15-18 Mayıs tarihlerinde, 21. Ulusal Jinekoloji ve Obstetrik Kongresi için Kıbrıs Magosa’daki Limak tesislerindeyiz.
Geçtiğimiz yıl yapılan bundan önceki kongremiz, Covid salgını ve sonrasında hepimizi çok derinden üzen, on bir ilimizi kaplayan 6 şubat Maraş depremi felaketi nedeniyle oldukça sönük geçmiş, bu yüzden sosyal aktivitelerin hiçbiri yapılamamıştı.
Bu yıl kongremiz, oldukça coşkulu ve hareketli idi. Eşler ve çocuklar dışında, 2.200 den fazla katılımcımız var. 65 bilimsel oturum ve 8 uydu sempozyumu gerçekleştirilen kongreye, 122 sponsor firma, 89 stand ile destek verdi. Konuşmacılar arasında, kliniğimizden hocalar, doçent, prof. olmuş eski asistanlarımız da var. Diğer konuşmacıların çoğunluğu, genç bilim insanları olan gençlerimiz ve ben pek çoğunu tanımıyorum. Her kongrede, geleneksel olarak tertiplediğimiz Gazi Tıp Kadın doğumun akşam yemeğini, arkadaşlarımızın çoğunun başka otellerde kalması nedeniyle, ilk kez yapamadık. Gelecek kongrede, öğlen yemeğinde buluşacağız.
İlk günün gecesinde, çimenlere oturarak izlediğimiz Eda-Metin Özülkü ve arkadaşlarının konserini, ertesi akşamlarda, Ayta Sözeri ve Yaşar’ın konserleri izledi. Yaşar’ın şarkılarına, genel kurulumuzla çakışması nedeniyle katılamayınca, son parçalarını uzaklardan dinlemeyi yeğledim. Aşırı yüksek sesli müzik, bizim yaşlarda oldukça rahatsız edici olabiliyor. Kayseri TJOD başkanımız da olan bir hanım arkadaşımızın dağcılık ve trekking deneyimlerini dinlemek, doğrusu bana daha cazip geldi. Erciyes, Ağrı ve Kaçkar’lara tırmandığını, derneğimizin flamasını zirvelerde dalgalandırdığını ve bize Moğolistan deneyimlerini anlattı. Kendisinden gelecek kongremizde bu deneyimlerini bir konferansla diğer arkadaşlarımızla da paylaşmasını önerdim.
Biz TJOD yönetimi olarak, 19 Mayıs’ın yüzüncü yılını Samsun’da, Mustafa Kemal’in Anadolu’ya ayak bastığı yerde kutlamıştık. Birden, evimizin girişine bayrak asılacağını hatırlayınca dönüşümü bir gün önceye aldım.
Mustafa Kemal, 13 Kasım 1918 öğle saatlerinde Haydarpaşa Garı’nda trenden indiğinde, arkadaşı Dr Rasim Ferid ile askeri bir müfreze tarafından karşılandı. Savaş bitmiş Osmanlı yenilmişti. Haydarpaşa limanının rıhtımı, savaş sonrası memleketlerine dönmek için vapurdan inen askerle doluydu.
Aralarından bir çavuş, gür sesiyle ‘Çanakkale kahramanı Mustafa Kemal Paşa, selam dur’ diyerek var gücüyle haykırdı. Asker selam durdu. Paşa çavuşu yanına çağırarak, kulağına fısıltıyla ilk emrini Verdi. ‘Asker silahını teslim etmeyip köyüne götürüp saklasın, emir geçir,’. Bu, Kurtuluş Savaşı’nın ilk emriydi. Kıvılcım çakılmıştı. Fısıltı halinde kulaktan kulağa yayıldı.
Onu Haydarpaşa’dan alan, Kartal İstimbotu, işgal donanmasının çelik gövdeleri arasından geçti. Galata rıhtımına yanaşırken, oradaki dev gemilere üzüntüyle bakarak, ‘geldikleri gibi giderler’ dedi.
Sultan, Erkan’ı Harbiye Reisi Fevzi Paşa’dan vatansever, genç ve atılgan komutanların listesini istemiş, o da en başa Mustafa Kemal’in adını yazmıştı. Vahidettin, Cuma selamlığında Mustafa Kemal ile içeriği tam da bilinmeyen bir konuşma yaptı. 1919 yılı Nisan ayının son günleriydi Ordunun terhisiyle birlikte tehlike zamanlarında başvurulan ordu müfettişliği teşkilatı yeniden kurulacaktı. Beklediği mevki adeta onun için hazırlanmış, Harbiye Nezareti tarafından iğne oyası gibi işlenmişti. Harbiye Nazırı Şakir Paşa Mustafa Kemal’e yeni görevini anlattı.
Mustafa Kemal, askeri ve idari olağanüstü yetkilerle donatılmayı talep etti. İstediği, Samsun’dan başlayarak bütün doğu vilayetlerinde kuvvetylerin kumandanlığı bu yetki, kuvvetlerin bulunduğu vilayetlerin valilerine doğrudan emir verebilme yetkisiydi. Şakir Paşa bu kadar kapsamlı bir görev emrine önce imza atmak istememişse de, sonradan mührünü vermişti.
