Ben, Lise çağımdan itibaren başlamak üzere dinimi Kur’an’dan ve kısmen de Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in Kur’an’a uygun açıklamalarından öğrenme çabası içinde olan bir vatandaşım. 55 yıllık bu çabam sonucu kendime ait doğrularıma ulaştım ve zekatım olarak bunları anlatıyorum ve yazıyorum. Bu doğrularım yılların gayreti, sorgulayıcı bir karakterdeki bir bilim adamı yaklaşımı ile Kur’an’ı bir bütün olarak anlamış olmam sonucudur. Bu nedenle de benim bu doğrularım beni bağlar ve ben bu doğrularımdan sorgulanacağım ve sorumlu tutulacağım. Beni dinleyen ve okuyanlar bu doğrularımı hemen kabul etmeyecekler, düşünecekler, akıllarını kullanıp akıl süzgeçlerinden geçirdikten sonra kendi doğrularına varacaklar. Yani tefekkür, tezekkür ve taakkül edecekler, Yani hemen taklit etmeyecek. Mukallid değil, Mütefekkir, Müzekkir ve Muakkil olacaklar. Çünkü her kişi kendi doğrusundan sorumlu olacak.
Kur’an’da Ruh hakkında ne kadar bilgi verilmiş olduğuna İsra-85 nci ayette değinilmiştir.
İsra-85. Ya Muhammed! Sana ruhtan sorarlar. Soranlara; “Ruh, Rabbinin emrindendir /yarattıklarındandır ve emrine göre hareket edendir. Size ruh hakkında, ancak algılayabileceğiniz kadar ve çok az bir bilgi verilmiştir” diye açıklama yap.
Ayete göre Ruh hakkında Kur’an’da ayrıntılı ve bilgilendirici bilgi olmadığı ve sadece çok az bir bilgi verilmiş olduğu vurgulanmıştır. İşte yıllae içinde olan Kur’an araştırmacılığım çerçevesinde bu az bilginin ne olduğuna değineceğim.
Kehf-7 nci ayette, Ruhların Dünya’da öğrenci ve eğitimde bulunduğu ve amacın da içlerinden başarılı olanı seçmek olduğu açıklanmıştır.
Kehf-7. Sakın boş yere üzülme. Çünkü Biz, öğrenci Ruhlardan kimlerin iman edip muhkem /değişmez amaç hükümlerimize uygun olumlu ameller gerçekleştireceğini, kimlerin de şımarıp yanlış yola sapacağını ayırt etmek için, Dünyayı aldatıcı bir cazibe /ziynet merkezi yapmışızdır.
A’raf-172 nci ayette, Dünya’ya göndermeden önce her ruh ile ilk olarak Allah’ın tek ilah olduğu konusunda söz alındığı belirtilmiştir.
A’raf-172. Rabbin, her ne zaman Âdemoğullarının bellerinden soylarını çıkarmayı /insan neslini oluşturmayı kararlaştırdıkça, onlardan kendi nefsleri için söz alır ve birbirlerine birbirlerini şahit tutarak; “Elestü birabbikum – Ben, sizin Rabbiniz değil miyim?” diye sorunca, “Evet, şahitlik ediyoruz, Sen bizim Rabbimizsin – kalu belâ” derler. Biz bu işlemi, son kıyamet /hesap gününde, “Biz bunu bilmiyorduk” demeyesiniz diye yapıyoruz.
Akabinde, Bakara-31 nci ayete göre ruh hafızasına Evren’deki yaratılanlara ilişkin bilgi yüklendiği, yani Evren kitabı yüklenip bu konuyu çeşitli meslekler halinde araştırma yapması ve bu ayrıcalıklı durumu nedeniyle Meleklerden farklı yaratılacağı ve secde edin sembol ifadesi ile yardım etmeleri istenmiştir (Hicr-29) .
Bakara-31. Sonra canlı-cansız Evren’deki tüm yaratmış olduklarının isimlerini /yaratılış bilgilerini Âdem’e öğretti /belleğine yükledi.
Hicr-29. Onu şekillendirip ruhumdan üflediğimde hemen ona saygı gösterin /sizden üstün olduğunu /büyüklüğünü kabul edin /secde edin /yardımcı olun” demişti.
Aynı şekilde Rahman-1-2-3 ncü ayetlerde açıklandığı gibi yine ruhun hafızasına Kur’an’da olup DİN denilen kesin /değişmez Muhkem amaç kurallar (kitap olarak) yüklenmiş ve Dünya yaşamında uyacağı sözü de alınıyor.
Rahman-1. Rahman olan /sevgisi ve merhameti ile her şeyi yaratan Allah, 2. Önce Kur‘an‘ı öğretti, 3. Sonrainsanı /vücudu yarattı ve 4. Bu yarattığına anlama, düşünme ve elde ettiği bilgileri nasıl ifade edeceğini, konuşma ve yazma kabiliyetlerini nasıl kullanacağını öğretti.
