Ölen bir insanın geride kalan yakınlarına bıraktığı mala genel olarak miras denir. Ölenin geride bıraktığı maldan pay alacak kişilere varis denir. Miras olayına da veraset denmektedir.
Kur’an-ı Kerim’de sosyal hayatla ilgili çeşitli meseleler izah edildiği gibi, miras meselesi de izah edilmektedir. Kur’an’ın dördüncü suresi olan Nisa Suresinin 11, 12 ve 176. Ayetlerinde kimin mirastan ne kadar pay alacağı net bir şekilde izah edilmektedir. Ayrıca Yüce Allah, bu surenin bazı ayetlerinde de bu konuda mutlaka Allah’ın emrine uymanın gerektiğini, uymanın mükâfatını ve uymamanın cezasını haber vermiştir.
HERKESİN PAYININ VERİLMESİ, ALLAH’IN EMRİDİR, FARZDIR
Bu hükmü anlatan bir ayet şöyledir:
لِّلرِّجَالِ نَصيِبٌ مِّمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالأَقْرَبُونَ وَلِلنِّسَاء نَصِيبٌ مِّمَّا تَرَكَ الْوَالِدَانِ وَالأَقْرَبُونَ مِمَّا قَلَّ مِنْهُ أَوْ كَثُرَ نَصِيباً مَّفْرُوضاً
“Anne baba ve yakınların miras olarak bıraktıklarından erkekler için bir pay vardır. Anne baba ve yakınların az veya çok miras olarak bıraktıklarından kadınlar için de bir pay vardır. Her kişiye payının verilmesi, Allah tarafından farz kılınmıştır.” (en-Nisa 4/7).
Bu ayette net bir şekilde hem erkek hem de kadın zikredilmekte ve mirastan herkesin payının verilmesi emredilmektedir. Kızın da erkeğin de mirastan olan payını vermek farzdır, Allah’ın emridir.
BU, ALLAH’IN YASASIDIR. BUNA UYAN’IN MÜKÂFATI CENNET, UYMAYANIN CEZASI CEHENNEMDİR
Miras taksimatını anlatan bu ayetler, Allah’ın koymuş olduğu bir huduttur. Bu hududa uymanın mükâfatı cennet ve ona uymamanın cezası da cehennemdir. Bunu haber veren ayetler şöyledir:
تِلْكَ حُدُودُ اللّهِ وَمَن يُطِعِ اللّهَ وَرَسُولَهُ يُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ {13}
“Bunlar, Allah tarafından konulmuş yasalarıdır. Kim Allah’a ve Peygamberine itaat edip emirlerine uyarsa, Allah onu içlerinden ırmaklar akan, içinde ebedi kalacağı cennetlere koyacaktır. İşte bu, büyük başarıdır.” (en-Nisa 4/13).
وَمَن يَعْصِ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَيَتَعَدَّ حُدُودَهُ يُدْخِلْهُ نَاراً خَالِداً فِيهَا وَلَهُ عَذَابٌ مُّهِينٌ {14}
“Buna karşılık kim de Allah’a ve Peygamberine isyan eder ve Allah’ı koymuş olduğu yasaları aşarsa, Allah onu içinde ebedi kalacağı cehenneme koyacaktır ve onun için alçaltıcı bir azap olacaktır.” (en-Nisa 4/14).
Bu iki ayette miras taksiminde Allah’ın ve Hz. Muhammed’in (sav.) koydukları emir ve yasaklara uymanın karşılığının cennet ve uymamanın karşılığının da cehennem olacağı haber erilmektedir.
