Siyanür bir zehir ve kimyasal silahtır. Kimyasal silahlar tarih boyunca kimyasal yapıları nedeniyle evrime uğrasalar da kullanım alanları çok değişmemiştir. Savaşlar, karışıklıklar, isyanlar, terörist ve diktatörlerin eylemleri, zehirlemeler ve idamlar bu tür maddelerin öldürme, yok etme, sakat bırakma amaçlı kullanım alanları arasında sayılabilir. Ancak son 20 yılda toplumumuzun gündemine giren “siyanürle altın arama” faaliyeti bir kimyasal zehir olan siyanürün ekonomik amaçlı kullanımı olarak lanse edilmektedir. Altın dünyanın en kıymetli madenidir. İkinci bin yılda özellikle geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerin altından zengin toprakları emperyalist güçlerin işgali altındadır. Sözde demokrasi ve doğal yaşamı korumayı ilke edinmiş bu emperyalist güçler kendi ülkelerinde bu iddialarını sıkı denetim mekanizmaları ve caydırıcı yasalar ile yerine getirmek zorunda kalırken, başka ülke topraklarını sahibi olan halkların yaşam haklarını hiçe sayarak hunharca tahrip etmekte, çoraklaştırmakta ve zehirli atıklarla etkisi yüzlerce yıl sürecek çevre felaketlerine ve sağlık sorunlarına yol açmaktadırlar.
Kimyasal silahların kullanımı tarih öncesine dayanıyor. Milattan önce 5. Yüzyılda Spartalıların; kömür, sülfür ve ziftin yanması sonucu açığa çıkan dumanla sığınaklarında saklanan Atinalıları etkisiz hale getirdiklerini görüyoruz. 19. Yüzyılda bilim ve kimyada gelişmelere bağlı olarak 1.Dünya savaşı boyunca klor, fosgen, siyanür ve hardal gibi zehirli kimyasal savaş ajanları, 125 bin ton gibi büyük ölçekte ilk kez kullanılarak 90 000 kişinin ölümü ve 1,3 milyon kişinin uzun dönemli sağlık sorunlarına yol açacak şekilde etkilenmesine yol açmıştır. Bu katliama en büyük katkıyı sağlayan bilim insanı Fritz Haber’dir. Dünyada insanların doymasına ve ölmesine yol açan havadaki azottan amonyağı üretmeyi başaran ve kimyasal silahların babası olarak anılan F.Haber bu buluşu nedeniyle 1918 Nobel Kimya Ödülü’nü almıştır. Kimyasal silah üretmeyi ülkesi adına yurtseverlik olan gören Haber, bu oksimoron düşüncesi ile savaşa karşı olan ve kendiside bir kimyager olan eşi Clara Immerwahr’ın intiharınından da sorumludur.
Yahudi olan F. Haber Hitler iktidarı ile birlikte görevinden istifa ederek önce İngiltere’ye sonra İsviçre’ye geçmiş, sağlığı bozulmuş ve kısa zaman sonrada ölmüştür. Ancak silahların babası olma ünvanı ile neden olduğu katliamlar ölümünden sonrada devam etmiştir. F. Haber’in dolaylı katkılarıyla, asistanı tarafından 1922 yılında geliştirilen ve 19. yüzyıldan beri pestisit ve dezenfeksiyon maddesi olarak kullanılan hidrojen siyanür (HCN) içeren bir zehir olan Zyklon B, Nazi Almanya’sında 1,2 milyon kişinin öldürülmesinde kullanılmış, sonuçta kendiside bir yahudi olan F. Haber buluşu ile kendi ırkından milyonlarca insanın ölümüne neden olmuştur.
Büyük katliamların sorumlusu kimyasal silahlar yakın tarihe kadar zaman zaman diktator yöneticiler tarafından kendi haklarına karşı da kullanılmıştır.
