Geçen hafta İtalya Büyükelçiliği’ndeki bir toplantı nedeniyle Ankara’daydım. Pırıl pırıl güneşli bir sonbahar gününde Ankara’nın o kuru ve sağlıklı havasını solumak beni eski günlere götürdü. Ancak Kızılay Meydanı’ndan geçerken o meydana adını veren güzelim tarihi Kızılay binasının yerine dikilen, oradaki tüm yeşil alanı da kaplayan ve mimari bir felaket olan binayı görünce tüm neşem kayboldu.
Ben Kızılay’ı uyuyan bir deve benzetirim. Bir felaket anında uyanan ve hızla afetzedelere ulaşıp her türlü tıbbi ve lojistik desteği çoğu zaman devletten önce yapan, ülkemizin belki de en eski ve köklü sivil toplum örgütüdür. İşte bu Kızılayımızın Genel Merkezi Ankara’nın Kızılay Meydanı’nda muhteşem bir parkın içindeki tarihi bir binaydı. Yıllar önce Kızılay’ın değerli yöneticileri ve Ankara Belediye Başkanlığı bir ittifak yaparak bu parkı ve tarihi binayı yerle bir ettiler. Oradaki onlarca ağaç kesildi ve yerine tüm alanı dolduran o kasvetli bina dikildi. Bina, bildiğim kadarıyla yıllardır bazı hukuki sorunlar nedeniyle açılamıyor. Olan Ankara’nın gerçek simgelerinden birine oldu. Peki, mali yapısının çok güçlü olduğunu bildiğimiz Kızılay’ın buraya dikilen işhanına gerçekten ihtiyacı var mıydı? Kanaatimce, o tarihi bina ve etrafındaki park korunmuş olsaydı, yeni nesiller Kızılay’ın haşmetini çok daha iyi anlayacak, müzeye dönüştürülecek bu merkezde Kızılay’ın Osmanlı’dan bu yana yaptığı işleri görecek ve o pasajın getirisinden çok daha fazlası Kızılay’a hibe edilecekti. Hem de Cumhuriyet’in kuruluşuna tanıklık etmiş bir meydanın bütünlüğü korunmuş olacaktı.
Hatırlarsanız geçtiğimiz yıllarda Mekke’de Kâbe’nin tam karşısında Osmanlılar tarafından Kâbe’yi korumak amacıyla yaptırılan tarihi Ecdad Kalesi, yerine otel yapmak için yıktırılmıştı. O zaman toplum olarak buna karşı çıkmış ve "tarihe saygısızlık ettikleri için” Suudileri eleştirmiştik. Peki, Kızılay Meydanı’na yaptıklarımız bundan çok mu farklıdır?
Aynı zihniyet Kızılay binasının tam karşısındaki Güven Park’a da dev bir araç parkı yapmak istemiş, ancak Ankaralıların direnişi buna engel olmuştu. Yaşadığımız kentlerin tarihi binalarını ve yeşil alanlarını bazı çıkar hesaplarına alet ettirmemek birey olarak hepimizin görevidir.