Çinli düşünür ve bilgin Konfüçyüs, ahlaki ve etik doneler üzerinde çalışmıştır. Eski Çin, Hint hekimleri ve ondan sonra gelenler hastalara davranışlarında onun insan ilişkilerindeki yol göstericiliğini örnek almaya çalışmışlardır.
Konfüçyüs’ün MÖ 551-479 tarihleri arasında, eski Çin’de Doğu Zhou Hanedanlığı döneminde yaşadığı sanılmaktadır. Kong Qiu (Wade-Giles: K’ung Ch’iu) adı altında, Lu devletinin Qufu şehrinde (günümüzde Shandong eyaleti) doğmuş ve aynı şehirde vefat etmiştir.
Konfüçyüs, Doğu uygarlığının en önemli temsilcilerinden biri olarak kabul edilmektedir. Çin geleneklerini derleyip toparlayarak yeni kuşaklara aktarmak isteyen Konfüçyüs, kendine özgü yöntemleriyle öğretimi halka yaymış ve öğretmenliği bir uğraş hâline getirmiş bir düşünürdür. Adı filozoflar, devlet adamları, büyük öğretmenler ve ahlakçılar arasında arasında zikredilmektedir. Dinler Tarihi araştırmacıları da onun öğretisini bir din olarak kabul etmektedirler.
Bu ünlü düşünüre göre anaya ve babaya saygı, büyüklere hürmet ahlak kurallarının başında gelen erdemlerdir. Herinsan bu kurallara uygun yaşamayı amaçlamalı ve bunu çevresine, dostça, sevecen, ılımlı, güvenilir, dürüst davranışlarla göstermelidir. Konfüçyüs’egöre, “yüce” insan olmanın ilk şartı, bu dört erdeme ulaşılması asla mümkün olmasa da, yılmadan gayret göstermektir. Gerçeği görmek, çaba gösteren herkes için mümkündür. Bunun aracı da Konfüçyüs’e göre bilgidir. Bilgi sahibi olmak, insanların mevki durumuna göre ayrım yapmadan, herkese açık olmalıdır.
Eski Çin’deİmparatorun hâkimiyeti altında, sosyal hayata dair her şey hakkında geniş bir bürokrasi düzenlendi. Konfüçyüs eserleri ile eğitim alanların bu bürokrasiye girişleri sınırlandırıldı veKonfüçyüs’ünsosyal ve politik görüşleri üstün geldi. Ahlaki uygulamada aileye, büyüklere, meslektaşlara ve yöneticilere saygı esastı.
Ren(insan sevgisi)’in önderlik ettiği erdemler, “Yol (Tao)” adı verilen, kişisel ve sosyal yaşam arasında uyum olacak şekilde iyi insanın (junzi) hayatı hakkında bilgi verirler. Konfüçyüs’ün havarileri tarafından hazırlanan Seçmeler (The Analects),“Ailesine ve büyüklerine saygılı olan bir insan, amirlerine karşı gelmeyi düşünmeyecektir. Bu insanlar hiçbir zaman isyan etmezler. Aileye ve büyüklere saygı, insan sevgisinin (ren) temelidir”. Han hükümdarları, yüzyıllarca büyük düşünür Konfüçyüs’ün öğretilerini benimsemişlerdir.
Konfiçyüs Öğretileri sadece tıbbi anlayış için bir teori ve dil geliştirmekle kalmamış, ayrıca tıbbın toplumsal organizasyonunu da etkilemiştir.
Konfüçyüs etiğinde egemen olan, büyüklere ve aileye saygı duymaktır. Bu görevler, kişinin büyükleri ve ailesinin sağlık bakımını da içerir; yani bütün iyi evlatlar için tıp bilgisi gereklidir ve uygulaması öncelikle kişinin ailesine yöneltilmiştir. Bir tıbbi yazarın söylediğine göre, “Tıp bilgisi kişinin yakınlarına yardımda zorunludur. İlk zamanların bütün hekimleri… anneleri hasta olduğu için tıbba başladılar.”
Konfüçyüsbilgisi, yazmalardan düzgün bir şekilde öğrenilirdi ve askeri liderlikten tıbba kadar sosyal yaşam için gerekli olan bütün becerilerde ustalık sağlardı. Tıbbi yazmalar hakkında derin bilgi ve uygulamalarında yetenek sahibi olan bilginler bazen kendi aileleri dışındaki insanlara da baktılar ve “aydınlanmış hekimler” olarak ün kazandılar. Bu bilginlerin çoğu imparatorluğun adli sisteminde resmi görevli olmalarına rağmen, tam gün çalışan hekimler oldular. En zorlu sınavlardan geçen devlet memurları gibi, çoğunlukla “Konfüçyüsçü Hekimler (ru yi)” olarak anıldılar.
Klasikçi bilginler olmamalarına rağmen, tıbbi literatürü iyi bilen ve hekimliği meslek olarak uygulayanlar da vardı. Çin tarihi boyunca hekimlik mesleğinin değişik şekillerinin erdemleri üzerine tartışıldı. Sonuç olarak, tıp ve belli sınıftaki pratisyenler büyük saygı görürken, Çin toplumunda Batı’da olduğu gibi bağımsız bir tıp mesleği oluştu. Hatta “aydınlanmış hekimler” kendilerini pratisyen hekimden çok Konfüçyüs bilginleri olarak gördüler ve mesleki sadakatlerini çoğunun görev yaptığı İmparatorluk Bürokrasisi’ne borçluydular. Çin tıp tarihçisi Paul Unshuld, “Bu elit grubu organize etmek mantıklı bir adım olacaktı, Batı’da başarıldı. Konfüçyüs toplumunda hâlâ olamadı.” demektedir.
Görüldüğü gibi, Konfüçyüs’ünöğretilerinde de anlatıldığı üzere hekimliğin özü bilgili ve erdemli olmaktan geçmektedir.