1. Manevi ve Örfi Yaptırımla Yürürlüğünün Sağlanması:
Mehir, kadına yüklenilen mesuliyetin bedelidir. Onun içindir ki İslâm’da mal ayrılığı rejimi benimsenmiştir. Hür bir birey olan kadın gerektiğinde kendi malından harcayabilmelidir. Mehrin sosyolojik boyutuna bakıldığında kadının iktisadi özgürlüğünü elde etmesi için belli dönemlerde pozitif ayrımcılıklar yapılmıştır. Evli kadına bir statü belirlenmiştir. Bu statü kadının fıtratına uygundur. Kadının evlilik sebebi ve fıtratı genellikle ev içerisinde geçtiği, çocuk ve bakımıyla ilgilendiği için toplum içerisindeki faaliyetlerinden hiç kuşkusuz mahrum kalacaktır. Nafakasını temin etmek dışında kadının özgürce tasadduk ve harcama yapması da ancak mehir sayesinde gerçekleşebilir. Bu takdirde kadının gelir kaybına uğraması kaçınılmazdır. Bu gelir kaybının telafisi anlamına gelen mehr pek çok ilahi hikmete mebnidir. Bu hikmetlerden belki biri de gelir kaybına uğraması muhtemel olan kadına verilen bir meblağdır. Evlilik birlikteliği kurulurken; kocaya boşama hakkı; kadına ise mehir hakkı verilerek tarafların hukukunun korunması amaçlanmıştır.
Günümüzde ise mehir müessesesi, âdete manevi yaptırımı unutulmuş sembolik bir değeri olan hediye mahiyetine bürünmüştür. Oysa İslâm hukukunun klasik kaynaklarında yapılan içtihatlara bakıldığında mehrin bir zorunluluk olduğu anlaşılmaktadır. Kadına verilen sağlam bir teminat olması hasebiyle mehir, zayıf taraf olan kadın lehine klasik dönemin pozitif bir ayrıcalığı görünümündedir. Ne yazık ki Müslümanlar hala klasik dönem kavramları ile bir yasal düzenleme peşindedirler. Günümüz toplumlarında klasik dönemdeki kavramların mahiyetine ve maksadına uygun yeni düzenlemeler bulunmaktadır. Bu yeni düzenlemeler, farklı kavramlarla ifade edilse de aynı gayenin tahakkukuna yöneliktir. Bu yeni düzenlemelerin kavram kargaşasına sokulmasını da doğru bulmuyoruz. Günümüzde devletin, çeyiz hesabı gibi gençlerin evlenmesini teşvik için getirdiği çözüm önerileri ve bu bağlamda tarafların (birey ve devlet) ihtiyaçlarının karşılanması için geliştirilen ve şimdi değineceğimiz BES gibi projeler klasik dönem mehir müessesesinin yürürlüğü için de ciddi bir taban oluşturabilir.
2. Mehrin Bireysel Emeklilik Sistemiyle Yürürlüğünün Sağlanması:
Günümüzde BES (Bireysel Emeklilik Sistemi) diye bilinen kurumsal yapılanmanın varlığı bilinmektedir. Devlet tarafından kurulan ve korunan bu sistem hükümetin desteği ile yürürlüğe sokulmuştur. Öyle ki bu araç, devletlerin kalkınması için temel dinamiklerden birini oluşturmuştur. Hemen her devlet, uzun vadeli yatırımlar için uzun vadeli fon kaynağı oluşturmak ister. Keza bireyler, bu uzun vadeli yatırımlardan elde edilen gelirlere de katılmak isterler. Bu sistem, hem devlet hem de birey açısından faydalıdır.
Bu uzun vadeli fonlar, gelişmiş ülkelerin kalkınmasın da lokomotif rol üstlenmişlerdir. Keza gelişme sürecinde olan devletlerin kalkınmasında de temel dinamiklerden birini teşkil edeceği kuşkusuzdur. Bir taraftan emek diğer taraftan sermaye ile kurulan, klasik dönemde mudârabe olarak bilinen bu uzun vadeli fon sistemi hem birey hem de devlet için faydalı bir araç konumundadır. Mehir projesinin yürürlüğü BES kapsamında sağlanabilir. Bu BES aracının mahiyeti ve fonksiyonu iyi anlaşılmalıdır. Dine duyarlı kesimin mehir gibi tarihi ve nassî bir önerinin, BES bünyesinde hayata geçirilmesi mümkündür. Evlenecek çiftlerin / tarafların aralarında sözleşmeye binaen kararlaştırdıkları mehir miktarını peşin veya veresiye (yani muaccel veya müeccel) olarak BES projesi kapsamında toplanmasının önünde hiçbir engel bulunmamaktadır. Bu durum müessesenin zamanla hukuki boyut kazanmasına da vesile olacaktır.
