Türk İmmünoloji Derneği ve Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi işbirliği ile 20 Aralık 2013 tarihinde Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Yerleşkesi’nde “4. Kök Hücre Sempozyumu” düzenlendi.
Embriyonik dönemden başlayarak fötal ve doğum sonrası yaşamda doku ve organların gelişmeleri ve devamlılığında önemli rolleri olan kök hücrelerin kendilerini yenileyebilme ve farklılaşma özelliklerinden dolayı farklı hastalıkların tedavisinde rol oynayabileceklerini vurgulayan Prof. Dr. Emin Kansu, günümüzde embriyonik, mezenkimal, erişkin, kordon kanı ve uyarılabilir kök hücreler olmak üzere beş başlık altında toplanan kök hücrelerin farklı doku ve organların oluşmasında önemli rol oynadıklarını belirtti.
Doç. Dr. Yusuf Baran, tavşan modellerinde oluşturulan kemik hasarlarında farklı dokulardan elde edilen mezenkimal kök hücre uygulamalarının başarılı sonuçlar verdiğini ve tedavide alternatif yaklaşım olabileceğini bildirdi.
Olgun hücrelerin yeniden programlanarak erken kök hücreye dönebileceklerini gösteren ve oluşan yeni embriyonik kök hücreye uyarılabilir kök hücre-“inducible pluripotent” kök hücre (iPS hücreleri) adını veren Gordon ve Yamanaka, bu çalışmaları ile 2012 Nobel Tıp Ödülü’nü aldılar.
Günümüzde iPS hücrelerinin eldesi ile tedavi amaçlı ve hastalara özgü kök hücre geliştirilmesi mümkün olmakta. Bu alanda çalışmalarını sürdüren, Dr. Tamer Önder’in çalışmaları, yeniden programlanmanın mekanizmasını aydınlatarak ve bu süreçte rol oynayan genleri tanımlayarak bu engelleri aşacak yeni moleküler teknikleri geliştirme yönündedir.
Farklı merkezlerde farklı uygulamaların yapılmasında GxP (İyi X uygulamalar) konusunun önemini vurgulayan Doç. Dr. Gülderen Yanıkkaya-Demirel, iyi uygulamaların sağlanmasının doğruluk, güvenilirlik ve izlenebilirlilik açısından önemli olduğunu vurguladı.
Kök hücre araştırmalarında ve klinik kullanım için hücre üretimi sürecinde iyi laboratuvar uygulamaları (GLP), iyi üretim uygulamaları (GMP), iyi otomatize üretim uygulamaları (GAMP) mutlaka gözetilmeli, klinik uygulamalarda ise iyi klinik uygulamalar (GcP) kurallarına uyulmalıdır.
Ülkemizde ilk kordon kanı naklinin 1995 yılında yapıldığını, son yıllarda kardeşler arasında yapılan nakillerden çok, akraba dışı vericilerden yapılan nakillerin öne geçtiğini vurgulayan Prof. Dr. Meral Beksaç, 2012-2013 yılları arasında Türkiye’de toplam 27 akraba dışı kordon kanı naklinin başarı ile gerçekleştirildiğini belirtti.
Yeterli hücre sayısına sahip kordon kanı bulunmaması durumunda, birden fazla kordon kanı nakli de uygulanabilmektedir. Kordon kanı kemik iliği veya periferik kök hücrelerle beraber nakledilebilmekte, ex vivo çoğaltılmış bir kordon kanı ünitesi ve naiv bir kordon kanı ünitesi veya mezenkimal kök hücre nakli ve kordon kanı nakli bir arada gerçekleştirilmektedir. Farklı hastalıklarda kök hücre uygulamaları açısından bakıldığında çok sayıda çalışma bulunmaktadır.
Prof. Dr. Murat Kantarcıoğlu gastroentrolojide hücresel tedaviler; Doç. Dr. Serdar Kabataş santral sinir sisteminde kök hücre uygulamaları; Prof. Dr. Erdal Karaöz diyabette kök hücreler; Doç. Dr. Tunç Akkoç allerjik hastalıklarda kök hücre uygulamaları hakkındaki son gelişmeleri tartışmış, Prof. Dr. Ercüment Ovalı ise hücrelerin farklılaşmasında önemli rol oynayan doğal matrikslerin önemine ve bu alandaki başarılı uygulamalara değinmiştir.
Sempozyuma katılan genç araştırmacıların sözlü ve poster çalışmaları ile tamamlanan 4. Kök Hücre Sempozyumu’nun düzenlenmesinde emeği geçenleri kutluyor, hastalıkların tedavisinde büyük umutlar vaat eden kök hücre çalışanlarına başarılar diliyorum.
“Hayatı yaşamanın iki yolu vardır: Biri hiçbir şeyin mucize olmadığını düşünmek, diğeri her şeyin mucize olduğunu düşünmek.”
Albert Einstein.
Sağlık ve başarı dolu güzel bir yıl dileğiyle yeni yılınızı kutluyorum.
Sevgilerimle…