- Tek Allah düşüncesi ve şirk koşmama sözlerini hatırlayacaklar
Allah ile Dünya öğrencisi Ruhlar olarak, okul eğitimimiz sırasında uyacağımıza söz vermiş olduğumuz 7 konudan ilki olan “Allah’ı tek ilah olarak tanıyacağımız” sözümüzü hatırlayacağız. Canlı veya cansız, herhangi bir yaratılmışı Allah’ın yerine ilah koymayacağımızı veya yanına koyarak şirk koşmayacağımızı kabul edeceğiz. Bu yaklaşıma uygun olmak üzere, Ankebud-46 ncı ayet ile Hz. Muhammed’e Yahudi ve Hıristiyan olarak daha önceleri vahiy kitapları gönderilenlerle, inanmakta oldukları kitaplarındaki muhkem / değişmez ana kurallara olan uygulamalarına karışmaksızın ve yargılamaksızın, en azından Allah’ın tek ilah oluşunda anlaşması önerilmiştir.
Ankebud-46. Daha önce kitap vermiş olduklarımızla (Yahudi ve Hıristiyanlarla), onlardan zulme / inkâra ve şirke sapmış olanları hariç, birbirinizi rencide etmeyecek bir şekilde tartışın ve onlara “Bize indirilene / Kur’an’a ve size de indirilene / asıl Tevrat’a ve asıl İncil’e inanıyoruz. Bizim ilahımız da, sizin ilahınız da aynıdır ve tektir. Biz sadece O’na teslim / Müslim olduk” deyin.
İşte bütün insanlar olarak ve inancımız ne olursa olsun, ilk adımımız Al-i İmran-64 ncü ayet ile Hz. Muhammed’e önerilmiş olduğu gibi Allah’ın tekliği temel konusunda asgari müşterekliği kabul etmek ve düşmanlık ile ötekileşmelerden vazgeçmemiz olmalıdır.
Al-i İmran-64. Ey Peygamber! Yine onlara; “Ey Kitapları olanlar! Bir araya gelelim ve aramızda ortak olan Allah kelimesinde ve bildirdiklerinde anlaşalım, Allah’tan başkasına ibad etmeyelim ve hiçbir şeyi O’na şirk koşmayalım, birbirimizi Allah adına veya O’nun yanına Rabler edinmeyelim / ilahlaştırmayalım” şeklinde teklifte bulun. Şayet bu öneriyi kabul etmezlerse, o zaman onlara “Bu önerimizi kabul etmeseniz bile, hiç olmazsa bizim Allah’a şirk koşmaksızın sadece O’na teslim olan ve sadece O’nun bildirdiklerine uymaya çalışanlar / Müslümanlar olduğumuza şahitlik yapın / bizi tasdik edenlerden olun” diyerek gördüklerini doğru söylemelerini ve değiştirmemelerini teklif et.
Bu arada, Kur’an’ın tek ilah olarak Allah’ı kabul edenleri Müslüman kabul etmesi gibi, Müslüman terimini asırlardır olan ve sadece Kur’an ve Hz. Muhammed’e iman edenler için olduğu sınırlı ve yanlış kullanımından da artık kurtarmamız gerekmektedir.
Allah’ın tekliği konusunda Kur’an’da olduğu gibi hem İncil ve hem de Tevrat’ta da ayetler bulunmaktadır.
İncil’de / Luka-4 /8. İsa ona şu karşılığı verdi: “ ‘Allah’ın Rab’be tapacak, yalnız O’na kulluk edeceksin’ diye yazılmıştır.”
Tevrat’ta / Mezmurlar-16 /4. Başka ilahların ardınca koşanların derdi artacak. Onların kan sunularını dökmeyeceğim, adlarını ağzıma almayacağım.
- Her insanın, tek bir insan neslinin bireyi olduğu sözlerini hatırlayacaklar
Uyacağımıza söz vermiş olduğumuz ikinci konu, güneşin bütün insanları tek insan neslinin ancak birer bireyi kabul etmesi gibi, bizlerin de cinsiyet, ırk, ülke ve inanç farklılığını düşünmeden bütün insanları, insan neslinin bireyleri olarak kabul etmektir. Tek insan nesline ulaşmanın göstergesi için de “Ben” değil, “Biz” demek ve “İnsan üst kimliğinde” olmak aşamasına ulaşmamız ve her insanın / beşerin hatasına hoşgörü ile yaklaşmamız, ilâhî konularda ve inanç farklılığı nedeniyle cezalandırmaya kalkmamamızdır. Yağmur damlaları değil “yağmur”, kar taneleri değil “kar”, dolu taneleri değil “dolu” üst kimliği gibi. Covid-19 virüsünün de zenginlik-fakirlik, ırk, cins ve ülke ayırımı yapmaksızın bütün insanları, tekil olarak “insan neslini” etkisi altına alışı gibi. Güneş gibi.
