Gerek akademik anlamda gerekse farklı amaçlarla okumanın önemi ve okuyana sağladığı faydalar üzerine yazılmış kitap ve makaleler, yapılmış bilimsel çalışmaların tek amacı okuma konusunda insanları bilgilendirmek ve okuma alışkanlığını kazandırmaya yönelik olmuştur. Okumanın herkes için vazgeçilmez ve kazanılması gereken bir beceri veya alışkanlık olması gerektiğini herkes kabul etmekte ancak bu eyleminin gerçekleşme yönteminin nasıl olması gerektiği konusunda farklı yaklaşım ve görüşler bulunmaktadır. Ülkemizin diğer gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında kitap okuma yüzdesinin düşük olduğu, çok kitap okumadığımız veya kitap okumayı sevmeyen bir toplum olduğumuz, okuduğunu anlamakta sorun yaşadığımız için ulusal veya uluslararası sınavlarda istenilen yerde olmadığımız gibi sorulara her türlü ortamda maruz kalan bir toplumuz. Peki, hiç mi okumuyoruz? Okumak bizim için gerçekleştirilmesi ve ulaşılması zor ve uzak bir eylem mi? Okumak için hiç mi gayret göstermiyoruz? Okumayı sevenlerimiz neleri nasıl okuyor? Bu ve bunun gibi pek çok soruya herkesi tatmin edecek cevaplar vermek mümkün olmasa da bu yazıda bazılarına cevap bulabilmenizi umut ediyorum.
Okumak sadece kitap okumak mıdır?
Öncelikle okuma eylemini tek başına kitap ile sınırlandırmanın doğru olmayacağını kabul ederek soruna yaklaşırsak aslında okumaya çok ta uzak olduğumuz söylenemez. Yani, toplumumuzda okuma eylemini sadece bir kitap ile gerçekleştirilen bir eylem ve bununla sınırlandırdığımız için diğer okumalara bir anlam yüklemediğimiz gibi anlamsız bir sonuç ortaya çıkmaktadır. Lise yıllarımda edebiyat öğretmenimizin okuma üzerine yapmış olduğu tavsiyeler hala kulaklarımda çınlamakta. “Okuyun çocuklar. Ne bulursanız okuyun. Yeter ki okuyacak bir şeyle meşgul olun”. Edebiyat öğretmenimiz o yıllarda okuma alışkanlığı kazanmamız için söylediği ve okuma tercihi konusunda bir sınır çizmediği bu tavsiye ile ileriki yıllarda öğrencilerinin kendi tercihleri ile bu alışkanlığı kazanacaklarının farkındaydı. Okuma konusunda tecrübesi olanlar belli dönemlerde anlamsız gibi görülen bu tavsiyelerin yıllar sonra ne kadar anlamlı olduğunu çok daha iyi anlarlar. Yazı yazma alışkanlığı nasıl sürekli yazarak kazanılırsa okuma alışkanlığı da sürekli okuyarak kazanılan bir alışkanlık ve bence önemli bir beceridir.
Aslında Okuyoruz
Günlük hayatta o kadar çok şey okuruz ki onca okumaya karşı toplum olarak okumayı sevmediğimiz, okumaya karşı ilgisiz kaldığımızı söylemek ne kadar gerçekçi? Her gün sabah düzenli olarak gazete alıp gelişmelerden haberdar olmak isteyenler veya takip ettikleri köşe yazarlarının yazılarına artık farklı yollarla ulaşmakta. Bilgiye erişimin kolay olduğu günümüzde okuma alışkanlıklarının da değişmesi kaçınılmaz olacaktır. Sosyal medya mesajlarını okumadan geçirdiğimiz bir gün olmadığı gibi dijital haber veya farklı siteleri okumakla kalmayıp ilgili yazılara yapılan yorumları bile okuduğumuzu inkâr edemeyiz. Her türlü yazılı metni anlamaya çalışmak bir çeşit okuma değil mi? Bütün bu okumalar elbette dijital ortamda yaptığımız okumalar. Bu okumaların sebebinin kimi meraktan, kimi ihtiyaçtan kimi de sosyal medya bağımlılığından kaynaklandığını söyleyebiliriz. Her ne dersek diyelim sonuç olarak herkesin bir cep telefonuna sahip olduğu toplumumuzda okunan bir yazı ve bu yazıyı okuyan bir okuyucu var demektir. Kendimizi sadece dijital okuyucu olarak görmek bizim bir şey okumadığımız anlamına gelmemeli. Dijital ortamda yazılan paylaşımları okumakla kendimizi sınırlamak okuma eylemini de değersizleştirir mi?
