Para sahibi şimdi kapitalist olarak önden gidiyor, emek gücü sahibi de onun işçisi olarak arkadan yürüyor. Birinde anlam yüklü bir bıyık altından gülümseme ve iş yapma hevesi, diğerinde kendi derisini pazara getirip de bunu yüzdürmekten başka birşey beklemesine imkan olmayan bir kimsenin çekingenlik ve tutukluğu.
A) Gelir dağılımında adaletsizliğin düzeltilmesi
Marksist ideolojide bahsi geçen mülksüzleştirilmiş, emeğinden başka satacak bir şeyi kalmamış işçi sınıfı / o dönemdeki köleler ile sermayeyi tekeline almış ve buradan aldığı güçle emri altında çalışanlar üzerinde mutlak otorite sağlamış burjuva sınıfı / o dönemdeki Küreyiş ileri gelenleri arasındaki hukuksuzluk dikkat çekicidir. O zaman ki köleci düzende oluşan bu hukuksuzluk Kuran’ın ilk haykırışlarına konu olmuştur.
Tek başına yarattığım o adamı bana bırak.
Uzayıp giden mal verdiğim,
Gözümün önünde oğullarıyla,
Nimetimi döşedikçe döşediğim o adamı.
Hala gözü doymuyor, verdiğimden fazlasını istiyor.
Hayır! O bize karşı inat etti.
Onu dimdik yokuşa (cehennem) süreceğim.
(Kuran, Müdessir, 11-15)
B) Sermayenin tekelleşmesinin önüne geçilmesi
Kuran birilerinin refah içinde yaşamasından rahatsız olmaz. Onu rahatsız eden konu, birilerinde oldukça fazla olup diğerlerinde hiç olmayışıdır.
Hayır! Siz öksüze ikramda bulunmuyorsunuz.
Birbirinizi yoksulu doyurmaya teşvik etmiyorsunuz.
Elinize geçeni hiçbir sınır tanımadan yedikçe yiyorsunuz.
Malı öyle çok seviyorsunuz ki, yığmacasına…
(Kuran, Fecr, 17-20)
Bir zenginlik / çoğaltma yarışıdır oyalanıp duruyorsunuz.
Mezarlara girinceye kadar süren bir oyun ve oynaş.
Hayır! Daha derin düşünebilseydiniz,
Ateşe yuvarlanmakta olduğunuzu görürdünüz.
O gün her nimetten tek tek sorgulanacaksınız!
(Kuran, Tekasür, 1-8)
Vay haline o boyuna mal istif ederek tekrar tekrar sayıp durana!
Sanır ki malı kendini kurtaracak.
Hayır! O yalayıp yutan bir vakuma (cehennem) atılacak.
(Kuran, Hümeze, 2-5)
C) Burjuvazinin İşçi sınıfı ile mücadelesi
Tıpkı önceki toplumlara yapılmış olan hatırlatmalar gibi, gelir düzeylerindeki adaletsizlik nedeniyle oluşan sınıfsal yapılaşmaya karşı uyarılar yinelenmiş; lakin toplumları uyanışa çağıran Elçiler beklendiği üzere her zaman karşısında o dönemin burjuvazi sınıfını bulmuşlardır.
Biz her ne zaman bir ülkenin toplumuna bir uyarıcı gönderdiysek, o toplumun varlıkla şımarmış kimseleri:
‘’Doğrusu biz sizinle gönderilen şeyleri tanımıyor, reddediyoruz!’’ demişlerdir.
(Kuran, Sebe, 34)
D) Emekçi sınıfın hak arayışı
Tarihte sınıfsız toplumu hedefleyen ve zengin-fakir makasının açılmasına engel olan bu söylem, doğal olarak öncelikle mülksüzleştirilen işçi sınıfı tarafından sahiplenilmiştir.
(Nuh peygambere hitaben) İlk bakışta bizim ayak takımımız hariç hiç kimsenin senin arkana düştüğünü görmüyoruz.
(Kuran, Hud, 27)
E) Sınıfsız toplumun inşaası
Sermayenin belli bir zümrenin tekelinde toplanmasına mülksüzleştirilmiş işçi sınıfının desteği alınarak karşı çıkılmıştır. Tüm sermayenin sahibinin aslında Allah olduğu, dolayısı ile sahip olunan zenginliğin kişilere değil kamuya ait olduğu düşüncesi ile emekçinin alın terini sömüren baronlara karşı mücadele edilmiştir.
Göklerin ve yerin mutlak mülkiyeti ve hâkimiyeti Allah’ındır. Nihâi dönüş de yalnız Allah’a olacaktır.
(Kur’an, Nur,42)
F) Emek kavramı
Peki nasıl bir toplum modeli öngörülmüştür?
Alın teri / emek kutsanmıştır.
Ve gerçek şu ki, insan için çalışmasından başka bir şey yoktur.
(Kuran, Necm, 39)
Emeğin karşılığının ne olduğu ise belirtilmeden geçilmemiştir.
Allah kiminize kiminizden daha fazla rızık verdi. Ama kendilerine fazla verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilerle paylaşıp da onları bu hususta kendileriyle eşit hale getirmeye yanaşmıyorlar. Peki onlar Allah’ın nimetini inkar etmiş olmuyorlar mı?
(Kuran, Nahl, 71)
G) Çalışamayacak durumda olan fakir kesimin haklarının güvence altına alınması
Toplumda çalışamayacak ve muhtaç durumda olan insanlar da unutulmamış ve bunlar için zekat / infak kavramı ortaya konulmuştur. Zekat; sanılanın aksine kırkta bir değil, ihtiyaçtan artakalandır. Böylelikle toplumda ihtiyaç sahibi kalmaması ve bugünün tabiriyle oligarkların oluşmaması hedeflenmiştir.
Şimdi gördün mü o yüz çevireni?
Azıcık verip (1/40) geri kalanı (39/40) elinde sımsıkı tutanı!
(Kuran, Necm, 33-34)
Sana ne kadar infak edeceklerini soruyorlar, söyle onlara: İhtiyaçtan artakalanı!
(Kuran, Bakara, 219)
H) Sonuç
O halde bu yol haritasını takip ettiğimde şu kanıya varıyorum:
Hedef; emeğin kutsandığı, toplumda bireyler arasında ekonomik uçurumların olmadığı, gökteki birliğin yere yansıdığı (sınıfsız), barış ve huzurun egemen olduğu toplumu oluşturabilmek!
1 Mayıs Kutlu Olsun!