Kur’an’ın ilk nazil olan bölümünün Alak suresinin ilk beş âyeti olduğu konusunda neredeyse ulemanın tamamı ittifak halindedir. Bu ayetlerin birincisinde Yüce Allah’ın Hz. Muhammed’e yönelttiği (اِقْرَأْ) emrinin tarihi süreç içerisinde genellikle “oku” manasına geldiği ifade edilmiştir. Surenin tamamı Mekkî olmasına rağmen devamındaki âyetlere Medenî manalar verenler olmuştur. Ancak surenin mesajlarının doğru anlaşılabilmesi için âyetlerin nazil oldukları dönemlere uygun manalar ile ifade edilmeleri önemlidir.
Alak sûresinin ilk âyetlerindeki (اِقْرَأْ) emirleri, Hz. Muhammed’in peygamberliğinin habercisi olmaları hasebiyle “oku” manasından ziyade farklı bir anlamı ifade etmektedirler. (قرا) kökünde “okuma” manası olmakla birlikte, kelimenin kök anlamlarından birinin de çağırmak, davet etmek olduğu yapılan bir araştırmada dile getirilmiştir. Özellikle ilk vahiy zaviyesinden bakıldığında “okumak” anlamın makul durmadığı ortadadır. Allah (اِقْرَأْ) ile Hz. Muhammed’e aslında okumasını değil peygamber olarak göreve başlamasını emretmektedir. Dolayısıyla bu suredeki (اِقْرَأْ) emirlerinin (1. ve 3. âyetler), “oku” manasınyla değil, “duyur, tebliğ et, davet et” anlamıyla alınmalarının daha makul olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda hadis kaynaklarında yer alan (ما أنا بقارئ) cevabı da “Ben davetçi/tebliğci değilim!” anlamında bir ifade olarak karşımıza çıkar. Bu çerçevede fetret-i vahiyden sonra lutfedilen Muddessir suresinin ilk âyetlerinin de peygamberlik görevini telkin eden bir muhteva ile inzal edildikleri dikkatlerden kaçmaz: “Ey peygamberlik gömleğini/cübbesini giyen Muhammed! Harekete geç ve tebliğ vazifeni yap. Sadece Rabbini yücelt ve şirke bulaşma!”
4. ayetteki (اَلَّذ۪ي عَلَّمَ بِالْقَلَمِ) cümlesi “İnsana kalemle yazmayı öğretti” şeklindeki literal anlamın ötesinde “İnsana yazı yazma yeteneği kazandırdı”, 5. âyet de “İnsana bilmediklerini kavrama yeteneği kazandırdı” anlamıyla daha derinlikli hale gelmektedir. Zira (عَلَّمَ) fiili, ontolojik olarak farklı olan iki varlık için kullanıldığında (örneğin Allah ile yarattığı bir varlık) bildik anlamda bir öğretmeyi değil, fıtrata kodlama şeklindeki bir öğretmeyi ifade eder. Bu durumda Bakara suresinin 31. âyetinde de anlam “Allah, insanoğluna eşyayı isimlendirme kabiliyeti kazandırdı” şeklinde olur. Benzer şekilde Yusuf suresinin 21. âyetinde Hz. Yusuf’a rüyaları yorumlama kabiliyetinin kazandırıldığı ifade edilir.
9. ve 10. ayetler (اَرَاَيْتَ الَّذ۪ي يَنْهٰى عَبْداً اِذَا صَلّٰى) Mekke döneminin başlarında nazil olmasına rağmen çoğunlukla Medine döneminde nazil olmuş gibi anlamlandırılmışlardır. Bu âyetlere verilen “Namaz kılmakta olan kulu engelleyeni gördün mü?” şeklindeki anlam nazil olduğu yıl ile uyumlu değildir. Çünkü o yıllarda Hz. Muhammed tebliğ vazifesi ile meşguldür ve henüz namaz farz kılınmamıştır. Dolayısıyla âyetlerde Hz. Muhammed’in tebliğini engellemeye çalışan Ebu Cehil’den bahsedilmekte ve onun hakikati engelleme çabası zemmedilmektedir. Bu durumda ayetin nazil olduğu döneme uygun anlamı şöyle olmaktadır: “İnsanları hak dine çağıran Peygamberi (Muhammed’i) engellemeye çalışan o Ebu Cehil kâfirine ne demeli!”
Devamındaki (اَوْ اَمَرَ بِالتَّقْوٰى) cümlesinin anlamı da Mekke dönemine uygun olmalıdır. Yani buradaki “takva” Medine dönemindeki anlamıyla değil Mekke dönemindeki anlamıyla ifade edilmelidir. Bu da “şirkten sakınma” anlamıdır: “Ya O (Muhammed) Allah’a ortak koşmaktan sakınmak gerektiğini öğütlüyorsa!”
Âyetlere nazil oldukları dönemlere uygun manalar verilmediğinde Kur’an’ın mesajlarının doğru anlaşılması mümkün olamamaktadır. Alak suresinin Mekke döneminin ilk yıllarında nazil olduğu düşünüldüğünde kimi âyetlerine giydirilen Medenî manaların Kur’an’ın örnekliğinin buharlaşmasına yol açtığı izahtan vareste olsa gerektir. Bu çerçevede Allah’ın, Peygamberine yönelttiği ilk emrin “tebliğe başla” olması hem işin tabiatı hem de makuliyet açısından çok daha isabetli durmaktadır. Diğer taraftan kelimelerin nazil oldukları dönemlerdeki anlamları ıskalandığında Vucûhu’l-Kur’an (çok anlamlılık) da ıskalanmış ve Kur’an’ın rehberliğinden gereği gibi istifade edilmemiş olacaktır.