Türk-Alman Jinekoloji Eğitim Vakfının 2. ve 3. Sosyal Sorumluluk Projeleri kapsamında Mayıs ayı sonunda Şanlıurfa ve Birecik’te idik.
Ülkemizde ve dünyada başka bir örneği olmayan bu projemiz 4 ana ayaktan oluşuyor. İlk ayakta, proje öncesi lokal yönetimlerle koordineli bir çalışma sonucu civar il ve ilçelerden pek çok kadınımızı kadın sağlığının temel konularında eğitmek üzere otobüslerle Şanlıurfa’ya getirdik. İnteraktif toplantıda hocalarımız kadınlarımıza hem detaylı sunumlar yaptılar hem de ilginç sorularına çözümler üretmeye çalıştılar. Daha sonra aynı salonda ebe-hemşire- pratisyen hekim ve jinekologlarımıza vakıf üyesi hocalarımız sunumlar yaptılar ve bazı pratik uygulamalar konusunda deneyimlerini paylaştılar. Bu sunumlar sırasında bazı ilginç gerçekler ortaya çıktı. Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanımız Sayın Prof. Ahmet Koç konuşmasında bölgede yaygın olarak özellikle kadınlar ve bebeklerde görülen B12 vitamini eksikliğine dikkat çekti ve bunun sebebinin de yetersiz kırmızı et alımı olduğunu ifade etti. Bizler hocaya hayretler içinde, “ Urfa kebapları ile meşhurdur. Nasıl olurda kırmızı et tüketimi yetersiz olur?” dediğimizde, şu gerçekle karşılaştık. Evet, Urfa kebapları ve muhteşem mutfağı ile meşhurdur. Ancak ne yazık ki düşük gelir düzeyine sahip kesimde, eti sadece aile reisi, dışarıda yiyebiliyor. Bu nedenle anne ve dolayısıyla yenidoğanda, yetersiz et tüketimi nedeniyle B12 vitamini eksikliğinin tüm klinik belirtileri ortaya çıkabiliyor. Bu gerçek, bizi tekrar kadının aile içindeki statüsü konusunda düşünmeye zorlamalı. Kadınlarımızı, eğer daha sağlıklı nesiller yetiştirmek istiyorsak daha güçlü yasalarla koruma altına almak zorundayız.
Projemizin 3. ayağında Şanlıurfa ve Birecik’te çok sayıda hasta muayenesi ve ameliyatlar yaptık. Önceden belirlenen pek çok hasta, hocalarımız tarafından ameliyat edildi. Bu ameliyatları Şanlıurfalı meslektaşımız da izledi. Birecik’teki hastalarımızdan aldığımız “pap-smear”leri Ankara’ya sitolojik inceleme için getirdik.
Projenin son ayağında ise Birecik Devlet Hastanemize, ihtiyacı olan bir küvöz hediye edildi.
Bu tip projelerin yararının, sadece bölge halkına verilen bir sağlık hizmeti ile sınırlı kalmadığını uygulamalar bize gösterdi. Ülkemizin en ücra köşelerine yayılmış olan ve orada olanaksızlıklar içinde hizmet veren tüm meslektaşlarımız, ebe ve hemşirelerimiz de, büyük şehirlerden ve üniversitelerden gelen hocalarını kendi şehirlerinde görmenin mutluluğunu yaşıyorlar. Bu durum onların çalışma şevkini arttırıyor. Bazı pratik uygulamaları öğreniyorlar ve hepsinden önemlisi motive oluyorlar.
Söz Birecik’ten açılmışken, tüm meslektaşlarıma dünyada sadece Birecik’te Fırat Nehri kıyısındaki sarp kayalıklarda yaşayan ve koruma altında bulunan kelaynak kuşlarını görmeyi, Fırat boyunca Halfeti’ye kadar gidip, oradaki muhteşem coğrafyayı tanımalarını öneririm.