Hz. Muhammed’in Vahiy yolu ile bilinç altı hafızasına bizzat Allah tarafında yüklenen ve 40 yaşlarına gelince yine Allah tarafından hatırlatılma süreci başlatılan Kur’an’a karşı çıkan 6 grup olmuştur.
- Amcaları,
- Müşrikler,
- İnançsızlar,
- İsrailoğulları’nın gizli strateji komisyonu olan “Sen Hedrin”’un üst yönetici Hahamlarından Abdullan Bin Selam (Öl. 663), Abdullah Bin Sebe (Öl. 665 ?), Ka’bul Ahbar (Öl. 652), ve Vehb Bin Münebbih (Öl. 728), sözde Kur’an ve Hz.Muhammed’e iman etmiş gibi toplumun arasına katılmışlar, sözde Müslüman yaklaşımları ile eski Tevrat ve Talmud bilgileri ile kolayca söz sahibi olmuşlardır. Bazı şekilsel kurallar ve rivayetler ve hurafeleri din diye kabul ettirmişlerdir.
- Papaz Abdülaziz b Cüreyc: İncil’den ve geleneklerinden bazı şekilsellikler ve rivayetler ve hurafeler eklemişlerdir.
- Hizbüşşeytan insanlar.
Bu gruplar, Kur’an Hz. Muhammed’e vahyedilirken ve sonrasında özel olarak görevli Melekler tarafından korunduğu için Kur’an’a karışamadılar. Hem karışamadıkları için hem de Hz. Muhammed’i öldüremedikleri için farklı stratejilere başvurmaya başladılar. Yaptıkları savaşlarda yenildikleri için de intikam peşindeydiler.
Hz. Muhammed’in vefatı ve 4 halife döneminde ortaya çıkıp Emeviler’den itibaren hız kazanmak üzere Kur’an’da özellikle kadınlara değinilen ayetlerdeki çok anlamlı kelimelerin kaos oluşturacak anlamlarını ilk 14 adet Tefsir kitaplarına ve bunlara dayanılarak yapılan İbranice-Süryanice ve Farsça Kur’an tercümelerine sokan girişimler bu bozguncu 6 grup tarafından başlatıldı. Daha sonra bunların öğrencileri Kur’an’ın bilerek kaydırılmış ve yanlış tercüme edilmiş anlamlarını günümüze kadar devam ettirdiler ve devam ettirmektedirler. Hedefleri Kur’an’daki gerçekler öğrenilmesin, Kurallar kolaylığa değil, zorlaştırmaya kaysın, İslam’ın ahlak ve manevi yönü değil, şekilsel yönü önemliymiş gibi algılansın, kadınlar ve yaşlılar ilk hedef kitleler olduğundan, özellikle ve öncelikle bunları ilgilendiren ayetlerde Kur’an Ruhunun ilkelerinden sapılmış ve bilerek tercüme oyunları yapılmıştır. Halbuki,
Al-i İmran-103’te Birlik halinde Allah’ın ipine /tek ilâhlı İslâm dinine ve son kılavuz ders kitabı /davet kitabı olan Kur’an’a, dolayısıyla Allah’ın tek dini demek olan muhkem /değişmez ana kurallara sımsıkı sarılın ve bu konuda anlaşmazlıklara saplanıp gruplara bölünmeyin.
Taha-2. Ya Muhammed! Biz Kur’an’ı, Sana sıkıntı çekesin, huzursuz olasın, ya da sıkıntı veresin diye de göndermedik (2. Ma enzelna ‘aleykel kur’ane li teşka.).
Nahl-89………Çünkü biz Sana bu Kuran’ı, her şeyi açıklayıp /tıbyan, doğru olan yolu göstersin /hüden, bir rahmet olsun ve okuyunca anlayıp, düşünüp yararlansınlar diye Allah’a içtenlikle inanmışlara /Müslümanlara hayatlarını kolaylaştırıp onları mutlu etsin /Büşra diye indirdik.