Bir kimyasal olan siyanürün intihar amaçlı kullanıldığı ve hemen ölüme yol açtığı ile ilgili haberler zaman zaman basında yer alır veya yakın çevrede duyulur. Yakın tarihli gündeme gelmesi ise İliç’te meydana gelen yabancı bir firmaya ait altın madeni katliamı ile olmuştur. Milyonlarca ton zehir içeren çamur toprağa, suya karışarak hem geniş çaplı çevre yıkımına hemde altında kalan dokuz işçinin yaşamına mal olmuştur. Altın ve gümüş gibi madenlerin kazanımında kullanılan siyanür çabuk etkili, küçük dozlarda bile ölümcül sonuçlara neden olan güçlü bir zehir olarak bilinmektedir. Siyanür, büyük ölçüde Sitokrom-c oksidaz bağımlı hücresel solunumu inhibe eden, maruz kalındığında hızla ölüme neden olan bir toksindir. Altın ve gümüş gibi kıymetli metallerin üretiminde siyanür liçi prosesi uygulanır. Bunun en temel sebebi, siyanür liçinin yüksek verimliliği ve hızıdır. Kıymetli metaller, alkali koşullarda seyreltik siyanür çözeltisinde çözündürülür. Siyanür türleri içinde, bu amaçla kullanımı en uygun olan sodyum siyanür (NaCN ) tuzudur. Liç prosesi sırasında, altın siyanürle bileşik yaparak hidrosiyanik asit veya prussik adı verilen sıvı faza geçer. Ortamın pH’nın asitleşmesi durumunda ise NaCN bozunarak gaz formu olan hidrojen siyanüre (HCN) dönüşür ve bu hâliyle çevre ve yaşayan canlılar için tehlike oluşturur. Bundan dolayı güvenlik amacıyla, NaCN’nin bulunduğu ortama kireç ilave ederek pH 10-11 civarında tutulur. Siyanürün altın işletmelerinde kullanılmasının oluşturduğu olumsuzlukların bir bölümü, taşınması sırasında ya da işletme içi kazalardan kaynaklanabilmektedir. İşletme içi kazalar ise siyanür ya da bağlantılı akışkanların işlenmesi ya da işletme içinde borularla iletilmesinde, boru ya da bağlantılarda ortaya çıkan hasarlar ya da atık barajlarının sızma, taşma ya da yıkılması ile çok miktarda siyanürün ve ağır metal yüklü akışkan çamurun yayılmasına bağlıdır. Böylece, işletmeye komşu ve yakın alanlarda içme ve sulama suyu kaynakları etkilenmektedir. Siyanürle altın üretilmesinde oluşan bir diğer tehlikeli durum da işlem çamuru ve suyunda serbest siyanürün hidrojenle birleşip hidrojen siyanür gazı oluşturması, bunun da havada hızla yayılmasıyla ortama dağılmasıdır. Siyanürün bir diğer önemli etkisi de toprakta hareketsiz duran ağır metalleri, yani kurşun, cıva, antimon ve çinkoyu hareketli hale getirmesidir. Bu ağır metaller toprakta hareketsiz iken, bitki kökleri tarafından alınamazken; hareketli hale geçince, bitki kökleri tarafından alınıp bitkinin bünyesine geçmekte ve bu bitkilerin tüketilmesi ile de toksik etki gösterebilmektedirler.
Siyanür’ün toksik etkisi gaz, sıvı vey katı olma durumuna, miktarına ve vücuda alınma yoluna bağlıdır. Yüksek miktarda siyanür, insanları da kapsayan pek çok hayvan için tehlike arz etmesine rağmen eser miktarda insan vücudunda ve çeşitli yiyeceklerin içinde bulunur. Vücutta depolanmaz, kanserojen değildir. Günümüzde en çok sigara dumanı ve yangın dumanının solunması ile maruz kalınmaktadır. Siyanür kanda bulunan methemoglobin’e geri dönüşümsüz bir şekilde bağlanarak etkinlik gösterir. Bu özelliği kanın dokulara oksijen perfüzyonunu sağlayamaması sonucu hipoksiye ve sonuçta hipoksik şok ve ölüme neden olur. Oksijen mevcuttur fakat kanda taşınamaz. Vücut âdeta oksijen havuzunda boğulur. Siyanür tuzlarının ağız yoluyla alınmasında yavaş emilmeleri nedeniyle zehirlenme yavaş oluşmakta, tedavi ile kişinin kurtarılması mümkün olmaktadır
Siyanürün katı ve sıvı hali toprakla birlikte yeraltı ve yer üstü sulara ve ürünlere bulaşarak guatr, hipertiroidizm, baş ağrısı, çarpıntı, mide-barsak bozukluğu, kulakta uğultu, görme bozukluğu, psikoz ve bazı kişilerde ciltte kırmızı kabarcıklar şeklinde bulgularla kronik zehirlenmeye yol açabilir.
İliç katliamında ne tesadüf ki isminin son üç harfi ile anılan Liç’in içerdiği siyanürle birlikte birçok ağır metalinde çevreye vereceği büyük zararlardan söz edilmektedir. Liçten serbest kalacak siyanürün gaz haline geçmesi ile birlikte hem ani ölümler hem de kronik siyanür zehirlenmesi ve diğer ağır metallerin yol açacağı çevre sorunları ve sağlık problemleri önümüzdeki zaman içinde görülebilecektir.
Kaynaklar
- https://www.afad.gov.tr › kimyasal-olaylarin-tarihcesi
- Ekinci Y, Hava ile İnsanları Besleyen ve Öldüren Adam Fritz Haber. Bilim ve Teknik Nisan 2014
- Akçıl A (Çevirmen) Siyanür ve toplum: Kritik bir inceleme ( T. I. Mudder ve M.M. Botz Cyanide and Society: A Critical Review ) Madencilik, Cilt 47: 27-42
- Yeniay H ve ark. Siyanür İntoksikasyonunda Yoğun Bakim Yönetimi ve ve Literatür İncelemesi: Retrospektif Çalişma (https://dergipark.org.tr) Aydın Sağlık Dergisi – 2023, 9: 67- 78
- https://tr.wikipedia.org › wiki › Siyanür
- Renklidağ T, Karaman AG. Türk Tabipleri Birliği https://www.ttb.org.tr › Siyanür Zehirlenmesi, 2003
- Atabey E., Karadeniz M. https://www.herkesebilimteknoloji.com . Altın madenciliğinde kullanılan siyanürü anlamak 16 Eylül 2019