Ergenlik çağına varmadan babası ölen çocuğa yetim denir. Ayrıca anası ölen hayvan yavrusuna da yetim denir. Toplumda yetim, yoksul ve dul insanlar, öncelikli olarak kendilerine yardım edilmesi gereken insanlardır. Yetim çocuk, bunların başında gelmektedir. Yetim çocuk, kendini himaye edecek baba yardımının yokluğunun acısı ile yaşayan çocuktur. Onun tutunacak dalı yoktur. Bunun acısını, ancak yaşayanlar bilir. İslâm inancına göre yetimler, Allah’ın özel korumasına mazhar olmuş bir tür özel insanlardır. Önemi nedeni ile yetim kelimesi türevleri ile birlikte Kur’ân’da 22 yerde geçmektedir.[1] Hz. Muhammed (s.a.v.) de, yetimleri korumaya ayrı bir önem vermiştir. Hz. Muhammed’in (s.a.v.) yetim olarak büyümesi ve onun bu durumunun Kur’ân’da bir ayette özel olarak dile getirilmesi, yetim olmanın durumunu daha iyi bir şekilde dile getirmektedir:
وَالضُّحَى وَاللَّيْلِ إِذَا سَجَى مَا وَدَّعَكَ رَبُّكَ وَمَا قَلَى وَلَلْآخِرَةُ خَيْرٌ لَّكَ مِنَ الْأُولَى وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَى أَلَمْ يَجِدْكَ يَتِيماً فَآوَى وَوَجَدَكَ ضَالّاً فَهَدَى وَوَجَدَكَ عَائِلاً فَأَغْنَى فَأَمَّا الْيَتِيمَ فَلَا تَقْهَرْ وَأَمَّا السَّائِلَ فَلَا تَنْهَرْ وَأَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ.
“Kuşluk vaktine ve sakinleştiği vakit geceye ant olsun ki. Muhakkak ki işin sonu, senin için başından daha hayırlı olacaktır. Muhakkak ki Rabbin sana verecek ve sen de mutlu olacaksın. O, seni bir yetim iken bulup da barındırmadı mı? O, seni yolunu kaybetmiş olarak bulup da yola iletmedi mi? O, bir yoksul iken seni bulup da zengin kılmadı mı? Öyleyse, sakın yetimi kahretme! Dilenciyi de azarlama! Rabbinin nimetini de an!”[2]
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) yetimliğini dile getiren bu surede, bir yetimin nelerden yoksun olduğuna da işaret edilmektedir. Bu ayetlerde bildirildiği gibi yetimler, genel olarak baba şefkatinden, yardımından yoksun, yolunu bilmeyen barınmaya muhtaç insanlardır. Ona göre onlara, şefkat ve merhamet duyguları ile onlara yaklaşmak gerekir. Nitekim Yüce Allah, Kur’ân’da yetimleri kardeş olarak bilmeyi, onlara hayırla yaklaşarak onların durumunu düzeltmeyi emretmektedir:
وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الْيَتَامَى قُلْ إِصْلاَحٌ لَّهُمْ خَيْرٌ وَإِنْ تُخَالِطُوهُمْ فَإِخْوَانُكُمْ
“Sana yetimleri de soruyorlar. De ki: Onların durumunu düzeltmek, hayırlıdır. Eğer onlara karışır beraber yaşarsanız, onlar sizin kardeşlerinizdir.”[3]
وَلاَ تَقْرَبُواْ مَالَ الْيَتِيمِ إِلاَّ بِالَّتِي هِيَ أَحْسَنُ حَتَّى يَبْلُغَ أَشُدَّهُ
“Erginlik çağına erişinceye kadar yetimin malına, onun lehine en iyi sonuçlar verecek durumlar dışında yaklaşmayın.”[4]
Netice olarak Allah, yetimlerin malını haksız yere yemenin korkunç cezasını şöyle dile getirmektedir:
