Bizler de bir zamanlar sizin gibiydik; belki sizlerin sahip olduğu kadar niceliksel değerlere sahip değildik; birbirimize bu kadar rakip değildik ama niteliğin ne olduğunu, farklı olmayı, farkındalıklara ulaşmayı başarabildik. Sıra Sizde…
Hiçbir başarı tesadüf değildir. Bireylerin olduğu kadar ulusların da ekonomik gelişmişlik düzeylerine baktığımızda, geçmişte çok çalışarak bilgiyi üretebilen, etkin kullanabilenler, dünyaya hükmedip daha zengin ve kudretli olmuşlardır. Her dönem, dünya kaynaklarından en fazla yararlananların; çok çalışarak bilgi üretebilme, kullanma ve aktarmada egemen olanların; dünyaya da hükmetmiş olmaları bundandır.
Atatürk’ün dediği gibi: “Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamanın yollarını alışkanlık haline getirmiş milletler; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar.”
Bu makro bakıştan sonra seslendiğimiz Evlatlarımız, Gençlerimiz veya bir şeyleri başarmak isteyenler, mucizeleri dışarıdan beklemeyiniz. Birçok kişiye mal edilen söz ile hatırlatmış olalım:
“Yumurtayı dışarıdan kırarsanız hayat son bulur, yumurta içerden kırılırsa hayat başlar.”
Dolayısıyla değişime, gelişime, hedef koymaya, fedakârlığa kendimizden başlamalıyız. Her konuda biz denmeli ama değişim, hedeflere ulaşma konusunda mucize kendinde aranmalı, ben denmeli.
Yunus Emre’nin de dediği gibi: “Beni bende demen bende değilim. Bir ben vardır bende benden içeri.”
Farklı olmak, daha iyiye ulaşmak için öncelikle olduğun yerde en iyi olman gerekir. Benim birey olarak yaklaşımım ki, bunu evlatlarıma ve öğrencilerime de aktardığım tarzım şudur:
Gördüğüm, içinde bulunduğum, halletmem gereken olaylara, sorunlara farklı açılardan bakarak çözüm bulmak; ikincil kaynaklardan duyduklarıma hep şüpheyle bakmak, doğruluğunu sorgulamak olmuştur.
Bu önerilerin söylendiği, duyulduğu gibi içselleştirilmesi kolay değildir. Bir altyapı, birikim, kültür gerekir ama geç kaldım diye düşünmeyin, eksikliklerinizin telafisi mümkündür. Yeter ki isteyin. Her zaman söylediğimiz gibi eğitim ailede başlar; okulda gelişir ve çevrede yaşam boyu devam eder. Okul, özellikle üniversite ana kucağı değildir yani başka ara durak kalmadı direkt hayat başlıyor ki, en zor okul, hayat okuludur. Oraya ne kadar hazır olacağınızı yine siz belirleyeceksiniz. Önceki duraklardaki eksikliklerinizi şimdi siz belirleyecek ve tamamlayacaksınız. Belki bavulunuzu aileniz hazırlayacaktır ama tek başınıza yurt dışına çıktığınızı düşünün.
Eğitim ve Öğretim Bir Bütündür. Hem Okulda Hem de Yaşamın İçinde Okuyun ki, Hayata ve Okula Bakışınız Değişsin.
Derslerimde, öğrencilerime, hayata ait bazı gözlemlerimden sürekli paylaşımlar yaparım:
Tecrübe ki, yenilmiş kazıkların bileşkesidir. En pahalı öğrenme, hayatı her zaman deneyerek öğrenmedir. En ucuz öğrenme, bedelini ödeyenlerden öğrenmedir.
Bu yeri geldiği zaman hayat hikâyelerini kaleme alanların eserlerini okumaktır. Devamlı gözlemlemek, iş dünyasında bedava da olsa staj imkânlarını araştırmak ve iş hayatında yer almanın yollarını bulmaktır. Bunların maliyeti yüksek olsa da rantınızı yani nadir olma özelliğinizi artırır. Zira artırmalısınız ki, rakiplerinizin önüne geçebilesiniz.
Özellikle okurken, iş hayatında yer aldığınızda veya ailenizin yanında bir şekilde çalışıyorsanız unutmayın:
– Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayın yani elinizdekilerin kıymetini iyi bilin.
– İş varken iş aranır. Belki şu an senin küçük gördüklerin yarın ulaşılması zor olabilir. Bu Yüzden Devamlı Sorgulayın:
Piyasada kuralları kim koyar? Patron kimdir? Trend Nedir? Ben Neredeyim? Hedefime Ne Kadar Hazırım?
– Patronu, gerçek kişi veya hayatın akışı belirleyebilir.
– Gerçek kişi patron veya amir sürekli sadakatinizi ölçer.
– Patron, hayatın akışı ise örneğin şimdilerde olduğu gibi gıda sektörü, tarım önemli olmuş ise elinizde böyle bir imkân var mı? Derslerimde yeri geldikçe öğrencilerime köy ile toprakla bağlantısı olanlar bu bağları koparmayın, geliştirin diyordum. Fakat genelde verilen cevap: Ailemiz, karnımızı doyuramıyoruz diye bizim de çiftçilikle uğraşmamızı istemiyor oluyordu. Konjonktürü düşünerek, elde biriniz; böyle avantajlarınız var ise bunu kaybetmeyin, bunun üzerine yeni şeyler inşa edin, ekleyin derim.
Başaranlar Bilirler:
Bir Düşünce Eken Bir Eylem Biçer
Bir Eylem Eken Bir Alışkanlık Biçer
Bir Alışkanlık Eken Bir Karakter Biçer
Bir Karakter Eken Kaderini Biçer (S. Freud)
Biliniz ki:
Başkasının günahını çekmez hiçbir günahkâr
Ekmediğini biçemez hiç kimse
“Buldu bir hazine falanca kişi ansızın
İş ne, dükkân ne? Ondan istiyorum ben de.”
Baht işi hazine bulmak, nadir şey ona kavuşmak
Sana gereken, tende kudret oldukça çalışmak.
(Mevlânâ)
1 yorum
Türkiye’de ve dünya genelinde Y ve Z kuşaklarını en çok endişelendiren konuların başında hayat pahalılığı yer aldı.
Türkiye’deki Z kuşağının en önemli ilk beş sorunu arasında yer alan gelir dağılımı ve terör, globaldeki değerlendirmede ilk beşe girecek kadar öne çıkmadı. Dünya genelinde Z kuşağının ilk beş sorunu arasına giren iklim değişikliği/çevre ve jenerasyonun mental sağlığı sorunları ise Türkiye Z kuşağının listesine girmedi.
Türkiye’deki Y kuşağının en önemli beş sorunu sırasıyla hayat pahalılığı, işsizlik, cinsel taciz, gelir adaletsizliği ve gıda tedariği/açlık/kıtlık oldu. Dünya genelindeki Y kuşağının ilk beş sorunu arasında cinsel taciz, gelir adaletsizliği ve gıda tedariği/açlık/kıtlık yer almazken; global listede yer alan iklim değişikliği/çevre koruması, sağlık hizmeti/hastalık önleme ve suç/kişisel güvenlik ise Türkiye’deki Y kuşağının listesinde yer almadı.
Y ve Z kuşaklarının en çok endişe ettikleri konuların dünya genelinde ve Türkiye özelinde dağılımlarına göz atmak için tıklayınız.
https://www.verikaynagi.com/genel/y-ve-z-kusaklarini-en-cok-endiselendiren-ilk-5-konu-turkiye-vs-global/