İslam dininin ana kaynağı olan Kur’an-ı Kerim’i tanımak için, konuyu çok yönlü incelemek gerekir. Haliyle bu konu, birkaç makale ile geçiştirilemez. Onun için Kur’an ile ilgili bilgileri çeşitli başlıklar halinde incelemek gerekir. Bu yazımızda, “Kur’an’ın Tanımı ve İsimleri” hakkında bazı bilgileri vermek istiyorum.
“Kur’an” Kelimesinin Okunuşu
Âlimler, “Kur’an” kelimesinin okunuşu hakkında çeşitli yorumlarda bulunmuşlardır. Bazı âlimler “Kur’an” kelimesini hemzesiz “Kurân” şeklinde okumuşlar ve farklı anlamlarda yorumlamışlar. Bazıları da onu hemzeli bir şekilde “Kur’an” şeklinde okumuşlar ve yine farklı anlamlarda yorumlamışlardır.
1 – İmam eş-Şafii’ye (ö. 204/819) göre “Kur’an” kelimesi, Yüce Allah tarafından Hz. Muhammed’e (sav.) indirilen ilâhî kitabın özel ismidir, başka herhangi bir kelimeden türememiştir ve hemzesiz olarak “Kurân” şeklinde okunmaktadır.[1] Ebu’l-Hasan el-Eş’âri (ö. 324/936) ve diğer bazı âlimler de “Kur’an” kelimesinin herhangi bir şeyi başka bir şeye eklemek anlamındaki “karene-yekrunu” fiilinden türemiş olduğunu ve hemzesiz olarak “Kurân” şekilde okunduğunu savunmuşlardır.[2] Daha pek çok âlim, “Kur’an” kelimesini farklı anlamlarda yorumlamışlar ve hemzesiz olarak “Kurân” şeklinde okunduğunu ileri sürmüşlerdir.
2 – Ebu’l-Hasen Ali b. Hazım el-Lihyânî (ö. 215/830) ve tefsir ilmi ile meşgul olan âlimlerin çoğunluğuna göre “Kur’an” kelimesi, okumak, tilavet etmek anlamındaki “tela-yetlu” fiili ile eş anlamlı olan “karee-yekreu” fiilinin hemzeli mastarıdır ve kelime olarak “okumak” anlamındadır.[3] Ona göre “Kur’an” kelimesi için yapılan bu tanımın, diğer tanımlara nazaran daha uygun olabileceği kanaatindeyim. Buna göre kelime olarak “Kur’an”, okumak demektir. “Okumak” kelimesi de, herhangi bir şeyi okuyup anlamak ve idrak etmek demektir. Bununla beraber “okumak”, herhangi bir şeyi başkasına okuyup anlatmak, muhatabımızın konuyu idrak etmesini sağlamak anlamlarını da ifade etmektedir. Herhangi bir yazı veya kitaptan bahsedildiği zaman, “ben onu okudum” denince “ben onu biliyorum, anladım, idrak ettim” demek istenmektedir. Ayrıca birine, “ben sana bu yazıyı veya kitabı okumadım mı?” dediğimiz zaman, “sana anlatmadım mı, izah etmedim mi?” demek istiyoruz.[4]
Kur’an-ı Kerimde Kur’an İçin Dört İsim Kullanmaktadır
Âlimler Kur’an’da, Kur’an için elli beş civarında ismin geçtiğini ileri sürmüşlerdir. Ancak Kur’an-ı Kerim’de açık olarak Kur’an için “Kur’an”, “Furkan”, “Kitap” ve “Zikr” kelimeleri geçmektedir. Diğer isimler ise âlimlerin çoğu tarafından Kur’an için isim değil, sıfat olarak kabul edilmektedir.[5]
“Kur’an”, “Furkan”, “Kitap” ve “Zikr” kelimeleri, Kur’an-ı Kerim’in ayetlerinde Kur’an için isim olarak kullanılmaktadırlar:
1 – Kur’ân
نَحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ أَحْسَنَ الْقَصَصِ بِمَا أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ هَـذَا الْقُرْآنَ
“Biz sana bu Kur’an’ı vahiy etmek sureti ile geçmiş toplumların kıssalarını en güzel bir üslupla açıklıyoruz.”[6] Bu ayette, Kur’an için “Kur’an” ismi kullanılmaktadır.