Kur’an’daki müteşabih /değişken araç mesajlar, farklı toplumlara göre farklı olduklarından bu yüklemeye dahil edilmemişlerdir diye düşünüyorum.
Böylece Ruhun hafızasında 2 kitap söz konusu olmaktadır. Birincisi Evren bilgileri kitabı, bir ilim kitabıdır ve Hz. Muhammed’in şu ifadesi de ilim konusunun önemine değinmiştir.
Hz. Muhammed, ilim ve iman için şunu söylemiştir; “İman için ne güzel vezirdir ilim. İlim için ne güzel vezirdir, yumuşak huyluluk. Yumuşak huyluluk için ne güzel vezirdir, şefkatlilik ve şefkatlilik için ne güzel vezirdir sabır-Kuleyni-Usul-il Kafi, Cilt-2/126
A’lak-1 ve 3 te 2 oku var ve okunması istenen bu kitaplardır diye düşünüyorum. İkinci kitap Hz. Muhammed’den itibaren Kur’an iken Tevrat ile İncil arası dönemde bu kitap Tevrat, İncil ile Kur’an arası dönemde ise İncil olmuştur. Bütün Peygamberlerin ve kitapların bildirdiği kurallar bütünü daima Allah’ın tek dini olan İslam olmuştur. Dolayısıyla Ruh’tan ayrıca “Allah’ın tek dini olan İslama”a uyma ve bütün insanları tek nesil, bir bütün olarak benimseme, Şeytan’ı düşman görme ve 7 nci olarak nefs derslerinden başarılı olma sözleri de alınıyor.
İnsan denilen vücut, Ruh’un okulda kullanmak zorunda olduğu okul üniforması, bir araç olmakta ve bu anlaşma ile ilgisi olmamaktadır.
Ra’d-20. Zaten Kur’an‘ın gerçek olduğuna iman edenler, Allah ile yapmış oldukları anlaşmanın şartlarını /misakı yerine getirirler ve verdikleri sözlerinden caymazlar.
Nisa-162. Ancak aralarından derin ilim sahibi olup gerçek müminliğe ulaşmış olanlar, hem Sana indirilene /Kur’an’a ve hem de Senden önce indirilenlere inanırlar.
Rum. 30. Ya Muhammed! Sen hiç kimse veya şeyi Allah’a şirk koşmadan ve atalarının yanlışlarına karşı çıkıp onların yanlışlarına bulaşmamış hanif bir kişi olarak kendisinden başka ilah olmayan Allah’ın tek olan dinine, bütün gayretinle yönel. Çünkü Allah, tüm insanları tek dini olan İslam’a /hanif dine uyumlu /fıtratlı ve onu seçebilme özelliğinde yaratmıştır. Allah’ın yarattığı insanın bu özelliğinde /fıtratında bir değişiklik, bir bozulma olmaz. Çünkü tüm zamanların dosdoğru tek dini budur. Fakat insanların çoğu bu gerçekleri bilmezler.
Bu duruma göre iman etse de etmese de insan, Ruh kısmının hafızasında Din denilen Muhkem /değişmez kesin kuralların Kur’an’da olması nedeniyle Allah’ın tek dini olan İslam’a yatkın yaratılmış olmaktadır. Fakat sonra anne-babasının inancına veya inançsızlığına uygun devam etmekte veya nadiren bilinç altında saklı olan İslam dinine kendi gayreti ile yönelmektedir. Kendi gayreti ile diyorum, çünkü bir peygamber ile toplumsal yönlendiriliş Hz. Muhammed ile sona ermiş ve kişisel çaba ile her kişinin imana kendi gayreti, sorgulaması ve eleştirel, araştırıcı aklı ile ve hiçbir dini lider olmaksızın Kur’an’ı anlaması ile ulaşması dönemi başlamış olmaktadır. Yani taklid değil, Hz. Muahemmed’den sonra başlayan tetkik etme devrine girilmiştir ki, son yıllardaki sorgulayıcı /İndigo Nesil, bunu gerçekleştirecek olan nesil olacaktır diye umuyorum. Diyebiliriz ki, insanlar nasıl Tek din olan İslâm’a yöneleceklerse, aynı şekilde Tek İnsanlık nesli düşüncesine de ulaşacaklardır.
Mümin-15. Dereceleri Arş’a kadar yükselten ve her şeyin yönetildiği Arş’ın sahibi olan Allah, mahşer gününün olacağı hakkında uyarılmak üzere, uygun görmesi ve kendi emri ile hak eden kullarına Ruhu vermiş ve eğitilsin diye de dünyaya göndermiştir.