Evlenecek çiftlerin kararlaştırdıkları mehrin miktarını, BES aracı kapsamında kadına teminat verilmesi mehrin yürürlüğü açısından önemli bir proje gibi durmaktadır. Öte yandan BES’e evli çiftlerin katılımı teşvik edilmelidir. Evlenecek çiftlere, devlet katkı payının artırılması ile evliliğe teşvik teminatı da sağlanmalıdır.
Aile kurma özendirilmelidir. Keza ailenin sürekliliği için de tarafların haklarının korunmasına özen gösterilmelidir. Evlenecek çiftler, klasik dönemdeki mehir anlayışı da dikkate alınarak hukuki bir zemine oturtulmalıdır. Çeyiz hesabı gibi hesaplar için yapılan bazı düzenlemelerle birlikte daha sağlıklı bir yapılanmaya geçilmelidir. Evlenecek gençlere destek için hayata geçirilen çeyiz hesabı devlet katkısı ile desteklenen bir üründür. Mehri günümüzün sosyal güvenlik araçlarına benzetecek olursak; Bireysel Emeklilik Sistemi benzer bir mahiyet arz etmektedir. Kadın için mehir olarak BES’e peşin veya veresiye yatırılan mehir primi gelecekteki tehlike (ölüm veya boşanma) gerçekleştiği takdirde kendisine bir teminat sunulur.
Sosyal güvenliğin zorunlu araçları arasında sayılabilecek mehrin yürürlüğü böylece sağlanmış olabilir. Bugün BES projesi, bir devlet projesidir. BES, bir sigorta değildir. BES, bir tasarruf sandığıdır. Sadece toplanan fonların yatırımlarda yönlendirilmesiyle ekonomik olarak sosyal dayanışma sağlamaktadır. Sigorta rizikoların ortaklaşa karşılanması hadisesidir. BES bugün, klasik dönemdeki kâr ve zarar (mudârabe) ortaklığı şeklinde yürüyen bir sistemin adıdır. Diğer yandan BES fonunda toplanan paraların faizli enstrümanlarda değerlendirmesi tartışmayı beraberinde getirmiştir. Bu tür gelir, inanç yapılarına zıtlık oluşturduğundan müspet bakılmamıştır. Ancak bugün SPK’nın (Sermaye Piyasası Kurulu) aldığı bir kararla zorunlu (tahvil ve hazine bonosu) araçlara son verilmiştir. Bu kültür probleminin önüne de geçilmiştir. Bugün BES sistemine dâhil olan bireylerin fonlarını kendi istedikleri meşru alanlarda değerlendirme fırsatı da sunulmuştur. BES’e katılan bireye, kendi fonunu meşru zemin ve alanlarda değerlendirme imkanı da verilmiştir.
BES bünyesinde yasal mehir fonu hesabı oluşturularak daha cazibeli hale getirilebilir Boşama erkekten kaynaklanıyorsa bu fondaki meblağ mehir hakkı olarak kadının mal varlığına, zina veya başka bir sebeple kadından kaynaklanıyorsa fon meblağı erkeğin mal varlığına aktarılır. Bu durumda tarafların açtıkları boşama davasında boşamaya neden olan sebepler dikkate alınarak boşamada suçlu olana göre belirlenmelidir. Nikâh akdini bozan taraf mehir hakkından yararlanamaz. Koca tarafından boşamalar, ölüm ve nikâh akdiyle tesmiye edilen mehir miktarı her halükarda kadının hakkıdır. Çalışanın kadının sosyal güvenliğinın bulunduğu ancak çalışmayan kadınlar için bu mehir fonu güvenliğini sağlayabilir. Mehir hesabı ile BES daha cazibeli hale dönüştürülebilir.