Dijital Kitap veya Basılı Kitap
Belli bir yaş grubunun üzerindeki okuyucular genellikle basılı kitapları tercih ederken teknoloji çağında doğmuş okuyucu kitlesi dijital veya e-kitapları okumayı tercih etmektedir. Öte yandan basılı kitap veya yayın tercih edenlerin birçok kabul edilebilir gerekçesi vardır. Gerek akademik gerekse sosyal çevremde bir şey okurken mutlaka görmem, dokunmam gerekir diyen kendim de dâhil olmak üzere birçok insan tanıyorum. Benim gibi olanlar kitaba dokunmak ister, kitabın sayfalarında kendini hissetmek, okurken altını çizmek veya kendine göre notlar almak, yeri geldiğinde tekrar tekrar okumak ve okuduğu kitap veya dergiye kendi kütüphanesinde yer vermek ister. Onlara göre kitabın değeri ona gösterilen önem ile bir kat daha artar.
Bir evin veya okulun kütüphanesinde veya çalışma masasında kendine özel bir yer bulan kitap okuyucunun en değerli parçasıdır. Bu kadar değerli olan kitap bir arkadaşa veya öğrenciye faydalanması için ödünç verilebilmeli. Sürekli göz önünde durması için evin bir köşesinde kâh bir sehpada kâh bir kanepe köşesinde okunmak için sırasını beklemeli. Başucu kitabı olmayan yatak odası olmamalı, bir koltukta veya balkonda otururken çay veya kahveye eşlik etmeli. Hele hele bir kitabın yazarı iseniz imzanızla en yakın dostlarınızı ve ulaşabildiğiniz okuyucularınızı memnun edebilmelisiniz. Kısaca kitap ve sizin aranızda bir etkileşim olmalı. Yani kitap bir canlı gibi fiziksel ve ruhsal olarak okuyucunun hayatında yer almalı. Canınız sıkıldığında gidip dokunabilmeli, sayfalarını karıştırıp onunla duygusal bir bağ kurabilmelisiniz. Bu şekilde kitaba karşı bir sorumluluk hisseden, onu kendinden bir parça olarak gören, onlara bakmak ve dokunmaktan zevk alan okuyucuların elbette kendilerini dijital kitap okuyucularından farklı hissetme hakları olabilmeli.
Dijital kitap veya e-kitap okumayı tercih edenler için bu yazılanlar çok fazla anlam ifade etmeyebilir. Son yıllarda birçok kitabın e-kitap olarak okuyucuların hizmetine sunulduğunu unutmayalım. E-kitap okumak için kullanılan farklı dijital araçların sahip olduğu fonksiyonlar okuyucuya okurken bazı konularda kolaylık sağlayabilmektedir. Bazı e-kitaplarda merak ettiğiniz bir kelime, kavram, terim veya her hangi bir konunun ayrıntılı açıklamasına anında ulaşabilmeniz sizi daha farklı mecralara götürebilir. Öte yandan sesli kitaplar okuyucuya zaman ve mekân açısından önemli avantajlar sağlamakla birlikte okuyucunun okuma merakının artmasına da katkı sunabilir. Bazılarına göre ise dijital ortamda gerçekleşen okumalar basılı bir metin okuma ile aynı hazzı vermeyebilir. Unutmayalım ki yapay zekâ uygulamalarının hayatımızı sardığı günümüzde okuma işinin dijital ortamda gerçekleşmesi dikkat ve kitap harcamaya harcanan sürenin de azalmasına yol açmakta.
Kısaca özetlemek gerekirse, okumanın sağlayacağı her türlü fayda açısından değerlendirdiğimizde nasıl okuduğumuzun bir anlamı yok. Eğitimdeki temel sorunun okuduğunu anlama konusunda yaşandığından şikâyet ediyorsak ister dijital isterse basılı her türlü yazılı metnin okunması okuma alışkanlığının kazanılması ve okumaya karşı ilginin artması açısından kıymetlidir. Yeter ki okuyalım, okutalım.