Bu sabah Medimagazin eski sayılarında gezinirken, imza günümle ilgili bir yazıyı görünce, eski bir arkadaşı görmüş gibi oldum. ‘Medimagazin köşe yazarının imza gününde kitap yetmedi 31.01.2013’ :
Gazi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi, Medimagazin Gazetesi Köşe Yazarı Prof. Dr. Haldun Güner, yeni kitapları “Üniversitede Kır Çiçekleri” ve “Üniversitede Arılar, Karıncalar ve Ağustos Böcekleri”nin tanıtımı için düzenlediği imza gününde okurları ile bir araya geldi. Beklenenin üzerinde ilgi gören imza gününde kitaplar yetmeyince pek çok okuyucu kitaplarına kavuşamadı.
Yeni çıkmış kitabımı, bir hocamızın odasında gören Lamia hocamız, yemekhanede ‘kitabı nereden satın alabilirim’ diye sormuştu. Kendisine, ‘hocam, ben size ulaştırırım’ dedim. O güne kadar, kitaplarımı az miktarda bastırıp, arkadaşlara, eşe dosta hediye olarak dağıtıyordum. Nasıl olacak, herkese yetmez diye düşünürken, aklıma, fakültede bir imza günü tertiplemek fikri geldi. Yer olarak da, öğretim üyeleri yemekhanesini düşündüm. Dekan ve Başhekimden ayrı ayrı sözel izinler aldım.
Yemekhane çalışanı arkadaşlar, o gün öğle yemeğinden önce, girişe bir masa ve üzerine, beyaz bir örtü koydular. Hastane çiçekçimiz, masaya konulsun diye bir buket çiçek gönderdi. Sekreterimiz Ali, arabadan dört koli kitap alıp getirdi. İlk iki kitabım, ‘Üniversitede Kır Çiçekleri’ ve ‘Üniversitede Arılar Karıncalar ve Ağustos Böcekleri’ kitaplarından bir kaç tanesini masaya yerleştirdik.
Oldukça heyecanlıyım. Bu türden işler, cesaret işidir ve sonunda madara olmak ta var. Ekip olarak, tam tekmil hazırız. Hocaların asansörden çıkmalarını bekliyoruz. O güne kadar, fakültede imza günü aktivitesi olmamıştı. Hoş, benden sonra da olduğunu sanmıyorum. Benim de ilk imza günüm olacak. Bölüm sekreterleri ve internlerimiz, gönüllü olarak yardım ediyorlar. Yemeğe gelen hocamız, kitabı eline alınca, ilk sayfasına adını yazıp imzaladıktan sonra tekrar eline tutuşturuyorum. Sekreterimiz Deniz hanım, kitap alan hocaların isimlerini kayda geçiyor. Çok şükür, kitaplar yarım saat içinde tükendi ve amacımıza ulaşmış olduk.
Medimagazin’den imza günü haberini okuyorum: ‘Gazi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haldun Güner, ilk yazarlık deneyimini burslu olarak gittiği İtalya’da yaptığı çalışmaların notlarını derlemek ve bunları yayımlamak suretiyle yaşadığını söyledi. Güner, o günden bu yana telif eser, çeviri eser olmak üzere 18 kitabının yayımlandığını ifade etti’.
2001 yılından beri, Medimagazin Gazetesi’nde yazılar yazıyorum ve bu yazılar toplanıyor.. Yazdığım yazıları, 100’er sayfalık ‘word’ dosyaları halinde biriktirmeye başladım. Bu şekilde 300’e yakın yazı oldu. Bunları değerlendirmek gerekiyordu. Bu konularda çok fazla çalışkan olmadığım için bu iş biraz gecikti. Yine Tahir Hatipoğlu Hocamız, bana dijital yayıncılık konusunda çalışan bir yayınevi olduğunu, az sayıda bile olsa baskı yapabildiklerini söyledi. Bana da uygun geldi ve bu suretle ilk yazılarımı matbaaya verdim. Kitabı “Kır Çiçekleri” adı altında bastıralım istedim. Kır çiçekleri, benim üniversitede çalışan öğretim üyelerine yönelik hazırladığım bir şiirdi. Uzun süredir duruyordu. Böylece kır çiçeklerini de koymak suretiyle kitabın adı da ‘Üniversitede Kır Çiçekleri’ olarak ortaya çıkmış oldu.”.
İlk kitabımın yayımlanmasının ardından, “birinci kitaptan geri kalan ikinci 100 yazılık kısmı da yayınevine göndererek basım hazırlıklarını yaptırdım. Ancak çıkacak bu ikinci kitabın adı henüz belli değildi. Bu arada Medimagazin Gazetesi’nde, ‘Üniversitede Arılar, Karıncalar ve Ağustos Böcekleri’ başlıklı bir yazı yazmıştım. Bundan amacım, üretenler, arılar, hep bal yapanlar, öğretim üyelerinden de üretenler, araştırma yapanlar, makale-yayın çıkaranlar, kitap yazanlar bir grup altındaydı. İkincisi karıncalar grubuydu. Karıncalar grubu sadece kendine çalışanlar grubu, yani para kazanıp sadece biriktirip, ev araba alıp, karıncanın yiyecekleri depolaması gibi depolayanlardı. Üçüncü grup da, hiçbir iş yapmayıp bol bol laf üreten boş tenekeler grubuydu. Buna yönelik bir yazı yazmıştım. Bu yazıyı kitabın başına koymak suretiyle kitabın adını da ‘Üniversitede Arılar, Karıncalar ve Ağustos Böcekleri’ olarak belirledik’.