3. Mehrin Sigorta Şirketleri ile Yürürlüğünün Sağlanması:
Günümüzde tehlikelere karşı bireysel sorumluluğun azalması ve bu tehlikelerin tek başına üstesinden gelinememesi, azalan bireysel sorumluluğun yerine bu sorumluluğu ve onun hukukî yaptırımını organize edecek sigorta şirketlerine kapı aralanmıştır. Böylece bireysel sorumluluğun sigorta şirketine devri sağlanmıştır. Mehrin yürürlüğü sigorta şirketleri aracılığı ile sürdürülebilir. Bugün sigorta şirketleri pek çok alanda tehlike çeşidine göre teminat vermektedirler. Günümüzdeki sigorta şirketleri de pek çok açıdan ihtiyaç duyulan alanlara göre teminat vermektedir. Bu teminatlar bazen devlet destekli de olmaktadır. Nitekim Çin’de ve pek çok devletlerde ve ülkemizde özellikle büyük kentlerde boşanma oranlarında ciddi artışlar görülmüştür. Çin’de 2011 yılında 2 milyon 900 bin çiftin boşandığını ve bu duruma mani olmak için de sigorta şirketlerinin harekete geçerek “evlilik sigortası” uygulamasını başlattıklarını görmekteyiz. Çin’deki ‘’Evlilik Sigortası‘’ uygulamasının pratiği ise şöyledir: Taraflar evlenirken evlilik sigortası yapmaktalar. Eğer taraflar elli yıl evli kalırsa sigorta şirketleri sigortalı çiftlere, sigorta bedelinin sekiz katı kadar para ödemesi yapmaktadır. Her hangi bir sebeple evlilik birlikteliği sonlandırılırsa bu takdirde sigorta şirketi mağdur olan tarafa sigorta bedelini ödemektedir. Çinli sigorta şirketleri taraflara evlilik sigortası yaptırmalarını öneriyor. Bu takdirde evliliğin uzun sürmesini bir tür güvence altına alıyor. Aile birlikteliğinin uzun sürmesi için geliştirilen bu sigorta uygulaması adeta klasik dönem sigorta mantığını yansıtmaktadır. Bu uygulamaya Çinli kadınların evlilikte çok sıcak baktıkları görülmektedir. Erkekler ise evlilikte ödenecek mehir benzeri primlerin ayrılık durumunda kadına kalacağı düşüncesiyle sıcak bakmamaktadırlar Çin’deki bu uygulanmaya sokulan evlilik sigortası tarafların boşanmasını engellediği, aile birlikteliğinin daha uzun sürmesine neden olduğu, aile toplumun hücresi kabul edildiğinden hücreye girebilecek virüsleri yok etmek için geliştirilen bir teknik olması hasebiyle güzel bir uygulama olarak görülmüştür. Keza Türkiye’mizdeki bazı sigorta şirketleri, “düğün sigortası” adı altında ürün satışa sunmuşlardır. Gelecekte pek çok sigorta şirketinin (Çin’de olduğu gibi) bu alanda milletin kültürüne uygun mehir gibi yeni ürünler piyasaya sürmelerini bekliyoruz.
4. Mehrin Medeni Kanunla Yürürlüğünün Sağlanması:
Nafaka, bir kimsenin bakmakla yükümlü olduğu kişilere yiyecek, giyecek ve barınma ihtiyacını karşılamak üzere yasal bir yükümlülük olarak belirli aralıklarla ödenen meblağın adıdır. Mehir konusunu, Medeni Kanun düzenlememiştir. Ancak doğrudan yasaklamadığı, bir bağışlama vadi olarak gördüğü zımnen anlaşılmaktadır. Ülkemizde MK göre, boşanan kadınlara mahkemelerce belirlenen nafaka, İslâm’ın emri olan mehri karşıladığı, klasik dönem uygulaması olan mehrin nafaka hukukunun kapsamına alındığı söylenmektedir. Medeni Kanun, tarafların boşanması durumunda kusurlu tarafa nafaka yükümlülüğü getirmesi, tarafların boşamasına caydırıcılık olduğu gerekçesi ileri sürülerek mehir gibi bir ek ödemeye ihtiyaç bulunmadığı savunulmaktadır. Zira günümüzde boşanan bir erkek, hem mehir, hem de nafaka ödemek mecburiyetinde kalmaktadır. Yasalar, boşanan kadına evleneceği zamana kadar nafaka verme mecburiyeti yüklemiştir. Bu nafaka ödeme yükümlülüğü bir mehir ve boşamayı zorlaştıracak bir yaptırım olarak düşünülemez mi? Hukuk, tarafların hak ve sorumluluklarının dengelendiği bir sistemin adıdır. Nafaka süresi, bazı ülkelerde evlilik birlikteliği süresince ödenir. Bazı ülkelerde ise üç yılla sınırlandırılmıştır. Ancak Medeni Kanun nafaka ödeme borcu hakkında bir sınırlandırma getirmemiştir. Bu durum nafaka alacaklısı iş bulana, evlenene ve ölene kadar sürebilmektedir.