2 – Furkân
تَبَارَكَ الَّذِي نَزَّلَ الْفُرْقَانَ عَلَى عَبْدِهِ لِيَكُونَ لِلْعَالَمِينَ نَذِيراً
“Âlemlere uyarıcı olsun diye kulu Muhammed’e Furkan’ı indiren Allah, yüceler yücesidir.”[7]
Bu ayette geçen “Furkan” kelimesi, Kur’an için isim olarak kullanılmaktadır. Bu surenin ilk ayetinde geçen bu kelime, sureye isim olmuştur. “Furkan” kelimesi, “faraka-yefruku” fiilinden türemiş olan bir isimdir. Bu isim, kelime olarak, “iki şeyi birbirinden ayıran” anlamındadır. Dini açıdan ise “Furkan”, inanç, söz ve hareket açısından hakkı batıldan, doğruyu yanlıştan ayıran demektir.[8]
3 – Kitap
الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَنزَلَ عَلَى عَبْدِهِ الْكِتَابَ وَلَمْ يَجْعَل لَّهُ عِوَجَا
“Hamd olsun Allah’a ki, O, kuluna/Muhammed’e, kendisinde hiçbir tenakuz/çelişki ve eğrilik bulunmayan dosdoğru kitabı indirdi.”[9]
Bu ayette geçen “kitap” kelimesi, “ketebe-yektubu” fiilinden türemiş bir isim olup kelime olarak belli bir düzen içerisinde bir araya getirilen sözlerin toplamına verilen addır. Dini kültürde ise “kitap” ismi, Allah tarafından vahiy yoluyla peygamberlere gönderilen tüm ilahi kitaplar için kullanılmaktadır.[10] Bu ayette söz konusu olan ve Allah tarafından gönderildiği haber verilen kitap, Kur’an-ı Kerim’dir.[11]
4 – Zikr
إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ
“Zikr’i/Kur’an’ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız.”[12]
Bu ayette Allah, Kur’an’ı koruyacağını tekitle bir ifade ile haber vermektedir. Ayrıca bu ayette Kur’an’dan, “zikr” diye bahsedilmektedir. Müfessirler, burada geçen “zikr” kelimesi ile Kur’an’ın kast edildiğini söylemişlerdir.[13] Ancak bu ayette geçen ve Kur’an’ın bir ismi olarak kabul dilen “zikr” kelimesi, iki şekilde yorumlanmaktadır. Biri, Kur’an’ın Allah tarafından insanlara zikredildiği, anlatıldığı, onda helal haram her şeyin açıklandığı şeklindeki yorumdur. Diğeri ise, Kur’an’a inanarak onun yolunda yürüyen ve onunla amel eden insanların şan, şeref kazanarak iyilikle anılıp zikredilmeleri anlamındadır.[14] Bu ayetteki, “Onu yine biz koruyacağız” ifadesinde geçen “onu” zamiri, âlimler tarafından farklı yorumlanmaktadır. Bazı âlimler, bu zamirin Hz. Muhammed (sav.) için kullanıldığını söylemektedirler. Fakat âlimlerin çoğunluğu, bu zamirin Kur’an için kullanıldığını ve burada Kur’an’ın her türlü tahrifattan korunacağının bildirildiğini ileri sürmüşlerdi.[15]
Kur’an kelimesinin anlamı ve mukaddes kitap olarak Kur’an’ın tanımı hakkında çok çeşitli bilgiler yazılmaktadır. Burada “Kur’an” kelimesi hakkında bu bilgileri verdikten sonra, Kur’an’ı kısaca şöyle tanımlamak istiyoruz: “Kur’ân-ı Kerim, Yüce Allah tarafından[16] vahiy yoluyla [17] Cebrail (as.) vasıtasıyla [18] Hz. Muhammed’in (sav.) kalbine[19] Arapça olarak[20] yirmi üç senelik zaman zarfında indirilen ve kıyamete kadar Allah tarafından korunacak olan[21] ilahi kitaptır.”
Kur’an-ı Kerim’deki bölümlere “sure” ve bu bölümlerdeki cümlelere de “ayet” denmektedir.
