Yazının başlığındaki “gen” tarafına geçmeden önce, kısaca genel olarak Türkiye’deki uyuşturucu bağımlılığının durumuna değinmek istiyorum. Bu konuda çok ayrıntılı bilgiler veren bir rapor, Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından 2009 yılında yayınlanmış. Raporun tam adı ise “EMCDDA 2009 Yılı Türkiye Raporu. Teitox Ulusal Temas Noktası. Türkiye; Yeni Gelişmeler Trendler, Seçilmiş Kanunlar” başlığını taşımaktadır.
Raporu incelediğiniz zaman uyuşturucu bağımlılığının Türkiye açısından çok önemsenmesi gereken bir mücadele alanı olduğu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Örneğin; Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan bir araştırmadaki 2008 verilerine göre, uyuşturucu suçundan ceza evlerinde bulunanların oranının (yüzde 14), adam öldürme suçundan (yüzde 19) sonra en yüksek oran olduğu ortaya çıkmıştır. Gerçi uyuşturucu türlerine bakıldığı zaman, Türkiye’de en çok kullanılan uyuşturucu cinsi esrar (yüzde 82.2) olmakla birlikte, diğerlerinin de özellikle gelir düzeyi daha yüksek olanlar arasında arttığı bilinmektedir. Yapılması gereken, kafamızı kumdan çıkararak bu konuyu öncelikle problem olarak ele almaktır. Daha sonra aile, toplum ve devlet üçgeninde hem eğitim hem de cezai müeyyide ile çözülmesi yolu seçilmelidir.
Şimdi gelelim işin genetik ya da “gen” kısmına. New Sicientist dergisinin 02 Ekim 2010 tarihli sayısında (No: 2780, sayfa 12) Andy Coghlan tarafından bir haber yayımlandı. Buna göre Mayo Clinic’de (Rochester, Minnesota, ABD) Stephen Brimijoin ve ekibi tarafından yapılan ve Kasım 2010 tarihinde San Diego’da yapılacak olan Nörolojik Bilimler Kongresi’nde sunulacak olan bir araştırma, kokain bağımlılığı ile belirledikleri bir genin ilişkili olduğundan bahisle kokain bağımlılarının gen tedavi yöntemi ile iyileştirilebileceklerini ileri sürmüşlerdir.
Araştırmacılar, bir genin ekstra kopyasının gen tedavi yöntemi sayesinde gönüllüler üzerinde yapılacak denemelerle umutsuz kokain bağımlılarının iki yıl içerisinde bağımlılıktan tamamen kurtulabilecekleri olasılığını ileri sürmektedirler. Bu terapi, kokainin beyindeki etkisini durduran bir aşı ile kombinasyon halinde yapılacaktır. Söz konusu gen, kokaini doğal olarak parçalayan “butyrylcholinesterase” enziminin çabuk etkili bir versiyonunu oluşturmaktadır. Bunun multipl kopyasının farelere verildikten sonra, eğer bu denekler bir yıl içerisinde tekrar kokain müptelası olmazlarsa deneme başarıya ulaşmış olacaktır. Bu planın insanlara uygulanması ve doğal olarak bir sonuca ulaşabilmesi önümüzdeki birkaç yıl içerisinde gerçekleşmiş olacaktır.
Deney hayvanları ile yapılan bu tür araştırmaların insanlara uygulanması her zaman başarıya ulaşmaz, fakat bu yoldaki bu tür çalışmalar artık epeyce hızlanacak ve araştırıcıların dikkati bu noktaya çekilmiş olacaktır. Burada önemli olan bir nokta da, bu araştırmanın “US National Institune on Drug Abuse” tarafından desteklenmiş olmasıdır. Artık ülkemizde de herkesçe bilinen belirli amaçlarla sırf yayın yapmış olmak için araştırma yapmaya ya da devletle ilgili kurumlar aracılığı ile projeler yaptığını söyleyerek devleti kandırarak soyan insanlara, ilgililerin meydanı boş bırakmayacak önlem almasının zamanı geldi de geçiyor bile.
Yeni bir konuda buluşuncaya kadar esen kalın, sağlıklı kalın.