Klasik dönemde bu nafaka yükümlülüğü iddet sürecince geçerli olduğundan günümüzde nafaka hukuku daha geniş bir mahiyet kazanmıştır. Mehir hadisesinin yaptırımı genellikle nafaka yaptırımı çerçevesine sokulmuştur. Belki de bu sebepten mehir gibi ayrıca bir yaptırıma gerek duyulmamıştır. Nafaka türlerine göre değişse de burada boşanan kadına ödenen yoksulluk nafakası kastedilmektedir. Bu bağlamda şunu ifade etmek gerekir ki, İslâm fıkhında nafaka borcu sadece erkeğe aittir. Erkeğin ödeyeceği nafaka borcu, kadın kocasından boşandıktan sonra iddetini doldurana kadardır. Boşanmış ve iddeti dolmuş kadının artık eski kocasıyla nikâh bağı kalmamıştır. İslâm hukukunun klasik kaynaklarında nikâh bağı olmayan kadına nafaka borcu bulunmamaktadır. Böyle bir nafaka alıyorsa mehir gibi meşru alacağı varsa mehre mahsuben alabileceği görüşü hâkimdir. Kız çocuğunun nafakası evlenmeden önce babası, erkek kardeşlerinin, evlendikten sonra ise kocasının nafaka ve mehir teminatı altındadır.
Görüldüğü gibi her iki müessese de nafaka borcu, tarafları boşamaya caydırıcılık olarak yasal bir yaptırımdır. Klasik dönemde mehir, tarafların evlilik birlikteliğini sonlandırmalarını engelleme tazminatı olma özelliğini taşırken; bugün bu yaptırımın nafaka ödeme borcu ile gerçekleştiği söylenmektedir. Bugün nafaka borcunun tarafların evliliği sonlandırmasına engel olamadığı açıktır. Mehir gibi maddi yaptırım da evlilik birlikteliğinin sonlandırılmasına engel olamamaktadır. Ancak her iki müessesenin de caydırıcı özelliği dikkate alınmalıdır. Mehrin caydırıcılığı nafakada da bulunduğundan mehre gerek olmadığını söylemek mehir hadisesine bir yönüyle bakmaktır. Oysa mehrin pek çok hikmetlere mebni olduğunu yukarıda ifade etmiştik.
5. Mehrin Yasal Mal Rejimi ile Yürürlüğünün Sağlanması:
Klasik dönemde evlilik birlikteliğinin yasal mal rejimi sonucu, mirasta mal ayrılığı rejimi ilke olarak belirlenmiştir. Günümüzde ise evli çiftlerin birlikte yaşama karar verdikten sonra edinmiş oldukları malların, mal birlikteliği rejimi ilkesi benimsenmiştir. Mal birlikteliği rejiminde tarafların evlilik sözleşmesinden sonra elde ettikleri kazanımlarının eşit olarak taksimatının yapılması, mehir hadisesini de ortadan kaldırdığı söylenmektedir. Mehir gibi bir hakkın konuluş amacının ve gerekçesinin bir tür mal taksimatında kendisini bulabileceği düşünülmüştür. Edinilmiş malların taksimatı yapılırken yarı yarıya yapılacağından kadının haksızlığa uğramayacağı ve geleceği için teminat olan mehire ihtiyacı da kalmayacağı savunulmaktadır.