En’am-115. Rabbinin kelimeleri /buyrukları /din kuralları sadakat ve adalet yönünden şaşmayacak bir şekilde Kur’an ile tamamlanmıştır. Şunu da iyice bil ki, Allah’ın vaad ettiklerinden başka söze ve rivayete ihtiyaç yoktur. Çünkü Allah, her şeyi işiten /Semi’ ve her şeyi bilen olarak tek söz verendir /Aliym.
Ayetlerle Uyarılar ve açıklamalar yapıldığı halde, Tevrat ve İncil’e yapılmış olduğu gibi Kur’an’a da rivayetler karıştırmak ve yanına başka kitaplar koymak amacıyla Hz. Muhammed’in vefatı ile başlamak üzere, Peygambere atfedilen sözler üretilmeye başlandı. Peki bu bilinçli çağda biz ne yapalım, bu sözleri nasıl değerlendirelim. Madem ki Allah tutunacağımız tek kitap Kur’an olsun istemiş, biz de Hz. Muhammed’in Kur’an’a uygun ve pratik örneklerini tabi ki önemseyip faydalanacağız.
Hz. Muhammed’den sonra 3 önemli olumsuzluk gerçekleşip zamanla şiddetlenmeye başlamıştır. Bu 3 olumsuzluğu da bu 6 grup gerçekleştirdi.
- Gerçekleştirdikleri ilk olumsuzluk olarak Toplumu, siyasi çekişme temelli düşman gruplara böldüler ve birlik ruhunu kaybettirdiler
1) Halife Ali taraftarları, 2) Emevi aşireti (Beni Ümeyye) grubu ve bu taraftarlığı yürüten Muaviye taraftarları ve bunların dışında her ikisine karşı olan 3) Hariciler olmak üzere, siyasi temelli 3 düşman grup oluşmuştur.
Olumsuzluk peşinde olan bu gruplar, Kur’an’dan tek bir kelime çıkarma veya ekleme yapamamışlardır. Bunun yerine ikinci yöntem olarak Hıristiyanlık ve Yahudilikte olup toplumlarda düşünce karmaşalıklarına neden olacak birçok konuyu ve prensibi ilk defa Tefsir ismi altında yazılmaya başlanan 14 kitaba eklettikleri rivayet ve hurafeler halinde sokmuşlardır. Yine ilk defa önce Farsça’ya, daha sonra İbranice ve Süryanice’ye tercüme edilen Kur’an’larda da tercüme farklılıkları ve anlam değiştirmeler olmak üzere ve mutlak din doğruları şeklinde sokmayı başarmışlardır. Öğrencileri ile de yaptıkları bu anlam değişikliklerini daha da pekiştirerek, 8 nci yüzyılda yazılan 30 tefsire daha koydurarak devamını sağlamışlardır. Bu 6 grubun ilk hedefi Kur’an’ın anlamadan okunmasını ve insanlardan bu yolla uzak tutulmasını sağlamak, zorlayıcı ve sıkıntı verici anlamları koydurarak insanları Kur’an’dan ve dinden soğutmak ve ikinci hedef olarak da kadına yönelik ayetlerdeki kelimelerin anlamından kaosa yol açacak anlamları kabul ettirmek olmuştur. Özellikle Hahamlar ve Papaz, erkeği din konusunda etkilemenin ve günah korkusuna sokmanın, ancak bir aileyi etkileyeceğini, bir kadını etkilemenin ve günah korkusuna sokmanın ise hem daha kolay hem de bir toplumu etkilemek olacağını biliyorlardı. Çünkü kadının Sosyal yaşamı daha fazla kişiye yöneliktir, daha çok kişiyi etkiler. Ve kadın hem mistik ve dinsel olaylara daha duyarlıdır, daha ilgilidir, hem de onu ön yargıya sokmak daha kolaydır. Girdiği bir ön yargıdan vazgeçmesi de hem çok zor, hem de bütün ailesini düşünerek çok korkar.