Her insan, insan vücudunun birer hücresi gibi tüm insan neslinin bir bireyi, yani hücresi demektir. Ortak görev amacında ve titreşim frekansında olan hücreler bir grup oluşturup vücudun organlarını, bütün organlar da birer ırk veya ülke gibi kavga etmeksizin bir arada karşılıklı dayanışma içinde sağlıklı bir vücudu oluşturmaktadırlar.
Bu yaklaşım, Casiye-14. ayette açıkça belirtilmiştir.
Casiye-14. Ya Muhammed! İman etmiş olanlara söyle! İman ve inanç yönünden suçlu da görseler, insanlarla tartışmasınlar, onları hoş görsünler ve Benim yerime onları cezalandırmaya kalkmasınlar.
İnsan neslinin tek olduğu konusunda Kur’an’da olduğu gibi hem İncil ve hem de Tevrat’ta da ayetler bulunmaktadır.
İncil’de / Korint.1-10 /17. Ekmek bir olduğu gibi, biz de çok olduğumuz halde bir bedeniz. Çünkü hepimiz bir ekmeği paylaşıyoruz.
Korint.1-12 / 26. Bir üye acı çekerse, bütün üyeler birlikte acı çeker; bir üye yüceltilirse, bütün üyeler birlikte sevinir.
Tevrat’ta / Lev.19 / 33. “‘Ülkenizde sizinle birlikte yaşayan bir yabancıya kötü davranmayın. 34. Ona sizden biriymiş gibi davranacak ve onu kendiniz kadar seveceksiniz. Çünkü siz de Mısır’da yabancıydınız. Allah’ınız RAB benim.
Çünkü her insan, Allah’ın bilinçli bir enerjisini ve yaratma gücünü taşıyandır aynı zamanda.
- Allah’ın tek dini olduğu ve bunun isminin İslâm olduğu sözlerini hatırlayacaklar
Al-i İmran-19 ncu ayette vurgulanmış olduğu gibi, gerek Hz. Musa, gerek Hz. Davut, gerek Hz. İsa ve gerekse Hz. Muhammed, tek din olan İslâm dininin bulundukları toplum ve zamana göre çoğu aynı, azı farklı kurallarını bütün insan neslini kapsamak üzere tebliğ etmişlerdir. Nisa-152 de belirtildiği gibi, bütün peygamberler benimsenmiş ve aralarında fark gözetilmemiştir. Fakat biz insanlar, kendimiz her bir peygamberi sadece kendi toplumumuza gönderilmiş gibi kabul etmiş ve Yahudilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlık ismi altında farklı dinlermiş gibi ayrıştırmış, diğer peygamber ve vahiy kitaplarına iman edenleri de ötekileştirmişiz. Hatta oluşturulmuş her bir dinî görüşte olanları, düşman gruplar görmüş ve din kisvesi altında karşılıklı katliam ve savaşlar yapmışız.
Al-i İmran-19. Gerçek şu ki, Allah’ın kabul edip tüm peygamberler aracılığı ile gönderdiği tek din, şirk koşmadan tek ilah olarak Allah’a teslim olmak temelli din demek olan İslam’dır. Daha önce kitap verilmiş olanlar (Yahudiler ve Hıristiyanlar) kendilerine gerçeklerle ilgili bilgi geldikten sonra bile, hırs ve çekememezlikleri nedeniyle, bildirilen din kuralları olan muhkem ve müteşabih kuralları, farklı olan yorumlarına dayatarak farklı gruplara ayrıldılar ve farklı dini görüşler oluşturdular. Hâlbuki, kim Allah’ın ayetlerindeki gerçekleri kabul etmez ve değiştirecek olursa hesabının hızla yapılıp cezalandırılacağını bilmeleri gerekirdi.
Nisa-152. Allah’a ve elçilerine iman eden ve onların arasında ayırım yapmayıp, hepsini Allah’ın elçileri kabul edenlerin ise karşılık olan ödüllerini Allah, zamanı gelince mutlaka verecektir. Şüphesiz Allah, bağışlayan / Gafur ve sevgisi ile merhameti oldukça bol olandır / Rahim’dir.