Bandırma Vapuru Karaköy’den saat 16.30 da hareket etti ve 19 Mayıs günü Samsun’da karaya çıkıldı. Paşa, mutasarrıf ve tümen komutanını görevden uzaklaştırınca birden dikkatleri üzerine çekmişti. Bu yüzden İngiliz Yüzbaşı Hurst çıkarma yapar gibi Samsun’a gelen Mustafa Kemal’den oldukça kuşkulandı ve onu izlemeye aldı. Samsun’da, Rum çetecilerin faaliyetleri nedeniyle Havza’ya doğru yola çıkmadan önce, Kürt bölgesindeki durumu öğrenmek için, Diyarbakır’daki Xlll. Kolordu Komutanı’na bir mektup gönderdi. Olan bitene hakim olmak, Kürt aşiret ve liderleriyle ilişkiye geçmek istiyordu.
Mustafa Kemal’in Havza’daki mutluluğu kısa sürdü. Camide mevlüt okutmuş, sonrasında halk belediyenin önünde toplanmıştı. İstanbul’dan gelen şifreli telgraf çözüldüğünde kendisini İstanbul’a geri çağırdıkları anlaşıldı. Ok yaydan çıkmıştı, artık geri dönemezdi. Anadolu’daki faaliyetlerini sürdürerek, ülkenin kurtuluşu için mücadele edecekti.
Onun yüreğinde ateşlenen kıvılcım, bağımsızlık ve kurtuluş ateşini çoktan yakmıştı. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramınız kutlu olsun.
7 yorum
Teşekkürler
Kıymetli hocam gerçekten muhteşem bir jinekolog muazzam bir hoca mükemmel bir yazarsınız. Kule asker Lisesi Kara harp okulu ve askeri tıbda okumuş asker kökenli bir hekim olarak Türk tarihine çok büyük sevgim var. Bugünkü yazınızda harika bir metafor var; İlik ilik işlenmek… Gerçekten sultanın ve genelkurmay başkanlığı Mustafa Kemal’deki özel karizmayı keşfedip Bandırma vapuruna arkadaş olarak ve yoldaş olarak ona çok kaliteli kurmayı bir ekibi sunmuş olmaları enteresan bir gelişme.., Tarihimiz inanılmaz güzel şeref levhalarla dolu.. Çoğu zaman olduğu gibi bugünkü yazınızı okurken de gözlerim doldu uzun ömür diliyor ellerinizden saygıyla öpüyor der değerli ailenize saygılarımı sunuyorum doktor halil ibrahim erbıyık
Çok Değerli Haldun Hocam,
Neredeyse 30 yıl ailemizin doktoru oldunuz. Eşimin ve kızımın doğumu ve hayatını size borçluyuz. Obstetrik Jinekolog doktor olarak mesleğinizin duayeni olduğunuzu çok uzun zamandır biliyorduk. Ama ,Akademik Akıl’ da yazmış olduğunuz yazılarınızı okudukça ,sadece Tıp alanındaki üstün yeteneklerinizin yanında ,kalemi çok kuvvetli müthiş kabiliyetli bir Akademisyen yazar olduğunuzu da öğrendim. Bir de bugünkü, Kıbrıs Kongresi ve 19 Mayıs , konulu yazınızı okuyunca -kendimin de 35 yıldan fazla askerlik hayatı olan Emekli Öğretmen Albay olmam yanında- sizin de hem Osmanlı Tarihine hem de Cumhuriyet Tarihine ne kadar vakıf bir Akademisyen olduğunuzu öğrenmiş oldum. İyi ki varsınız. Elinize, kakeminize ve yüreğinize sağlık. Çok teşekkür ediyor , selam ve saygılarımı sunuyorum .
Emekli Öğretmen Albay Sinan YÜCEL
İlaç ve medikal firmaların ‘koşulsuz eğitim desteği!’ cafcaflı, yaldızlı lafı altında ve finansörlüğünde-sponsorluğunda düzenlenen ve daha çok bedava tatil ve seyahati andıran bilimsel görünümlü kongre, sempozyum, okul ve buluşmalara katılmak bende iyice bıkkınlık ve rahatsızlık oluşturdu. Halkın (SGK’nın) parası ile bu tür etkinliklerin yapılmasına itirazım var artık. Geçmişte olanlar için üzgünüm, hoş görülsün lütfen, Allah affetsin.
Acısıyla tatlısıyla, günahı sevabıyla, anıları ve fotoğraflarıyla dernek, kongre ve toplantı dönemi benim için ve benim açımdan kapandı. Belki katılımcıların parasını kendi ceplerinden ödediği ve kamu kurum ve kuruluşlarında yapılacak mütevazi ve gerçekten bilimsel, akademik, ehliyet ve liyakata yaraşır-yakışır bilimsel etkinlikler olursa o zaman katılımı düşünebilirim.
https://profdrirfanyalcinkaya.blogspot.com/2024/05/kongre-ve-toplanti-donemimin-bilancosu.html
https://www.akademikakil.com/gogus-hastaliklari-ve-cerrahisi-uzmanlik-dalinda-dernekler-kongreler-anilar-gorusler/irfanyalcinkaya/
Haldun Hocam Hoş geldiniz.
Kıbrıs günlerinizi okurken, bir anda kendimizi Bandırma vapurunda bulduk.
19 Mayıs’ın hikayesini dinlerken bilinmeyen bir çok şeyi de öğrenmiş olduk.
Teşekkürler.
Bu Yazınizi da zevkle okudum.Kıbrıs’i son gördüğümde TC hükumeti tarafından yapıldığı bildirilen levhanin ağaçlar tarafından örtüldugunu görmek üzücüdür
Haldun hocam teşekkürler 19 Mayıs bilgilendirmenizi okumak o günlerin zorluklarını anlamak çok düşündürücü oldu sağolun