Bazı durumların hali ayan beyandır. Ayrıca tarif gerekmez, kalem oynatmaya değmez. Anlamsız, iler tutar tarafı olmayan işlerdir. Ben buyum diye bağırır. Anlatmaya çalışmak boşuna nefes ve kalem tüketmektir.
Mesela serbest muayenehane hekimlerinin, yasalar çerçevesinde anlaşabildiği hastanelerde hasta takip etmelerinin yasaklanması böylesi bir durumdur. Bir mesleği serbest olarak icra etmeye aykırı; taraflar arasında sözleşme yapılmasına aykırı; hasta haklarına aykırı; kısacası insan haklarına aykırı. Tam bir akıl tutulması. Akıl tutulması deyince hemen aklıma başörtüsü yasakları gelir. O günlerde yaptıklarını düşünüp bugün utananlar çoktur sanırım.
Şimdi şöyle düşünün; üniversite sınavlarında ilk bine girmişiniz. Meslek seçimi için araştırma yapıyorsunuz. Sizi ameliyat eden KBB hekiminin muayenehanesine özenmişiniz, tıp fakültesine yazılmışınız. Fakülte bitmiş, mecburi hizmete; ihtisas yapmışınız, mecburi hizmete derken bir süre daha kamuda çalıştıktan sonra özel sektöre geçmişiniz. Tıp fakültesinden mezun olduğunuzdan bu yana 30 yıl geçivermiş. Kimi bedenler zamanla yüksek tempoyu kaldırmıyor. Bi muayenehane açayım, hem daha az çalışayım, hem kendime daha fazla zaman ayırayım, hem de meslekten uzak kalmayım diye düşünerek bir yatırım maliyetine katlanmışınız. Hocaların hep söylediği gibi artık hastalıklarla değil, hasta ile ilgilenmeye başlamışınız. Hastalar muayene ücretini ödüyor, yetinmiyor; Allah razı olsun diyor, yetmiyor ufak tefek hediyeler de getiriyor, işyerinden veya bahçesinden. Anlayacağınız hastalar memnun, siz memnun derken;
O da ne bir tebliğ yayınlanmış. Bundan sonra muayenehanede takip ettiğin ve ameliyat endikasyonu koyduğun hastaları, düne kadar yatırıp takip ettiğin özel hastanede tedavi edemeyecekmişsin. Örneğin dokuz aydır takip ettiğin hastana, bir hastanede doğum yaptıramayacaksın. Sebep? Sebebi yok! Al sana bir akıl tutulması.
Şimdi, tebliği yayınlayan Sağlık Bakanlığımıza sormak isterim. Muayenehanelerin nesinden rahatsız oldunuz. Hasta memnuniyetinden mi; emekliliğine az kalmış hekimin uzatmaları yaşamasından mı; hekimliğin bir meslek ve iş olarak değil de, bir sanat olarak icra edilmesinden mi? Nüfus başına düşen hekim sayımız Avrupa ortalamasının altında olduğuna göre, hekimlerin çalışma yaşını uzatmasının önüne engel koymak neden?
Hasta memnuniyetini ne kadar vurgulasam azdır. Neticede muayenehane hastaları kendi istekleri ile gelen, ne ile karşılaşacaklarını bilen bir grup hastadır. Bu ülkede tercihlerini daima ve daima muayenehanelerden tarafa kullanan bir hasta grubu hep olmuştur. Ortada bir talep var ise, bir arzın da olması gayet doğaldır. Diyelim ki bu kesim toplumun sadece %5’lik kesimini oluşturuyor. Çoğulcu, yani toplumun hiçbir kesimini dışlamayan bir anlayışa ihtiyacımız var. Toplumun her kesiminin isteklerine cevap veren ortamı sağlayarak, insanına hizmet etmek iktidarların görevidir?
Dönelim üniversite sınavlarında ilk bin arasına girerek, eninde sonunda muayenehane açar kendi işimin patronu olurum hayali kuran gençlere. Bu ülkede kısa, orta ve uzun vadeli plan yapılmaz. Oyunun kuralı her an değişebilir. Hayal kırıklığı uğramak istemiyorsanız idealizmden ve hayal kurmaktan vazgeçip hayatı oluruna bırakacaksınız. Oluruna bırakmak deyince içime bi daral geldi; Bu nasıl bir ruh halidir, hedefsiz bir şekilde ortada öylece kalakalmak. Bu gençler durup dururken yaban ellerin yolunu tutmuyorlar.
Herhalde, bu ülkede, kendi işinin patronu olması yasalar ile engellenen tek meslek hekimlik. Bu işte bir garabet yok mu?