SONUÇ
Yüce Allah insanların dünya ve ahirette huzur ve saadete ulaşmaları için onlara akıl vermiş, aklı olumsuz etkilerden kurtarmak ve ona doğru yolu göstermek için peygamberler göndermiş, bu peygamberler vasıtasıyla kutsal kitaplar indirmiştir. Bu peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed (sav.) ve kutsal kitapların sonuncusu da Kur’an-ı Kerimdir. Kur’an’ı ve Hz. Muhammed’in (sav.) sahih sünnetini ölçü alarak Allah rızası için güzel bir ahlakı seçmemiz ve ona göre temiz bir hayatı sürdürmemiz gerekmektedir. Ona göre Kur’an-ı Kerim’i ve sahih sünneti iyi bir şekilde öğrenmeye çalışmalıyız.
[1] Bedruddin ez-Zerkeşi, el-Burhan fi Ulumi’l-Kur’ân, thk. Muhammed Ebu’l-Fadl İbrahim, Mısır 1957, I, 278; el-Hatib el-Bağdâdî, Tarihu Bağdad, Mısır 1931, II, 62; es-Süyûti, el-İtkân fi Ulûmi’l-Kur’ân, Şirketu Mektebe ve Matbaati Mustafa el-Bâbî el-Halebî, Mısır 1978, I, 181.
[2] İbn Manzur, “karene”, Lisanu’l-Arab, I, 129; Ömer Rıza Doğrul, Tanrı Buyruğu, İstanbul 1955, I, 3; Subhi es-Salih, Mebahisun fi Ulûmi’l-Kur’ân, Beyrut 1965, s. 18.
[3] ez-Zerkeşi, el-Burhân, I, 277; es-Süyûti, el- İtkân, I, 182; Muhammed Abdulazim ez-Zerkânî, Menahilu’l-İrfân fi Ulûmi’l-Kur’ân, Kahire 1973, I, 7; Menna’ el-Kattân, Mebâhisün fi Ulûmi’l-Kur’ân, Beyrut 1982, s. 13.
[4] el-Mâverdî, en-Nuke, I, 23.
[5] ez-Zerkeşi, el-Burhân, I, 273; es-Suyûti, el-İtkân, I, 178; ez-Zerkânî, Menâhilu’l-İrfân, I, 11 vd.
[6] Yûsuf 12/3.
[7] el-Furkân 25/1.
[8] el-İsfahânî, el-Müfredât, s. 569; el-Cürcânî, et-Ta’rifât, s. 173; Ebu’l-Ferec Abdurrahman İbnu’l-Cevzi, Nüzhetü’l-A’yûni’n-Navâzir fi İlmi’l-Vücûhi ve’n-Nezâir, Beyrut 1985, s. 459.
[9] el-Kehf 18/1
[10] el-İsfahanî, el-Müfredât, s. 639; İbn Manzur, “ketebe”, Lisanu’l-Arab, I, 698.
[11] Nasiruddin Ebu Said Abdullah b. Ömer b.Muhammed el-Beydavî, Envâru’t-Tenzîl ve Esraru’t-Tevîl, Mısır 1955, II, 2; Celaluddin Muhammed b. Ahmed el-Mahallî ve Celâluddin es-Suyûtî, Tefsiru’l-İmameyn el-Celileyn, Dımaşk tsz, s.388.
[12] el-Hicr 15/9.
[13] Muhammed b.Ca’fer et-Taberi, Câmiu’l-Beyân an Te’vili Ayi’l-Kur’ân, Beyrut 1995, XIV, 11; el-Kurtubi, el-Câmi’, X, 5.
[14] el-Maverdi, en-Nuke, I, 24.
[15] Yahya b. Ziyad el-Ferra, Meâni’l-Kur’ân, Basım yeri ve yılı yok, II, 85; er-Râzî, Mefâtih, XIX, 164.
[16] ez-Zümer 39/1.
[17] eş-Şuara 26/192.
[18] eş-Şuara 26/193.
[19] Muhammed 47/2.
88 er-Ra’d 13/37; Taha 20/113; ez-Zumer 39/28; el-Fussilet 41/3; eş-Şûrâ 42/7; ez-Zuhruf 43/3; el-Ahkaf 46/12.
[21] el-Hicr 15/9.