bilimsel faaliyetlerinin oluşumunu, sürdürebilirliğini ve gelişimini zorlayan birçok engele neden olmuş ve olmaya devam etmektedir. Ancak KKTC, bu olumsuzlukları aşmak adına yükseköğretim sektörüne çok büyük önem vermiş ve bu konuda dünyada kendine yer edinmeye çalışmış ve açıkçası da bu hedefinde başarılı olmuştur. Özellikle KKTC’nin devlet üniversitesi olan Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) gibi kaliteli yükseköğretim kurumları, bilimsel araştırmalar ve uluslararası işbirlikleri ile bilimin yolunda ilerlemeye devam etmektedirler. Öte yandan son zamanlarda KKTC yükseköğretiminde yaşanan bazı geçersiz diploma vakaları adanın bilim alanındaki imajına zarar verse de, Times Higher Education, Nature Index, ShanghaiRanking, US News gibi prestijli dünya üniversiteleri sıralama kuruluşlarında Fizik, Kimya, Matematik, Ekonomi gibi alanlarda ilk 250’ye kadar yükselen KKTC üniversitelerinin elde ettiği başarılar, bu olumsuzlukları kısa süre içerisinde silecek ve yükseköğretimin arzu ettiği disiplini ortaya çıkaracaktır. Bu başarılar, adanın bilimsel potansiyelini ve uluslararası arenadaki yerini güçlendirmekte, KKTC’nin yükseköğretim sektöründe son zamanlarda yaşadığı diploma sorunlarına da kalıcı çözümler sunmaktadır.
Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’nın belirttiği gibi, “Toplum bilimleri ile fizik bilimler arasındaki fark daha gözlem aşamasında başlar. Bilimin gözlemciden tam bir yansızlık istemesine karşın, toplumla ilgili bilimlerde buna çoğunlukla olanak bulunamaz.” Bu bağlamda, Kıbrıs’ta yapılan bilimsel çalışmalar, özellikle toplum bilimlerinde, gözlemcinin toplumun bir parçası olması nedeniyle öznel görülebilir. Ancak Fizik ve diğer doğa bilimleri gibi alanlarda, bilim insanları, daha objektif veriler elde etmek için çaba göstermektedirler. Özellikle ekonomik sorunların çözümünde bilimsel yaklaşımlar, veri analizi ve teknolojik yenilikler kritik rol oynamaktadır. Enerji üretimi, su yönetimi, temel bilimler ve sağlık gibi alanlarda yapılan bilimsel araştırmalar, Kıbrıs’ın sürdürülebilir bir kalkınma modeli oluşturmasına yardımcı olmaktadır. Bilimin bu pratik yönü, ada halkının yaşam kalitesini doğrudan etkileyerek, ekonomik ve sosyal krizlerin üstesinden gelinmesine olanak tanımaktadır.
Sonuç olarak, Kıbrıs’ın geçmişte yaşadığı zorluklardan ve karşılaştığı bunalımlardan kurtulmasında bilim ve teknoloji, vazgeçilmez unsurlardır ve olmaya artan bir hızla devam edecektir. Ada’nın sürdürülebilir bir kalkınma ve barış içinde bir geleceğe ulaşması için bilimsel araştırmalar ve teknolojik yenilikler ön plana çıkmaktadır. Kıbrıs’ın ve genel olarak dünyanın karşılaştığı zorluklar, ancak bilimin ışığında çözülebilir.
3 yorum
Aramıza hoş geldiniz.
Hoş bulduk Sayın hocam
Teşekkür ederim.