Din temelli ve birbirine düşman farklı gruplar oluşturulması ise din temelli iman ve inanca çok zarar vermiş ve vermektedir.
Bütün peygamberlerin tek kaynak olan Allah’ın kendileri aracılığı ile bildirilen ve din denilen muhkem / değişmez ana kurallarını, yani İslâm’ı bütün insanlara tebliğ etikleri hem İncil, hem de Tevrat’ta da vurgulanmıştır.
İncil ‘de / Matta-5 /17. “Kutsal Yasa’yı, ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim.
Tevrat’ta / Tesniye-12 /3.2 “Size bildirdiğim bütün buyruklara iyice uyun. Bunlara hiçbir şey eklemeyin, hiçbir şey çıkarmayın.
- Evren’i araştırmak ve bilim yapmak sözlerini hatırlayacaklar
Bakara-31 nci ayete göre Evren bilgisi, dünyaya gönderilmeden önce öğrenci Ruhlarımızın hafızasına yükleniyor. Fatır-28 ve Nisa-162 nci ayetlerde Evren’i araştıran ve ilim yapan bu kişiler “Ulema” diye tanımlanmakta ve diğer bütün insanlara göre daha güçlü hem imana, hem de Allah’ın farkındalığına varacaklar diye tanımlanmaktadırlar.
Nisa-162. Ancak aralarından derin ilim sahibi olup gerçek müminliğe ulaşmış olanlar, hem Sana indirilene / Kur’an’a ve hem de Senden önce indirilenlere inanırlar.
Fatır-28. Aynı şekilde insanlar, yabani hayvanlar, evcil hayvanlar da çeşit çeşit renklerdedir. İşte bütün bunları araştırıp, gizli bilgilerine vakıf oldukları için, kulları arasında Allah’ın varlığını ve gücünü gereği gibi kavrayan, aşırılıklara sapmayan ve içtenlikle iman eden ancak bilim adamlarıdır / ulemalardır.. Ve gerçek şu ki Allah, üstündür ve bağışlayandır / Aziz’dir ve Gafur’dur.
Bilim konusunda vurgu yapmak üzere, Kur’an’da olduğu gibi hem İncil ve hem de Tevrat’ta da ayetler bulunmaktadır.
İncil’de / Petr. 2. Mekt.1 /7. İşte bu nedenle her türlü gayreti göstererek imanınıza erdemi, erdeminize bilgiyi, bilginize özdenetimi, özdenetiminize dayanma gücünü, dayanma gücünüze Allah yoluna bağlılığı, bağlılığınıza kardeş severliği, kardeş severliğinize sevgiyi katın.
Tevrat’ta / Sül. Mes.-24 /5. Bilgelik güçten, Bilgi kaba kuvvetten üstündür.
Sül. Mes.-18 /15. Akıllı kişi bilgiyi alır, Bilgenin kulağı da bilgi peşindedir.
- Son vahiy kitabı olan Kur’an’ı anlayarak okuma sözlerini hatırlayacaklar
Rahman-2 ve 3 ncü ayetlerde açıklanmış olduğu gibi Hz. Muhammed’in Kur’an’ı tebliği bittikten itibaren başlamak üzere dünyaya eğitime gönderilen bütün öğrenci Ruhlara, gidecekleri aile ve toplumun dinî inançlarına bakılmaksızın, Allah’ın tek dini olan İslâm’ın muhkem / değişmez ana kuralların en gelişmiş ve tamamlanmış hallerini içeren Kur’an öğretilmiş, yani hafızalarına yüklenmiştir.
Örneğin Tevrat ile başlamak üzere, yine bütün dünya insanlarının hafızalarına, o zamanın insanları sosyo-ekonomik yaşamlarında uymak üzere DAHA ÖNCEKİ İSLÂM’ın muhkem / değişmez ana kuralları, İncil ile başlamak üzere de ÖNCEKİ İSLÂM’ın muhkem / değişmez ana kuralları yüklenmiştir. Ve bu insanlar, inanmış oldukları bu kitaplardaki muhkem / değişmez ana kurallara göre yaşamaya başlamışlar ve halen bu inançlarına devam etmektedirler. Casiye-28 nci ayette, mahşer toplantısında her Ruhun dünya yaşamında inanmış olduğu kitaptan sorgulanacağı vurgulanmış olup Hz. Muhammed Kafirun-4-6 ncı ayetlerle konuşturulup, farklı inançlıların farklı uygulamalarına karışmaması ve onlarla düşmanlığa girmemesi ikazı yapılmıştır.
