Korona günlerinde bizi en çok bunaltan şeylerden birisi kuşkusuz karantinadır. Peki, o kadar da kötü bir şey midir bu?
Karantina, bulaşıcı hastalıklardan korunmak için mecbur kaldığımız bir yalnızlık durumudur. Fakat insanların kendi isteğiyle yalnız kaldığı bir durum daha var: İnziva. Yani dış dünya ile ilgisini keserek tek başına yaşama durumu.
İnziva pek çok peygamberin ve filozofun alışkanlığıdır. Hoca Ahmet Yesevi’den Pascal’a, Spinoza’dan Rousseau’ya, pek çok bilge insanın inziva hayatını tercih ettiğini yazar kaynaklar. Mesela ilk aklıma gelen isimlerden birisi, milattan önce beşinci asırda yaşamış olan Budha.
Hindistan’da yüksek sınıftan bir ailenin çocuğu olan Budha, uzun süre sarayda yaşamıştır. Sonra da ailesini ve yaşadığı zenginliği bırakıp saraydan ayrılmıştır. Uzun bir yolculuk sonrası birkaç öğrencisiyle inzivaya çekilerek asgari ihtiyaçlarla yetinmiştir. Kaynakların yazdığına göre, aslında bir filozof olan Budha’nın öğretileri bir din haline getirilmiş ve milyonlarca takipçisi olmuştur.
Ve yaklaşık bin yıl kadar sonra dünyaya gelen Hz. Muhammed, peygamberlikten önce Mekke şehrinin yaklaşık beş altı kilometre uzağındaki Hira dağına çıkar ve buradaki mağarada inzivaya çekilirmiş.
Şimdi oluşturulan taş merdivenlere rağmen tırmanması zor, dik bir dağdır Hira. Yaklaşık yedi yüz metrelik dağa tırmanmak için neredeyse iki bin adım atmanız gerekir.
Uçsuz bucaksız çöldeki Hira mağarasından baktığınızda en yakın şehir olan Mekke, bej renkli toz bulutunun ardında bir silüet gibi görünür. Yaşadığımız asırda bile geceyi bu ıssız mekânda geçirmek azıcık cesaret ister.
Yani aslında, düşünceleriyle tarihe ve dünyanın gidişatına yön veren peygamber ve filozofların kendi tercihleri olan inziva günümüz insanının nadiren tercih ettiği bir uygulamadır. Koronavirüs azıcık mecbur etmiştir insanları bu özel etkinliğe. Şimdi kendimizi bu karantina zorunluluğu psikolojisinden kurtarıp da sanki kendi isteğimizle inzivaya çekmiş gibi düşünsek nasıl olur?
Yaklaşık iki hafta eve kapanmamız gerekiyor. Her gün yemek, içmek, ibadet ve diğer doğal ihtiyaçlarımız için iki üç saat ve uyku için de altı saat ayıralım. Geriye on beş saat kalıyor. Tertemiz, dokunulmamış, bakir, net on beş saat…
Düşünsenize, gitmek zorunda olduğunuz bir işiniz yok. Hastalık bahaneniz olmuş, alışverişe de gitmeyeceksiniz. Kimseyle tartışmak ya da kavga etmek zorunda da değilsiniz. Haliyle her sabah uyandığınızda her biri altın değerinde tamı tamına on beş saatiniz var.
Örneğin, her gün iki saatinizi kitap okumak için ayırsanız harika üç beş eseri bitirmiş olursunuz bu inziva döneminde. Günde yarım saatinizi de yüksek sesle okumaya ayırsanız, ilaveten bir de diksiyon eğitimi yapmış olursunuz.
Her gün yarım saatinizi ayırıp egzersiz yaptığınızda, hastalık bahanesiyle bol sebze ve meyve de tüketirseniz karantinadan çıktığınızda daha zinde bir bedeniniz olacaktır. Başka?
Örneğin, her gün iki saatinizi ayırırsanız karantina sürecinde on parmak yazma tekniği gibi bir beceri kazanabilirsiniz.
Aralarda meyve atıştırmayı, bol su içmeyi, yorgun hissettiğinizde harika bir kahve ile kendinizi ödüllendirmeyi de unutmayın bu arada.
Oturduğunuz yerde bedeniniz dinlenirken kafanız mı yoruldu? Kalkın egzersiz yapın. Bedeniniz yorulurken ruhunuz dinlensin. Sonra da tam tersini yapın. Toprağı nadasa bırakmaktan daha verimli bir uygulamadır bu.
Peki, hiç mi nefes almayayım?
Alın elbette! Hatta bu arada güzel bir müzik açın. Ruhunuzu dinlendiren, sizi neşelendiren, daha enerjik hissettiren türden müzikler…
Arada bir hobiyle uğraşabilirsiniz. Maket yapabilir, şiir yazabilir, günlük tutabilirsiniz. Örneğin, yıllardır elinize almadığınız kara kaleme uzanın. Bir de boş kâğıt bulmak zor olmayacaktır. İki haftanın sonunda belki de sizi bile şaşırtan birkaç resminiz olacaktır.
Artık akşamı etmişsinizdir. Şimdi de koltuğunuza oturun ve güzel bir film açın. Kendinizi iyi hissettiren ya da ilham veren türden bir film olmasını öneririm.
Sonuç?
İki haftanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız bile. Ve bu tünelden çıktığınızda harika kazanımlarınız olacak. Zorunlu olarak girdiğiniz bu inzivadan bambaşka bir dünyaya uyanacaksınız.
İkinci baharın coşkusunu ve neşesini yaşayabilme umuduyla…
3 yorum
Güzel bir yazı oldu . İlham aldım Teşekkurler Hocam
Bu süreci en iyi bilenlerden biri olarak, Sanirim yazilar guzel fikirlerin hepsine ihtiyac var …
Kolay gelsin dr: Haliĺ Çikriklar…..
Teşekkürler…