Amacı; sorumlu olduğu halkın sağlığını koruyucu bilgilerle donatmak ve tıbbın olanaklarıyla önlenebilir bir sağlık sorununu henüz ortaya çıkmadan önce önlenmesi ve bunun için gerekli olan ne varsa yapılmasını sistematize eden bildirimdir.
Bir toplumun sağlıklı gelişmesiyle ilintili bir bilimdir. Henüz birinci basamak sağlık hizmetlerinin önemsenmediği bir bir ülke olarak anlamamız elbette zor. Bir toplumun sağlık politikasındaki başarısı koruyucu hekimliğe verilen önemdir. Önce bireyi hastalıktan korumaktır. Örnek; ulusal sağlık programına alınan ücretsiz aşılardır. Afrika’da binlerce çocuk ucuz bir sıtma ilacını alamadığından ölürken, Avusturalya’da çok pahalı olan Human Papilloma Virüs aşısını(HPV) çok düşük risk gurubundaki erkek çocuklarına da yapmaktadır.
Ülke olarak bu konuda rahmetli Nusret Fişek hocanın başlangıç verdiği sistemin devam ettirilememesine rağmen epey yol alındı. Halkın sağlığının öncelikli önlemlerle korunması gerektiği daha iyi anlaşıldı. Bunun en önemli nedenleri arasında halk sağlığı Ana Bilim Dallarının gayretleri görsel ve yazılı basında yapılan yayınların etkisidir.
Türkiye’de çok iyi oturtulan sistem; ASM; aile sağlığı merkezlerindeki gebe takip programları, kadınların ücretsiz aşılanması, kontrolleri, doğurganlık çağındaki kadınların belirlenmesi takibi, istatistiklere dökülmesi, ücretsiz çocuk aşıları, aile hekimlerine çok rahat ulaşılabilmesi gibi.
Her şeyde olduğu gibi sağlıkta da adaletsizlik çok derindir. Bir ülke halkına çok iyi hizmetler sunup en düşük risk gurubunu bile aşılarken çoğunlukta olan az gelişmiş ya da hiç gelişmemiş ülke insanları bir kaç dolarlık ilacı bulamadıkları için hayatlarını kaybetmeye devam ediyorlar. İlaç endüstrisinin aşırıdan öte kazanma hırsını açıklamak mümkün değil. Çok ucuza ürettikleri ilaçları fahiş fiyatlarla piyasaya sunarak ihtiyacı olan ülkelere ulaşılmaz hale getiriyorlar. Sağlık sorununu çözümü/çözümsüzlüğü şirketlerin insafına kalıyor.
Hastalıklarla baş etmenin en kolay ve ucuz yolu, hastalığa yakalanmadan önce gerekli önlemlerin alınmasıdır. Yani koruyucu tıp çalışmaları devletlerin öncelikli politikası olmalıdır. Ama böyle bir devlette dünyada yok. Gelişmiş ülkelerde ilaç endüstrisine bağlanmış durumdadır.
Dünya özellikle sağlık konusunda vahşi kapitalizmin etkisinden çıkamamaktadır. İşin içinde yine dünyayı yöneten belirli aileler vardır.
Koruyucu Hekimlik Hizmetleri Nelerdir?
1- Hastalığa duyarlı kişilerin aşılanması.
2- Kişilerin sağlıklı beslenmelerinin sağlanması.
3- Kişilerin sağlık konusunda eğitilmeleri.
4- Erken tanı ve tedavi için kişilerin periyodik muayeneleri ve taranmaları.
Halk Sağlığı Kurumu tarafından sunulan koruyucu sağlık hizmetlerinin daha sistemli ve taviz vermeden ülke genelinde yapılması gereklidir. Bu hizmetler; ağırlıklı ve dengeli beslenme, kronik hastalıkların takibi ve ilaçlarının düzenlenmesi, sağlık eğitimi ve bilgisinin verilmesi, aile planlaması, hijyen kurallarının anlatılması ve eğitimi; akılcı antibiyotik kullanımı, el ve vücut hijyeni bakımı, gebe ve lohusa takibi, aşılama, yeni doğan taraması ve çeşitli testlerle çıkması muhtemel hastalıkların taranması, okul aşılama programı, ilkokul 1’i sınıftan itibaren işitme sağlığı taraması, çevre sağlığı eğitimi, bağımlılık rehabilitasyonu, bulaşıcı hastalıklardan korunma bilgilendirmesi ve eğitimi, psiko-sosyolojik bilinçlendirme ve eğitimidir. Tüm dünya ülkelerinin sağlık politikalarındaki birinci önceliğinin koruyucu hekimlik olmalıdır.
Koruyucu Hekimliğe Öncelik Verilirse Ne Olur?
Sağlık giderleri azaltılır. İnsanların refah düzeyleri ve mutluluğu yükselir. Halkın sağlığı korunursa hastaneler önünde ve yatan hasta sayıları azalır. Hekim/hasta oranı daha gerçekçi yayılmış olur. İlaç ve tıbbi malzemelere verilen para azalır dolayısıyla yolsuzlukların önüne geçilir. Mesleki kaoslar önlenir. Bilinçsiz antibiyotik kullanımı önlenirse mali yük azalır, mikroorganizmalara olan diren azalır, dolayısıyla yeni antibiyotik keşfi için milyarlarca dolar tasarruf edilir. Sonunda da, sağlıklı insanın ekonomiye katkısı artar.
Halk Sağlığı ile Covid-19 Aşılarının Hızlı Yapılması:
Türkiye deki 1960 sonrası kurulan sağlık alt yapısı çok yönlü ve köylere kadar ulaşma şansına sahiptir. Günde 2 milyon aşılamanın yapılması hayal olamaz. Yeter ki organize edecek otorite bu konuda bilgi ve deneyim sahibi olsun. Yani LİYAKAT!
Yeterli aşı stoğun olduğu düşünülerek yapılması gereken aşılama önerisi:
1-Köylere kadar uzanan teşkilattaki hekimlerin yanı sıra, ebe, hemşire ve paramediklerin aşı yapımında kısa süreli eğitimi ve bilgilendirilmesi.
2- Aile sağlığı hekim hemşire gibi sağlık elemanlarının aşı konusunda eğitimi ve bilgilendirilmesi
3- Tıp fakültesi ve hemşirelik okulları son sene öğrencilerinin aşı yapılması konusunda eğitimi ve bilgilendirilmesi.
4- Aşı stoklarının düzenlenip şehir, ilçe ve köy temelinde miktarlarının hesaplanıp dağıtılması.
5- Aşı yapılacak yerlerin belirlenmesi. En az ikişer kişilik ekiplerin hazırlanması.
6- Toplumun yoğun olduğu şehir, ilçe ve köy temelinde yerleri tespit edilerek aşı çadırları, portatif kabinlerin kurulması. Aşı yaptırmak isteyip herkese(randevusu olan/olmayan, sırası gelen/gelmeyenler dahil ) aşılarının yapılıp online sistemle merkeze kaydedilmesi.
7- Şu andaki mevcut sistemin devamı olarak bu önerilerin uygulanması