- İzlenen 3 ncü yol, hem kendi uydurdukları, hem de uydurttukları, az bir kısmı Kur’an’a uyan, çoğu ise uymayan ve Kur’an’ın isimlerinden biri olan Hadis denilip Hz. Muhammed’e atfedilen sözleri eklemek ve 200 yıl sonra kitaplaştırmak şeklinde olmuştur.
Konuya Tevrat’tanberi olan toplumlarda, Kadına yönelik yerleşik kabul nedir sorusu ile başlayalım.
Tevrat-Tekvin /Yaratılış-Bap-2: Ve Rab Allah, adamdan aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı ve onu adama getirdi.
Bu bilgi temelinde 3000 yıldır hem kadın kendini, hem de erkek kadını hep 2 nci sınıf varlık olarak görmüş ve bu ön yargıda olmuştur. Bu ise Kur’an’ın Ruhuna ters bir kabuldür.
Kur’an’da kadının aleyhinde olacak şekilde, ilgili kelimenin çok anlamından, anlam seçiciliği yapılmış ve ilk anlam olduğu için mutlak doğru diye kabul edilip 1400 yıldır aynı tercüme hataları halen devam ettirilmektedir.
Benim belirlemiş olduğum anlam kaydırmalı tercüme karmaşasına, benim kendi tercümem olan “Son Davet Kur’an” ve diğer 22 meal tercümelerini karşılaştırarak başlayayım:
- Al-i İmran-59. Şunu da bil ki, Allah katında İsa’nın yaratılışı /Dünyaya gönderilişi, Âdem’in de ayrı bir varlık olarak yaratılışı gibidir. Allah, onun vücudunu önce hammadde olarak toprak yapısındaki bir maddeden hazırladı, sonra da ona “Ol” diyerek canlılığını sağladı ve bilinçli insan oluverdi. 59. İnne mesele ‘ıysa ‘ındellahi ke meseli adem* halekahu min türabin sümme kale lehu kün fe yekun.
Bu ayetin tercümesi, kendi tercümem dahil bende mevcut 23 Türkçe Kur’an’da farklı ifadelerle yapılmıştır.
23 Türkçe Kur’an’ın
10 unda Allah katında İsa’nın yaratılışı, Adem’in yaratılışı gibidir
2 sinde Allah katında İsa’nın örneği, Adem’in örneği gibidir
3 ünde İsa’nın durumu (yaratılışı ve nitelik itibariyle), Adem’in durumu gibidir
İsa’nın doğum örneği, Adem’in doğum örneği gibidir
İsa’nın babasız dünyaya geliş hali, Adem’in hali gibidir
Bu ayet ile ilgili tefsirlerde de net bir bilgi bulunmamaktadır.
Tercüme örneklerine baktığımızda, bu ifadelerin açıklamaya ihtiyacı olduğunu görüyoruz. Halbuki Âdem de, İsa da babasız Dünyaya gelmişlerdir. Ancak Hz. İsa için annenin Meryem olduğunu bilmemize rağmen, Adem için anne olup olmadığı bilgisi Kur’an’da bulunmamaktadır. Acaba Adem’in de annesi var ve önce o mu yaratılmış?
A) Bir görüşe göre: Adem de Hz. İsa gibi mucize denilecek çok çok nadir rastlanan Gerçek Hermafrodit olan bu anneden ve yine Gerçek bir Hermafrodit olarak mı doğmuştur? Ve eşi de aynı anneden ve o da gerçek bir Hermafrodit mi doğmuştur? Bunlarda cinsi münasebet söz konusu değildir. Böylece ilk yaratılan insan erkek değil kadın olmaktadır. Gerçeği ancak Allah bilir.
B) Diğer bir iddia, hem Âdem’lerin annelerinin ve dolayısıyla hem de Âdem’lerin birden fazla sayıda yaratılmış olduklarıdır.