Kafirun-4. “Ben asla sizin ibad etme yönteminiz gibi ibad edecek değilim”. 5. “Siz de benim ibad ettiğim gibi ibad edecek değilsiniz”. 6. “O halde, sizin inandığınız dini görüşleriniz / inançlarınız size, Allah’ın Bana din olarak bildirdiği de Bana olsun ve böyle kabul edip düşmanlık yapmayalım”.
Sonuç olarak diyorum ki, bütün insanlar öncelikle Allah’ın tek din olarak bildirmiş olduğu İslâm dininin son anayasası ve temel ders kitabı olup, din olarak SON İSLAM’ın muhkem / değişmez ana kuralları içeren Kur’an’ı, anlayarak ve düşüne düşüne okumalı, öğrenmeli ve yaşama yansıtmalıdır ve böylece önyargılardan kurtulmalıdırlar. Çünkü böyle bir değişimin başlaması, Sad-88 ve A’raf-157. ayetlerde belirtilmiş olduğu gibi, zamanla bütün insanların Kur’an’a mutlaka inanacakları vurgusunun kısa sürede gerçekleşmesini sağlayacaktır.
Sad-88. “Ve Kur’an’ın bildirdiklerinin doğruluğunu zamanla herkes anlayıp öğrenecektir”.
A’raf-157. “Ve sonunda bir zaman gelecek insanlar Tevrat ve İncil’de adı geçmiş olan o ümmi resul ve nebinin getirdiklerine de uyacaklar”.
Buna göre, tek ilâhî kaynak olan Allah’tan indirilen ve din denilen muhkem / değişmez ana kuralların son şeklini içeren son kitap olan Kur’an’ın, bütün dünya dillerine anlaşılır, akıcı anlam tercümeli bir özellikte sunulması oldukça önemli olmaktadır.
- Nefslerini öldüreceklerine olan sözlerini hatırlayacaklar
Nefsler, öğrenci Ruh’ların dünya eğitimi sırasında sınava tabi tutuldukları ve başarılı olmaları istenen ve uyulacağına yönelik anlaşma yapılıp söz alınan derslerdir. Nefslerden olumlu olanları ifrat veya tefrit düzeyinde, olumsuz olanları ise hiç kullanmadan yaşamak “nefsleri öldürmek” ifadesi ile tanımlanmaktadır.
Enbiya-35. Her nefs mutlaka ölümü tadacaktır. Biz sizi, birer fitne olarak iyi (hayr) veya kötü (şer) olaylarla sınayarak değerlendireceğiz / puan-not vereceğiz ve en sonunda da hesap vermek üzere dönüşünüz tek Allah, tek din ve tek insan nesli gerçeklerini görmek üzere Bize olacaktır.
Yusuf-53. “Olay sırasında bir şey yapmadığım halde sadece niyet düzeyinde de olsa nefsime hakim olamadığım için suçsuz olmadığımı söylemiyorum. Çünkü insan nefsi, Allah’ın rahmeti olmazsa aşırı bir şekilde kötülüğe meyillidir. Kuşkusuz benim Rabbim çok bağışlayandır, çok acıyandır” dedi.
Kur’an’da, dünya okulundan başarı ile mezun olmanın ilk şartının tek Allah’a iman etmek demek olan Müslüman olmak, ikinci basamak imanın diğer 4 şartı olan Ahiret’e, Meleklere, bütün vahiy kitaplarına ve bütün Peygamberlere iman etmenin mutlaka salih ameller / faydalı işler gerçekleştirmekle pekiştirilmesi vurgulanmıştır.
Asr-3. Ancak içtenlikle iman edip, salih ameller gerçekleştirenler ve birbirlerine Kur’an ile bildirilen gerçekleri tavsiye edenler, güçlüklere karşı sabretmeyi önerenler, Allah ile yapılan anlaşmaya sadakat demek olan doğru yoldadırlar. Onlar hüsrana uğramazlar.
Çünkü amellerimizi nefslerimize göre niyetlenmemiz, sonra da bu niyetlerimize göre verdiğimiz kararlar başlatmakta ve bu nedenle de her nefs, tabi tutulduğu sınavlar sonucuna göre, her an ve ölümden sonraki bireysel mahşer ile hesaba çekilmektedir.
Müddessir-38. Çünkü her nefs, dünyada yol açtığı faaliyetlere göre değerlendirilecek ve olumlu veya olumsuz kazançlarına göre mahşerde yerini alacaktır.
Bu konuya İncil ve Tevrat’ta da değinilmiştir.