MK’da taraflar, mal birlikteliği rejimi esas alındığından edinilmiş mallarda eşit haklara sahiptirler. Klasik dönemde mal ayrılığı rejimi esas olduğundan kadın zengin fakat kocası fakir olabilirdi. Veya bunun aksi söz konusuydu. Bu durumda kadın için belirlenen mehir, ya doğrudan ya da dolaylı olarak kocanın (ölümü veya boşaması durumunda) malından veya terekeden, kadının mirasına gerek doğrudan gerekse dava yoluyla cebri olarak intikali sağlanırdı. Bundandır ki, diğer naslarda yasal mal rejimi taksimatı yapıldığı halde mehir konusunda bir yasaklama getirilmemesi, mal rejimi ile mehrin bir bağlantısı olmadığına işaret etmektedir. Ancak naslarda erkekle bulunan kadına mirastan bir hisse verilirken erkeğe iki hisse verilmiştir. Erkeğin mirastan bir hisse fazla almasının gerekçesi nedir? Kadın ve erkek arasında bu farklı miras taksimatı toplumların koşullarına uygun özel bir düzenleme midir? Bu özel düzenlemenin koşulları değiştiği zaman değişebilmekte midir? Evlilik birlikteliği kurulurken kocaya yüklenen mehir sorumluluğu ile bu denge mi hedeflenmiştir? Böylece mehir sosyo-kültürel ve tedrici bir merhalenin boyutu mudur? Yoksa her iki rejimde de mehrin varlığı gerekli midir? Bu edinilmiş mallar mevcut olduğunda işlerliği söz konusudur. Ancak hiçbir mal edinilmediği durumda kadının durumu ne olacaktır. Bu takdirde erkekten daha çok kadının mağdur olacağı da kuşkusuzdur.
Mal birlikteliği, mehrin varlığını ilga edeceği düşüncesi mehrin gerekçesinin ne olduğuyla ilişkilidir. Mehir müessesesin sosyolojik yönü, toplumların anaerkil yapılanmalardan babaerkil yapılanmalara evrilmesinin sonucudur. Bu takdirde kadının, evlilik, boşanma ve miras konularında eşitliği kaybetmiş olduğu savunulur. Mehir de erkek ile kadının bu farkındalığından doğmuş bir müessesedir. Babaerkil toplumlarda erkeklere tanınan boşama ve çok evliliklerin sınırlandırılması için geliştirilmiş dönemsel ve durumsal bir yaptırımdır. Durumsallıklar dikkate alınmadığı zaman iki taraftan birine haksızlık edilmesi kaçınılmazdır. Mehir, bu dengenin bozulması veya kurulmasıyla ilişkilidir. Tüm bu sebeplerden dolayı bazıları mehri, iki taraftan birinin maddi istismarı veya sebepsiz zenginleşmesi sayarlar. Bu durumsallık daha çok evlilik sözleşmesini sonlandırma yetkisi olan kocanın, evlilik birlikteliğinin sürdürülmesi için aile sigortası, kadına tanınan sosyal güvenlik teminatıdır. Sonuç İnsan; sorumlu tutulan bir varlıktır. Sorumluluk, kişinin kendine ve başkalarına karşı yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerini zamanında yerine getirmesi zorunluluğudur. Klasik ifadesiyle sorumluluk, “her nimetin bir külfeti vardır” ilkesidir.
Günümüzde bireysel sorumluluklar, genellikle azalmıştır. Kurumsallaşma zorunlu hale gelmiştir. Sorumluluk da bireysellikten, kurumsallığa aktarılmıştır. Özgürlük ancak bu sorumluluk temeli üzerinde yaşayabilir. Bu nedenle insanoğlu, varlığının en yüce değerlerinden biri olan özgürlüğünü kazanmak, genişletmek ve korumak için öteden beri mücâdele etmiştir. Günümüz sorumluluk hukuku, sorumluluğu bireysel olmaktan çıkarıp sorumluluğun organizasyonunu üçüncü kişilere yani sigorta şirketlerine vermiş sorumluluğun devri yapılmıştır. İslâm dinince aile, en önemli kurumdur. Boşanma ise en nefret edilen durumdur. Dünya geneline bakıldığında boşanma olaylarında bir artış gözlemlenmiştir. Toplumlar için boşanma bir tehlike kabul edilmiştir. Boşanmada zararı genellikle kadın görmektedir. Bu tehlikeye karşı tedbir araçları devreye sokulmuştur. Bu araçlardan biri de sigorta şirketleridir. Sigorta şirketleri, ‘’evlilik sigortası’’ uygulaması başlatmışlardır. Bugün pek çok ülke de boşamayı önlemeye yönelik tedbirler alınmaya başlanmıştır Kadınlar, bu uygulama sayesinde evliliklerinin uzun sürmesini güvence altına almış oluyorlar. Erkekler de parayı kadınlara bırakmamak adına boşanmaya kolay kolay cesaret edemiyorlar. İşte bizim İslâm hukuk geleneğimizdeki mehir kavramı tam da bu noktada etkinliğini gösteriyor. İslâm hukukunda aileyi korumaya yönelik ödenen mehir, insanlık tarihi kadar eskidir.
