Dünyanın her yerinde İslam konuşuluyor.
Amerika’da İslam,
Avrupa’da İslam,
Ortadoğu’da İslam,
Rusya’da İslam.
Televizyonlarda ağırlıklı programlar İslam,
İnternet sitelerinde İslam,
Gazete ve dergilerde ağırlıklı konular İslam.
Sağcı-solcu politikacılar İslam konuşuyor.
Halk kahvelerde ve “kafelerde” İslam konuşuyor.
Üniversitelerde öğretim üyeleri ve öğrenciler İslam konuşuyor.
Sokaktaki vatandaş İslam konuşuyor.
İmam hatipliler İslam konuşuyor.
Bush İslam konuşuyor.
Putin İslam konuşuyor.
Chirac İslam konuşuyor.
Bin Ladin İslam konuşuyor.
Arafat İslam konuşuyor.
Başbakan da İslam konuşuyor:
“Her şeyden önce ılımlı İslam ifadesi yanlıştır. İslam kelimesi itibariyle yalındır, sadece İslam’dır. Ilımlı İslam dediğiniz zaman bunun alternatifi çıkar. O da ılımsız İslam’dır. Bir Müslüman olarak böyle bir kavramı, böyle bir tespiti kabul edemem. İslam aşırılıkları reddeder. Ben aşırı bir Müslüman değilim. Biz orta yolu bulmuş olan bir Müslüman’ız.”
Türkiye’nin Cumhurbaşkanı da İslam konuşuyor:
Sezer, “Ortadoğu’nun çağdaş ve evrensel değerler doğrultusunda dönüşümden geçmesinin Türkiye’nin de paylaştığı bir ülkü olduğunu; bu süreç başlamıştır ve artık durdurulması, geriye çevrilmesi olanaklı değildir. Konu, demokratikleşmenin nasıl yaşama geçirilebileceğidir” diye konuştu.
Ve İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) toplandı ve İslam’ı konuştu.
Halkı Müslüman olan 57 ülkenin temsilcileri bir araya getirilerek “Kıbrıs Türk Devleti” adının telaffuz edilmesi sağlandı ve Sayın Sezer’den “Müslüman Kıbrıslı Türk kardeşlerine dostluk ve yardımlaşma elinizi uzatacağınıza inanıyoruz” mesajıyla İslam tekrar hatırlatıldı.
1969’da kurulan İslam Konferansı Örgütü, kurulduğu günden günümüze kadar hep İslam konuştu.
Bütün bu konuşmalar ne Filistin’de ne Çeçenistan’da, ne Bosna’da ne de Irak’ta Afganistan, Kıbrıs, Keşmir ve Doğu Türkistan’da bir varlık gösterememiştir.
İKÖ, 57 ülkeyi temsil eden önemli bir örgüt. İlk kez seçimle genel sekreter seçebilme aşamasına getirilmiş ve ilk kez bir Türk genel sekreterliğe seçilmiş.
Her ne kadar Örgüt, demokrasinin tabandan gelişen bir süreçle üretilebileceğini anlamaz görünüyorsa da, “seçim” kavramını telaffuz ederek eyleme geçmesi ve isabetli görünen Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun genel sekreter seçilmesini gerçekleştirmesi önemli bir işaret taşıdır.
Umudumuz, beklentimiz, demokrasinin orijinal felsefesiyle yeşerdiği ve geliştiği Peygamberimiz dönemindeki tabandan gelişme dinamiklerinin hayat bulmasıdır.
Dünyada bu kadar gündem dolduran ve konuşulan İslam’ın evrenselliğine de bu yakışır.