2016 da, yaş haddinden emekli oluncaya kadar, her yıl yeni bir kitabım için imza günü yaptım. İlk kitaptan bugüne, on iki yıl geçmiş, bu süre içinde, on deneme kitabım yayınlandı. Eskiler, ‘nadir kitap’ sitesinde, yenilerse dağıtım sitelerinde bulunuyorlar.
Bu satırları yazarken, beni yine heyecan bastı. 14 martta fakülteden mezun oluşumuzun, ‘ellinci yıl’ plaketini almak için, nasip olursa Ankara’da, Ankara Tıp Fakültemizde olacağım. Dile kolay, 1974 ten 2024 e, göz açıp kapayıncaya kadar koskoca bir elli yılı devirmişiz. Kaybettiğimiz arkadaşlarımız var, kimimizde saçlar ağardı, kimimizde çoktan döküldü. Kimimizin beli büküldü. Toplantıda, sınıf arkadaşlarımızı, eski dostları da göreceğiz. Şunun şurasında, iki ay kalmış. Gitmek, gidip te görememek, hatta gidememek de var. Ozanlar ne demişler, gelin bir de ona bakalım:
Ah Yalan Dünya,
İki lokma için kıvrandık durduk
Şu kalbi boşuna beyhude yorduk
Hatayı yaparken yanlışa sorduk
Huzurun kalmadı ah yalan dünya
Davut derki, dünya çabucak geçer
Herkes kefenini kendisi biçer
Kimi solar kurur, kimisi açar
Menzilimiz ayrı, ah yalan dünya.
Davut Arkan
Fırsat,
Şüphe ve dehşetle aşık oldun
Hiç şansın yok mu sanıyorsun evlat?
En iyi kitaplar yazılmadı,
En iyi yarış koşulmadı
En iyi skor henüz yapılmadı,
En iyi şarkı söylenmedi
En iyi şarkı henüz çalınmadı,
Neşelen, çünkü dünya genç!
Şans yok? Neden dünya hevesli
Yaratman gereken şeyler için,
Gerçek servet deposu hala yetersiz.
İhtiyaçlar aralıksız ve harika,
Daha fazla güç ve güzellik için can atıyor,
Daha çok kahkaha, aşk ve romantizm,
Daha fazla sadakat, emek ve görev,
Şans yok – neden şanstan başka bir şey yok!
En iyi dize henüz kafiyeli olmadığına göre,
En iyi ev planlanmadı.
En yüksek zirveye henüz tırmanılmadı,
En güçlü nehirler bitmedi,
Endişelenme ve üzülme,
Şanslar yeni başladı
Henüz başlamamış en iyi işler için,
En iyi iş yapılmadı.
Berton Braley
8 yorum
Aslında ben biraz böyle yaşarım hergün yeniden başlarım gerçekten en güzel günü yaşamak en iyi şeyi yapmak belkide bu gündür derim ama öyle acılar yaşatıyorki bu hayat işte o zaman istemiyorum hiç birşey sınırına geliveriyorum
Acısıyla tatlısıyla, umutlar ve hayal kırıklıklarıyla koskoca elli yıl geçivermiş. Sizin gibi arılar sayesinde bizler de ağzımıza bir parmak bal çalıyoruz değerli sınıf arkadaşım. Sağlık ve üretkenlik içinde mutlu günler diliyorum.
Sevgili Haldun kardeşim, bilimsel çalışmalar ve etkinliklerle geçen yarım asır. Sağlıklı nice yıllar diliyorum.
Ellinci mezuniyet yılınızı kutluyorum.Nice sağlıklı ve neşeli uzun yıllar diliyorum.
Mine Ağaoğlu
Ellinci mezuniyet yılınızı saglık ve nese içinde kutlamanizi diliyorum, daha nicelerini de…
Sevgili Kardeşim Haldun, sana ne kadar teşekkür etsem azdır. Ellerine sağlık. Seninle bir sınıf arkadaşım olarak gurur duyuyorum.Yıllar önce bana imzaladığın çok değerli Obstetrikal Ultrason kitabın, bana hep rehber olmuştur .50.yıl töreninde, Ankara’da görüşmek üzere.
Değerli Hocam
Bu elli yıllık çalışma hayatınızın 1978 yılından başlayarak bugüne kadar, sizinle çok az da olsa çalışmış olmak ve sağlığımı idame ettirmemde değerli yardımlarınızı eşsiz mütevazilikle bana sunduğunuz dostluğunuzu arkadaşlığınız için minnettarım.Ayrıca değerli hocam Tülin Güner ile birlikte bana ve aileme kattığınız değer için kendimi şanslı hissediyorum. Çok teşekkürler
Kaleminize ,yüreğinize, ömrünüze sağlık .
Ellinci yılınız kutlu olsun 🙏 sağlıklı mutlu nice kutlamalar diliyorum.
Sevgili Haldun arkadaşım başarılı hekimliğin yanısıra düşündüklerini ifade edebilme ve yazabilme yeteneğinle hayranlık yaratıyorsun.Doğa izin verebilseydi de keşke bir 50 yılımız daha olabilseydi.Geriye zaten hoş bir seda bıraktık diyebileceğin nice eserlerin için seni kutluyorum.Sağlıklı,huzurlu günlerin çok olsun.