Mehir müessesesi, aile birliğinin sürekliliğini sağlama amacına yönelik bir hukuki yaptırımdır. Mehrin asıl gayesi aile birlikteliğinin sürekliliğinin korunması amacına yönelik sosyal güvenlik teminatıdır. Nikâh ve talak, şekil şartına bağlıdır. Çünkü nikâh da talak da ciddi bir karardır. Tarafların hak ve hukukunun korunması gerekmektedir. Bunun için de sözleşmeleri düzenleyen, boşanmada hakları dağıtan bir hukukî kuruma ve yaptırıma ihtiyaç duyulmuştur. İlkesel bir zorunluluktur. Bu bağlamda günümüzde mehir, duygusallıktan çok ilkesellik ve hukukilik bağlamında ele alınmalıdır. Mehir müessesesinin yürürlüğü bugün pek çok araçla sağlanabilir. Bu ilahi emrin yürürlüğü BES projesi kapsamında işlevsel hale getirilebilir.
Günümüzdeki BES projesinin kapsamına klasik dönem mehir aracının yürürlüğü sağlanabilir. Bunun için BES tasarruf sandığı bünyesinde klasik dönem mehir uygulamasının icrası önünde hiçbir engel bulunmamaktadır. Bugün evlenecek çiftlerin peşin veya taksitli (muaccel / müeccel) olarak kararlaştırılan mehrin, devlet destekli BES projesi kapsamında yürürlüğünün sağlanması mümkündür. Evlenecek çiftlerin kararlaştırdıkları mehrin miktarını, BES aracı kapsamında kadına teminat verilmesi mehrin yürürlüğü açısından önemli bir proje gibi durmaktadır. Öte yandan BES’e evli çiftlerin katılımı teşvik edilmelidir. Evlenecek çiftlere, devlet katkı payının artırılması ile evliliğe teşvik teminatı da sağlanmalıdır. Aile kurma özendirilmelidir. Keza ailenin sürekliliği için de tarafların haklarının korunmasına özen gösterilmelidir. Evlenecek çiftler, klasik dönemdeki mehir anlayışı da dikkate alınarak hukuki bir zemine oturtulmalıdır. Çeyiz hesabı gibi hesaplar için yapılan bazı düzenlemelerle birlikte daha sağlıklı bir yapılanmaya geçilmelidir. Kadın için mehir olarak BES’e peşin veya veresiye yatırılan mehir primi gelecekteki tehlike (ölüm veya boşanma) gerçekleştiği takdirde kendisine bir teminat sunulur.
Sosyal güvenliğin zorunlu araçları arasında sayılabilecek mehrin yürürlüğü böylece sağlanmış olabilir. Sonuçta BES ve Mehir gibi iki araçla hem aile birlikteliğinin sürekliliği hem de kadına sosyal güvenlik teminatı sağlanmış olmaktadır. Her iki müessesenin amaçları açısından bir yönüyle benzerlik bulunmaktadır. Sonuçta mehir konusunda lafızdan çok amaca bu amacın gerçekleştirilmesi için kurumsal yapılanmalara ve yapısal değişikliklere gidilmesi de kaçınılmazdır. Birey ve toplumların geleceği açısından önemli bir yere sahip olan mehir müessesesi, vicdani bir yaptırımla çoğunlukla savsaklandığı, bu konuda alınması gereken tedbirlerin alınmadığı, sonuçta tarafların; (kadın/erkek) hukukunun korunmadığı, korumasız ve güvencesiz bırakıldığı, bu hak kayıpları sebebiyle hukukun varlığına ihtiyaç duyulduğu açıktır.