Yazımıza konfor nedir diye başlayalım. Konforun tanımı alana göre değişkenlik gösterebilir bu da konforu tanımlamayı zorlaştırır ancak konforsuzluğu anlatmak kolaydır. Kişinin kendini psikolojik ve fizyolojik olarak rahatsız hissettiği durum/alan/duygu konforsuzluk demektir. Dolayısıyla konforsuzluk yoksa konfor vardır.
Giysi konforu deyince ise aklımıza ilk olarak ısıl konfor diye adlandırdığımız çevresel koşullara bağlı konfor gelmektedir. Kış mevsimindeysek giysiye ilk dokunduğumuzda sıcak, yumuşak, hacimli olmasını isteriz. Esen rüzgarın bedenimize değmesini zorlaştırsın, vücudumuzun sıcaklığını dışarıya çıkarmasın diye düşünürüz. Yaz mevsimindeysek eğer tenimize değen giysi serin olsun, ince olsun, delikli olsun diye düşünürüz. Koşarak otobüse yetişirken bizi çok terletmesin, terlettiyse de ter hızlıca kurusun deriz. İşte bu noktada ayrılıyor giysiden beklenti; bir yanda kişi kendini korumak için giyinir diye düşünen ilkel beyin, diğer yanda farklı koşullara uyumlanabilen fonksiyonel giysiler tasarlanmalı diyen üst beyin. Ya kişi değişen koşullar için en uygun giysi seçimini yapabilecek kadar tekstil bilgisine sahip olmalı ya da sizin için bu seçimleri yapabilecek akıllı giysiler üretilebilmeli. Bu konuda yapılan birçok çalışma sıcaklığa göre şekil değiştiren giysilerin üretilebildiğini göstermektedir. Buna ilaveten yeni lifler keşfedilmekte ya da mevcut liflerin olumsuz özelliklerini ortadan kaldıracak veya azaltacak bitim işlemleri uygulanmaktadır. Artık yün giysiler giyince kaşınmamız naylon çamaşırla hasta olmamız gerekmemekte. Bazen de karışım lifleri kullanılarak kırışması zor keten pantolonlar üretilebilir.
Buradan devam edersek örnekler çoğaltılabilir. Ancak giysi konforu sadece fonksiyonellikten veya fizyolojik açıdan giysiden beklediklerimizden ibaret değildir. Bu durum neden giysiler için bu kadar para harcadığımızın altında yatan sebep aslında….yani psikolojik konfor.
Neden giyiniriz? Üşüdüğümüz için mi sadece yoksa varoluş çabası, farkedilmek arzusu, ait olma duygusu, üstünlük hissi gibi duygular da mı tetikler seçimimizi? Bu düşüncelerden biri veya birkaçı giysi seçimlerimizi etkilemektedir ancak bunları hissediyor oluşumuz bu duruma uygun giysiler seçebileceğimiz anlamına gelmemektedir. Zira cinsiyet, yaş, ekonomik durum ve sosyal statü gibi demografik durumlar da belirleyici parametrelerdir.
Diğer yandan öz yeterliliğimiz ile kararlarımız çakışabilir. Yani ilk defa katılacağımız bir toplantıda dikkat mi çekmek istiyoruz yoksa sadece ortam koşullarına uygun mu giyinmiş olmayı tercih ediyoruz. Toplumun mesleklerle ilişkilendirdiği giyim tarzını mı seçiyoruz yoksa kendi tarzımızı mı buraya uyumlu hale getiriyoruz. İnançlarımıza uygun giysiler mi seçmek daha samimi yoksa inançlarımızı mı tarzımıza uyumlandırıyoruz. En çok parayı klasik ürünlere mi ayırıyoruz yoksa trend ürünler mi seçimimiz.
Aslında bu soruların tek cevabı yok ancak karakterimiz tarzımız olmuşsa bizim cevabımız tektir. Çünkü giyinirken bir kitaba bakmayız. Hislerimiz yönetir bizi. Bu yüzden bir giysi aslında çok şey anlatır.Kötü hissettiğimiz günlerde koyu renk ve salaş ürünler tercih ederiz duygularımızı saklamak için.
Heyecanlı olduğumuz zamanlarda en sevdiğimiz bedenimize tam oturan giysilerdir seçimimiz. Mutluysak eğer özgüvenimiz de yükselir bu da daha iddialı kombinleri tercih etmemize yol açar. İşe yeni başladıysak dolabımızdaki en pahalı giysiyi seçmemiz hayal ettiğimiz statüye uygun olduğumuzu ispatlamak içindir. Hiç tanımadığımız bir ortama gireceksek sıradan renkler ve klasik tercihler yapmamızın nedeni nötr görünme arzusudur. Tabii bir de elastan durumu var. Giysilere belirli seviyede esneklik kazandırmak için üretim sırasında likra olarak da dilimize yerleşen elastomer ipliği katılır. Değişen zamanla insanlar için rahatlık, şıklık veya zerafetin önüne geçmiş bu neslin artık konforlu esnek ürünleri tercih etmesine yol açmıştır. Eşofmanın spor yapılırken giyilmesi dışında özellikle genç nesil tarafından birçok faaliyet sırasında tercih edildiğini biliyoruz ancak bu kullanıcıyı yeterli seviyede memnun edemediğinden gerek jean, gerek elbise/etek, gerek pantolon üretiminde farklı oranlarda elastomer kullanmak esastır. Bu da günlük hayatımızda bakış açımızın da değiştiğini ve artık en önemli parametrenin rahatlık olduğunu göstermektedir.Sonuç olarak giysi konforu dediğimiz karakterimizi yansıtan, duygularımızı anlatmamızı sağlayan, bulunduğumuz statüye uyumlu, rahat, mevsim koşullarına uygun giysidir. Psikolojik olarak içinde kendimizi iyi hissettiğimiz giysiler özgüvenimizi arttırır. Konforlu günler…