Allah’ın ruhundan üfleme ifadesi, yaratılan insan vücudunun Allah’ın yarattıklarından Ruh enerjisine giydirilip bilinçlenmesi ve son olarak insan vücudunu kullanırken maddeye hakimiyet ve maddeye esaretten kendini kurtarma sınavlarına tabi tutulması ve böylece güçlü bir iradeye ulaşması demektir diye düşünüyorum. Peki bu nefs sınavlarından ve maddeye esaretten kendini kurtarıp, ona hakim olması ile Dünya okulundan mezun olmayı başarınca ne olacak? Bu sorunun cevabını A’raf-20 nci ayette buldum.
A’raf-20. Şeytan, Âdem ve eşinin içlerinde gizlenmiş olumsuz hırs ile yemek yeme (veya cinsellik düşüncesine ait) nefslerinin uyanması üzerine, kendilerine musallat olup sinsice telkinde bulunarak “Rabbinizin ikinize bu ağacın /şecerenin meyvesini /cinselliğinizi yasaklamasının sebebi, ikinizin birer melek ve ebedi yaşamlı olmamanız içindir” deyip kandırmaya başlamıştı.
Kur’an’ın bir bilgiyi açıklaması yöntemlerinden biri, olumsuzluktan gerçeği olumlu olarak algılatarak olmaktadır. Ayette “Melek olmamak ve ölümsüzlüğe kavuşmamak için” ifadesinin olumlusu, Dünya okulundan mezuniyet Meleklik görevi almayı sağlayacak olup, biz insanlar Dünya’da Meleklik adayı ve öğrencisiyiz demektir. Ve bizden başarılı olup Meleklik aşamasına yükselmemiz /Tekamül etmemiz beklenmektedir. Dolayısıyla Ruhun tekamül etmesi için mutlaka toplumda ve madde çeşitlerinin bulunduğu çevrede yaşaması gerekmektedir. Ruh’un eğitimi madde olarak sıra ile mineral, bitki, hayvan ve en son insan bedeninde gerçekleşmektedir.
Kaf-48. Ve hepsi saflar halinde Rabbine sunulduklarında, onlara “Gerçek şu ki Biz, ilk başta sizi nasıl yaratıp anlaşma yapmak üzere huzurumuza aldıysak, şimdi de hesap vermek üzere huzurumuzda toplandınız. Oysa siz, vaadimiz olan böyle bir toplanmanın olmayacağını söyleyip duruyordunuz” diyerek de hatırlatmamızı yapacağız.
İns /Ruh kısmımızın sözünde durup durmadığının hesabını vermek üzere de tekrar Allah’ın huzuruna döndürüleceği açıkça belirtilmektedir.
Nebe-38. O gün, Ruh ve Melek’ler saflar halinde Allah’ın huzurunda toplanırlar. Rahman olan Allah’ın izin verdiklerinden başkası da konuşamaz. Konuşan da sadece gerçeği söyler.
Mearic-4. Ve O Allah ki, Meleklerin ve Ruh’un, kendisine Dünya zamanı ile her elli bin yılda bir gün, huzuruna çıktıkları Allah’tır.
*Burada son Mahşer toplantısı ve ince hesaptan bahsediliyor. Kur’an’a göre ise bizler her an gözetim ve kayıtlanmadayız. Dolayısıyla pozitif veya negatif puanlar alıyoruz. Buna göre de ölüm anında kaba puanlarımız bellidir ve hemen akabinde bireysel veya birlikte vefat edenlerle toplu halde mahşer hesabı yapılmaktadır diye düşünüyorum.
*Her 2 ayette de Ruh tekil, Melekler ise çoğul olarak ifade edilmektedirler. Dolayısıyla hesap verecek olanlar Ruh ve Melekler olmaktadır. Hesaplaşmada vücutla ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. Bu din günü denilen hesap gününde, biz Beşerlerin İnsan denilen vücudumuz değil, vücudumuzu okul üniforması olarak kullanmış olan ve Dünya okulunda eğitim gören öğrenci Ruh damlalarımız nefs derslerinden, Saik denilen Rehber Melek ve yardımcı Melekler ise görevlerinden hesaba çekilmektedir. Böylece de öğrenci Ruh ve Melekler bir eğitim birimi oluşturmaktadırlar diyebiliriz.
Kaf-21. Veo gün öğrenci Ruh’un yanında, Ruh’un Dünya okulu dersleri olannefsler, dünya hayatında saiki /yol göstericisi /rehberi /yönlendiricisi olan Rehber Melek ve nefsin bütün amellerine şahit olan diğer görevli melekler hep birlikte Allah’ın huzurunda olacaklardır.