إِنَّ الَّذِينَ يَأْكُلُونَ أَمْوَالَ الْيَتَامَى ظُلْماً إِنَّمَا يَأْكُلُونَ فِي بُطُونِهِمْ نَاراً وَسَيَصْلَوْنَ سَعِيراً
“Muhakkak ki yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, kesinlikle karınlarına ateş dolduruyorlar. Onlar, alev alev yanan bir ateşe girecekler.”[5]
Yetimliği olmanın acısını yaşayarak büyüyen Hz. Muhammed (s.a.v.), konu ile ilgili çeşitli açıklamalarda bulunmuştur. Onun bu konuda söylemiş olduğu hadislerden bazılarının meali şöyledir:
“Ey Yüce Allah’ım! Şu iki horlananın, yetim ve kadının haklarını gereğince koruyamayacağım diye ürpermekteyim.”[6]
“Müslümanların en hayırlı evleri, yetime ikram ve itibar edilen ev, en kötü evleri de yetime kötülük ve eziyet edilen evlerdir.”[7]
“Kalbinin yumuşamasını istiyorsan, yoksulu doyur ve yetimin başını okşa.”[8]
“Kim üç yetimi yetiştirir, nafakasını temin ederse, sanki ömrü boyu geceleri namaz kılmış, gündüzleri oruç tutmuş ve sabahtan akşama yalın kılıç Allah yolunda cihad etmiş gibi sevap alır. Keza, ben ve o, şu iki parmak gibi cennette kardeş oluruz” buyurmuş ve ardından şehadet parmağı ile orta parmağını birbirine yapıştırmıştır.”[9]
Hz. Muhammed (s.a.v.), “Helak edici yedi şeyden kaçının” diye buyurmuştur. Hazır olan sahabiler, “’Ey Allah’ın resulü! Bunlar nelerdir?” diye sormuşlardır. Hz. Muhammed (s.a.v.), onlara şu cevabı vermiştir: “Allâh’a ortak koşmak, sihir/büyü yapmak, Allâh’ın dokunulmasını haram kıldığı bir canı haksız yere öldürmek, fâiz yemek, yetim malı yemek, savaş meydanından kaçmak ve namuslu/suçsuz kadınlara zina isnat edip onlara iftirada bulunmaktır.”[10]
Daha pek çok ayet ve hadiste, yetim hakkının önemi hakkında bilgi verilmiştir. Her şeyden önce Kur’ân, yetimi hor görüp itip kakanı, dini yalanlayan kişi olarak tanımlamaktadır.[11] Ona göre yetim kişilere zararlı değil, yararlı olmaya çalışmamız gerekir. Bazı kişiler, yetimin bulunduğu evde su dahi içmemenin gerektiğini ileri sürmektedirler. Kanaatime göre onları rencide etmemek için, onların ikram ettikleri şeyleri yiyip içmekten kaçınmamak gerekir. Ancak onun karşılığında onlara yiyip içtiğimiz şeylerden daha fazlasını onlara vermemiz, onlara yardımda bulunmamız gerekir.
Herkese selam, saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.
KAYNAKLAR
[1] Muhammed Fuad Abdulbaki, “yeteme”, el-Mu’cemu’l-Mufehres li Elfâzi’l-Kur’âni’l-Kerîm, Dâru İhyâi’t-Turâsi’l-Arabî, Beyrut tsz. s. 770.
[2] ed-Duha 93/1-11.
[3] el-Bakara 2/220.
[4] el-En’âm 6/152.
[5] en-Nisa 4/10.
[6] İbn Mâce, Edeb, 6, hadis no:3678.
[7] İbn Mâce, Edeb, 6, hadis no:3679.
[8] İbn Hanbel, II, 263, 383, 387.
[9] İbn Mâce, Edeb, 6, hadis no:3680.
[10] Buhârî, Vasâyâ, 23; Müslim, Îman, 145.
[11] el-Mâûn 107/1, 2.