Dikkat edilirse, her iki iddiada da ilk yaratılan kadın olmaktadır.
- Adem ve eşi, asıl Cennet’e gönderilmeden önce son defa bir sınava tabi tutulmak üzere Cennet öncesi bir yere gönderiliyorlar diye düşünüyorum. Sınav olarak da Bir yasak konuyor ve asırlardır bu yasağın önce eşi Havva tarafından kabul edildiği, sonra da Âdemi kandırdığı kabulü vardır. Halbuki A’raf-19 ncu ayet şöyledir:
A’raf-19. Ve ya ademüskün ente ve zevcükel cennete fe küla min haysü şi’tüma ve la takreba hazihişşecerate fe tekuna minezzalimiyn.
Bütün Mealler ve Son Davet Kur’an’da, aynı şu tercüme yapılmıştır:
A’raf-19. Sonra Allah, yaratıp şeklini ve canlılığını vermiş olduğu Âdem’e dönerek “Ya Âdem! Sen ve eşin /kadın ve erkek şu bahçede /Cennette dilediğiniz gibi yaşayın ve istediğiniz her şeyden yiyin. Yalnız şu ağaca /şecere yaklaşmayın ve meyvesinden yemeyin, yoksa buyruğumu reddetmiş ve kendinize kötülük etmekle zalimlerden olmuş olursunuz!” diyerek ikaz etmişti.
Ayetten öğreniyoruz ki, ağaçtaki meyve yasağını çiğnememesi için uyarılan Adem’dir ve yasağı çiğneyen de yine Adem’dir. Kadın olarak eşi, asırlardır haksız suçlanmıştır. Hatta kadın yılan şeklinde resmedilmiştir.
- Bütün Tercümelerde A’raf-23 ncü ayet aynı ve şöyle yanlış tercüme edilmiş
Diğer Meallerde A’raf-23. Onlar /Her ikisi de /Adem ve Eşi Dediler ki: “Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz.”
A’raf-23. Kala rabbena zalemna enfüsena ve in lem tağfir lena ve terhamna lenekunenne minel hasiriyn.
Halbuki Kala ifadesi ile Adem konuşuyor, eşi de değil, ikisi de değil diye düşünüyorum ve ben tercümeyi şöyle yaptım:
A’raf-23. Âdem, “Rabbimiz, biz buyruklarını tutmayarak yanlış yaptık /nefsimize zülum ettik. Bizi affetmez ve rahmet etmezsen perişan olmuşlardan /kaybetmişlerden oluruz” diyerek af edilmeleri için dua etmeye başlamıştı.
Tövbe eden ve af dileyen de Adem’dir, çünkü Şeytan’a o uyuyor, eşi de sonra ona uyuyor.
SAĞLAMA AYETLERİ VAR MI? VAR
Taha-115. Ve lekad ‘ahıdna ila ademe min kablü fe nesiye ve lem necid lehu azma.
Taha-115. Gerçek şu ki Biz Adem’i ilk yarattığımızda, şeytanın kendisine düşman olduğunu bildirip tembih etmiş ve uyarılarımıza uyacağına dair de söz /ahid almıştık. Ama Adem, Allah’a vermiş olduğu bu sözünü sonra unuttu ve şeytanın kandırmasına karşı koyma dirayetini gösteremeyip ona uydu.
Bakara-37. Bu hatası üzerine Âdem, Rabbinin kendisine öğrettiği kelimelerle O’na yakardı ve tövbe edip onları af etmesini istedi. Allah da tövbesini kısmen kabul etti. Çünkü Allah, tövbelere karşılık verendir ve sevgisi ile merhameti oldukça bol /Rahim olandır.
- Bakara-222. Ve yes’eluneke ‘anil mehıydı* kul hüve ezen fa’tezilün nisae fil mehıydı ve la takrabuhünne hatta yathurne* fe iza tetahherne fe’tuhünne min haysü emerakümallahü* innallahe yühıbbüt tevvabiyne ve yühıbbül mütetahhiriyn.