HZ. MUHAMMED’İN (sav.) KONU İLE İLGİLİ AÇIKLAMALARI
Hz. Muhammed (sav.) de varislere hibe ve vasiyeti uygun görmemiştir. Numan adında bir sahabinin anlattığına göre babası Beşir malından bir kısmını ona hibe etmiştir. Fakat annesi Ravahe’nin kızı Amra, kocasının oğluna mal bağışlamasına karşı çıkmış ve Hz. Muhammed’den (sav.) bu konuda onay almasını istemiştir. Beşir Hz. Muhammed’e (sav.) gitmiş ve durumu ona izah etmiştir. Hz. Muhammed (sav.) ona,” bütün çocuklarına aynı şekilde mal verdin mi?” diye sormuş. Beşir, “Hayır” deyince, Hz. Muhammed (sav.) ona, “Allah’tan korkunuz ve çocuklarınız arasında adaletle davranınız” demiştir. Beşir eve dönmüş ve oğlu Beşir’e verdiği malı geri almıştır. (Müslim, Birr, 13, hadis no: 10, 12, 14). Başka rivayetlere göre Hz. Muhammed (sav.) Beşir’e, “Ben zulme şahitlik yapmam, beni zulme şahit kılma, hayır ben buna şahit olamam/onay veremem, senin bu yaptığın doğru değildir ve ben kesinlikle buna şahitlik edemem/olur veremem, ben ancak hakka şahitlik eder/onay veririm” demiştir. (Müslim, Birr, 13, hadis no: 15, 16, 18, 19).
Hz. Muhammed (sav.) başka bir hadiste şöyle söylemiştir: “Muhakkak ki Allah, her hak sahibine hakkını vermiştir. Varis için vasiyet yoktur.” (Ebû Dâvûd, Vesâyâ, 6, hadis no: 2870; Tirmizî, Vesâyâ, 5, hadis no: 2120, 2121).
Bu hadislerden de anlaşıldığı gibi Hz. Muhammed (sav.) herhangi bir insanın varislerinden birine mal vermesini ve aynı şeyi diğer varislerine vermemesini reddetmiştir. Yine o, kişinin varislerinden herhangi biri için vasiyette bulunmasını da uygun görmemiş ve bunun geçersiz olduğunu söylemiştir. Ona göre bir insan ölmeden önce malının tümünü veya bir kısmını çocuklarından birine verirse ve diğerlerini mahrum bırakırsa, onun bu yaptığı İslam dini açısından geçersizdir. Aynı şekilde bir insan, ölmeden önce çocuklarından birinin lehine vasiyet ederse, onun bu vasiyeti geçersizdir. Buna göre bir baba, ölmeden önce çocuklarına malını dağıtırsa, kız veya erkek ayırımı yapmadan hepsine eşit vermesi gerekir. Veya bir şekilde hepsini gönülden razı ve memnun etmesi icap eder. Aksi takdirde babanın hayatta çocuklarına malını taksim etmesi, İslam dini açısından geçersizdir. Babanın çocuklarından herhangi birinin lehine vasiyette bulunması da geçersizdir. Çünkü bu türlü adaletsiz davranışlar, kardeşler arasında kırgınlığa ve düşmanlığa sebep olmaktadır. Hiçbir baba ölümünden sonra çocuklarının birbirlerine düşman olmalarına sebep olmamalıdır.
Bazı fıkıh âlimleri, bunu bilmelerine rağmen bir babanın çocuklarından bazılarına mal verip diğerlerini mahrum etmelerine fetva vermişlerdir. Bu gibi âlimler, “Bu tür hibeler haramdır veya mekruhtur, ama geçerlidir” demektedirler. Unutmamak gerekir, Müslümanın ölçüsü şu veya bu imam değil, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed’in sahih sünneti olmalıdır.
SONUÇ
Allah adaleti emretmektedir. İman sahibi olan insanın, özellikle çocukları arasında adaletle davranması icap etmektedir. Herhangi bir kişinin ölmeden önce çocuklarından bazılarını/özellikle kızlarını mahrum bırakarak malını bazı çocuklarına vermesi veya böyle bir vasiyette bulunması, Kur’an-ı Kerim’e ve Hz. Muhammed’in (sav.) sünnetine uygun düşmemektedir. Böyle bir ayırım yapmak haramdır, günahtır. Bazen babası tarafından kendisine mal verilen kişi, babasının ölümünden sonra kardeşlerine, “Gidin babanızdan hesap sorun, baba vermeseydi, bunun bir günahı varsa, onundur” gibi sözler söylemektedirler. Unutmamak gerekir kardeşim: Harama, zulme, haksızlığa rıza göstermek, onun günahına ortak olmak demektir. Allah’tan korkmak gerekir.