Görüşüme göre, Ruh tek ve Ruh okyanusu şeklinde bir bütün olarak ana varlıktır. Eskilerin deyimiyle bu Ruh, “Külli Ruh” diye tanımlanmaktadır. İns diye de tanımlanan dünya öğrencisi olan Ruh ise tek olan ve Arş denilen İlahi İdare Merkezinde bulunan ana Ruh’a bağlı Ruh damlalarıdır /Ruhçuklarıdırlar. Kaf-48’de “Allah’ın Ruhundan üfleme” ifadesindeki Ruh, Allah’ın yaratmış olduğu bir yapıdır diye düşünüyorum. Ruh damlalarının Dünya eğitimine gönderilmeleri de pozitif enerji kapasitelerini arttırmak ve bu sayede ana Ruh kitlesinin pozitif enerji yüküne katkı sağlamaktır diye düşünüyorum. Tabi gerçeği ancak Allah bilir.
Ruh’lar Dünya’ya,
- Ya sadece sınavlara tabi tutulacak bir öğrenci olarak gelmekte, ki çoğunluk böyledir
- Bazısı Muhsin veya Mümin aşamaya uygun puanlarını Kamil insan düzeyine çıkarmak isteği ile gelmekte
- Bazısı mezuniyete yakın olan puanını geçer nota yükseltmek amacıyla gelmekte
- Bazısı başkalarının sınavlarında görevli olarak gönderilmekte
Mümtehine-5. “Rabbimiz! Küfre sapmışların kötülük yapma veya kötülük görmelerinde bizleri birer sınav aracı /fitne aracı kılma /kötülüklerine musallat etme ve bizi bağışla. Rabbimiz! Sen her şeyden üstünsün /Aziz’sin ve her şeye hakim olansın” diye dua ettiler.
- Bazısı ise Nefs derslerinden eğitimlerine kaldıkları yerden devam etmek üzere gönderilmekte
Hz. Muhammed’e atfedilen söz: “Allah-ü ta’ala bir kavme azap gönderdiği vakit, o azap, orada bulunanların iyi ve kötü hepsine erişir. Sonra da herkes niyet ve amellerine göre yeniden diriltilir.” (Buhari-Fiten-19, Müslim, Cennet-84-Kütubu sitte-5752)
Ruhun hafızasında olup, uyulacağına söz verilen bilgiler, Ruh ve beden birlikteliği olan Beşerin neresinde oluyorlar? Kanaatime göre Ruh denilen enerji yapısı, Bilinç olarak Beyin^de, Bilinçaltı olarak da vücudun çevresinde Astral Alan şeklinde bulunmaktadır. Bu konuyu ayrı bir yazımda gündeme getireceğim. İnşallah…
NOT: NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: “DİN VE BEYİN”, “SON DAVET KUR’AN Tercümesi”, “KUR’AN KADINI KORUYOR”, “OKU! Konularına göre Kur’an ayetleri”, “KUR’AN’IN KULU KÖLESİ MEVLANA”, “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM” ve “ALLAH İLE
6 yorum
Tin: 4. ayette yer alan “takvim” kelimesinden hiçbir mealde bahsedilmiyor. “Biz insanı en güzel şekilde yarattık” diye geçiştiriliyor. Takvim kelimesi aynı zamanda ajanda, program anlamlarını da taşır. Bu durumda ayet, “Biz insanı en güzele ulaşacak bir program dahilinde yarattık” olmalı. Ayeti bu haliyle anlamlandırdığımızda, bu dünyanın bir okul olduğu daha belirginleşmektedir.
Sayın Tayfun bey
Arapçasında geçen “TAKVİM” kelimesinin “ilahi projeye en uygun özelliklerde yaratılma” şeklindeki yaklaşımınız gayet yerinde. Bu olumlu görüşünüz nedeniyle kutlar, sağlıklı bir yaşam dilerim.
Prof. Dr. Gazi Özdemir
en güzel kıvamda demektir.
Araf 7/20 ayetinden “Dünya’da Meleklik adayı ve öğrencisiyiz.” sonucunu/yorumunu çıkarmanızı doğru bulmadım. Aksine dünyada ölümlü bir varlık olduğumuz ve melek olamayacağımız vurgulanmaktadır. Çünkü bu ikisi şeytanın aldatmacasıdır. Kitabınızı bir gün alıp okurum inşallah.
Sayın Yusuf Bey
Bu yorum, hem Kur’an’ın bütününün ruhundan, hem 1000 li yıllarda Irak-Basra’da olan İhvan-ı Safa grubunun, son olarak da Celaleddin-i Rumi’ye aittir. Ben ise bu yorumun A’raf-20 nci ayette dayandırılmış olacağına değindim. İlginiz için teşekkür eder, selam ve sağlıklar dilerim.
Prof. Dr. Gazi Özdemir
ruh emirdir…önceden yaratılmış ruhlar yoktur..ölürken ruh alınır demez..nefs (kendi) ilınır der. nefis kendi demektir. alınması kendinden geçmek demektir.uykuda da aynı olur..