İncil’de / Galat.5 /16. Şunu demek istiyorum: Kutsal Ruh’un yönetiminde yaşayın. O zaman benliğin tutkularını / nefslerini asla yerine getirmezsiniz.
Tevrat’ta / Yeremya-8 /6. Dikkatle dinledim, Ama doğru söylemiyorlar. Kimse, ne yaptım, diyerek kötülüğünden pişmanlık duymuyor ve tövbe etmiyor. Savaşta seğirten at gibi herkes kendi nefslerinin yoluna gidiyor.
Buna göre, belki Covid-19 salgını sonrasında bütün insan nesli olarak olumlu nefslerimizin başlattığı faaliyetlerimizi aşırı / ifrat derecesinde veya tefrit, yani kullanmamazlık hatasından uzak kalmayı, şirk koşmak başta olmak üzere olumsuz nefslerimizden tamamen kendimizi kurtarır ve dünya okulundan mezun olmayı başarırız.
- Öğrenci Ruhların uyacağına söz vermiş ve vermekte olduğu konu olan, şeytanı düşman kabul etme sözünü hatırlayacaklardır
Yasin-60. Ve Allah onlara; “Ey Âdem’in çocukları! Şeytan’ın sizin apaçık düşmanınız olduğu konusunda sizi uyarmış ve ona uymayacağınıza / tapmayacağınıza / kulu olmayacağınıza dair sizinle anlaşma da yapmamış mıydım?”
Çünkü şeytana, son mahşer gününe kadar biz beşerleri yanlış yapmak üzere yönlendirme çabası içinde olacağı ve buna müsaade edilmiş olduğu Kur’an’da açıklanmıştır.
Sad-79. İblis de bunun üzerine; “Ey Rabbim, dirilip uyanma / ilahi gerçeklerin bilgisine ulaşma anı olan hesaplaşma gününe kadar bana süre ver” diyerek istekte bulundu. 80. Allah da “Peki, sana süre verilmiştir” dedi. 81. Din gününe / mahşere / bilinçleniş anına / kıyam etme gününe kadar.
Şeytan konusuna İncil ve Tevrat’ta da değinilmiştir.
İncil’de / Matta-4 /10. İsa ona şöyle karşılık verdi: “Çekil git, Şeytan! ‘Rab Allah’ına tapınacak, yalnız O’na kulluk edeceksin’ diye yazılmıştır.”
Tevrat’ta / Eyüp-2 /7. Böylece Şeytan RAB’bin huzurundan ayrıldı. Eyüp’ün bedeninde tepeden tırnağa kadar kötü çıbanlar çıkardı.
Bundan sonra tüm insan nesli olarak, şeytanın olumlu nefslerimizi ifrat veya tefrit düzeyinde ve olumsuz nefslerimizi az bile olsa kullanmamız yönünde teşvik edici ilhamlar gönderme yöntemini kullanmakta olduğunun bilincinde olacağız.
Umarım ki, Covid-19 sayesinde tek kaynak olan Allah’tan vahiy kitapları şeklinde tebliğ edilen muhkem / değişmez ana kuralları, aracılar olmadan doğrudan ve akıl süzgecimizi kullanarak kendi çabamız çerçevesinde öğrenip hoşgörülü, birbirimizi düşmanlaştırmadan ve ötekileştirmeden, her birimizi Allah’ın sevgisine lâyık olmak için arayış içinde olan olarak görmeyi, böylece dünyayı barış ve huzur gezegenine, Allah’ın bizlerle ilgili DÜNYA CENNETİ beklentisini başarısız.
NOT: NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: “DİN VE BEYİN”, “SON DAVET KUR’AN Tercümesi”, “KUR’AN KADINI KORUYOR”, “OKU! Konularına göre Kur’an ayetleri”, “KUR’AN’IN KULU KÖLESİ MEVLANA”, “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM” ve “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR”
1 yorum
Değerli Hocam, ” Din ve Beyin ” ve ” Son Davet Kur ‘ an ” eserlerinizi büyük bir dikkatle okudum. Kitaplarınız benim evimin kitaplığında her zaman başvurulacak çok değerli kaynaklar olarak yerini aldı. Satın aldığımız bu kitaplarla bizi bilgilendirdiğiniz, aydınlattığınız gibi, ayni zamanda öğrencilerinize de küçük bir katkı sağlama fırsatı sunduğunuz, yüce gönüllüğünüze bizi de ortak ettiğiniz için kalpten teşekkürlerimle. Allah sizden razı olsun.