Merhaba,
Uzun zamandır makale dışında bir derleme (acemice elbette) yazmadığımı fark ettim. Halbuki söz uçar yazı kalır değil mi? Yazmak bazen konuşmaktan daha iyi geliyor insana. Hele ki insan dikkatinin yaklaşık 1 dakikaya düştüğü günümüzde. Sözler, çok çabuk unutuluyor. Bazen dinlemekten çok dinletmek üzerine yoğunlaşıyoruz maalesef.
Ben bugün hayalini kurduğum bir ünvana, Profesör ünvanına, sahip oldum. Evet çok sevindim çünkü her şeyden önce kendime verdiğim bir sözü gerçekleştirdim. Sevindim, çünkü ailemin bir kere daha benimle gurur duymasını sağladım. Bununla birlikte beklediğim kadar bir heyecan ya da bir sevinç yaşamadığımı fark ettim. Sonra düşündüm ki bu bir süreç. Bu süreç içinde hafta sonu demeden bayram seyran demeden okula gidip deney yaptım. Makaleler yazdım ve projeler yaptım. Farklı illerde farklı araştırıcılarla çalışma imkanım oldu. Lisans ve lisansüstü birçok öğrenci yetiştirdim, kendim hala öğrenci olmama rağmen.. Ve bu süreç içinde olgunlaştığımı fark ettim. Her anlamda bir olgunlaşma. Akademik bilgi ve tecrübemi arttırmanın yanı sıra insan ilişkileri ile ilgili de bir olgunlaşma. Şimdi anlıyorum ki istediğin şeyler için emek harcamak, o yolda yürümek çok daha kıymetli.
Ama biliyorum ki yolun başındayım. İyi ki yolun başındayım. Her zaman laba gittiğimde pipetleri ilk defa tutuyormuş, ilk defa PCR yapıyormuş kısacası her deneyde ilk defa o deneyi yapıyormuş gibi duyduğum heyecan, beni tabiri caiz ise “diri” tutuyor. Öğrencilerimin de en az benim kadar heyecanla işlerini yapmaları ve gurur duyulacak işlere imza atmaları da benim için en büyük teşekkür.
Bu mektubu kendi tarihime bir not olarak yazdım. İleride benim için güzel bir anı kalması açısından. Kim bilir belki asıl işim şimdi başlıyor…..
Saygılarımla,