Son Davet Kur’an’da Bakara-222. Ey Peygamber! Sana kadınların aybaşı halini soruyorlar. De ki: “O, kadınlara özgü ve onlara sıkıntı /eziyet verici bir hastalık halidir. Aybaşı halinde iken onlarla cinsel ilişkiye girmeyin ve kurtuldukları zaman, Allah’ın size uygun olarak yaratmış olduğu üzere onlarla ilişkide bulunun. Allah tevbe edenleri ve temiz kalpli, ahlâklı olanları sever”.
23 Türkçe Kur’an’ın;
10’unda Hastalık-Rahatsızlık
6’inde eziyet halidir, Ezadır
1’inde sancı
1’inde Zayıflık
1’inde incinme
2’sinde Kirlilik hali
1’inde Tiksinti verici hal
1’inde Nefret edilen bir pislik
Tercümelerde bu uygunsuz kelimelerin kullanılması yetmezmiş gibi, ay halindeki kadına Kur’an muhkem /değişmez bir ana kural olarak sadece cinsî münasebette bulunulmasını yasaklamışken, asırlardır Namaz kılma, Kur’an okuma, Oruç tutma ve Camiye gitme, hatta Cami içinden geçme de yasaklanmış ve ek haramlaştırmalar yapılmıştır.
- Bakara-228………ve lehünne mislüllezi ‘aleyhinne bil ma’rufi ve lir ricali ‘aleyhinne deracetün* vallahü aziyzün hakiym.
Son Davet Kur’an’da Bakara-228……Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır ve bu hakları adalet ölçüsünde eşittir ve bulundukları yerin bilinen örfüne uygun biçimdedir. Yine de bilinsin ki erkeklerin, bir evi geçindiren kişiler olmaları sebebiyle tekrar evlenme ile ilgili son kararı vermede öncelikleri vardır. Şunu da iyice bilin ki, Allah, her şeyden üstün ve her şeye hakim olandır.
Benim bu tercümemde, ayette vurgulanan eşitlik bozulmadı.
23 Türkçe Kur’an’ın
8 inde Erkeğin, kadının üzerinde hakkı fazla
8 sinde Erkeğin üstünlüğü var
5 inde Erkeğin görev ve sorumluluğu fazla
2 sinde Erkek, son kararda öncelikli
Dikkat edilirse 15 mealde erkek üstün tutulmuş ve eşitlik bozularak tercüme yapışmış.
Halbuki Ayetteki ilk cümlede olan muhkem /değişmez farz kural olarak, kadın ve erkek, haklar bakımından eşittirler denmektedir.
Konuya kaldığım yerden inşallah devam edeceğim.
NOT: NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: “DİN VE BEYİN”, “SON DAVET KUR’AN Tercümesi”, “KUR’AN KADINI KORUYOR”, “OKU! Konularına göre Kur’an ayetleri”, “KUR’AN’IN KULU KÖLESİ MEVLȂNA”, “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM”, “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR”, “ALLAH’TAN ALACAKLI OL”, “ÖZDE VE SÖZDE DİNDAR”, “ALLAH KİMİ SEVER, KİMİ SEVMEZ” VE “HADİS VE SÜNNET GERÇEĞİ”
4 yorum
Yazdığınız yazıdaki bilgiler altın değerinde çok teşekkürler bi kenara not aldım.
Bu yazı bir çok tarihi bilgiyi çarpıtıyor. Tarafgir bir bakış açısıyla yazılmış. Yazarı dini ilimlerde değil de tıp alanında ihtisas sahibi. Kanaatimce herkes bilgi sahibi olduğu alanda yazmalı.
hocam gayet açıklayıcı bir yazı olmuş elinize emeğinize sağlık.
Çok işime yaradı bende bunu nasıl yapacağımı araştırıyorum. Paylaşım için teşekkür ederim.