Bazı kurumlara başvurduğunuzda sizi sarıp sarmalayan, saygı uyandıran bir hava ile karşılaşırsınız. Eğer bu kurum bir hastane ise, endişe ve heyecanınız yerini güven duygusuna bırakır ve hemen oraya gidiş amacınıza yoğunlaşırsınız Ancak bazı kurumlarda ise hiç hak etmediğiniz, beklemediğiniz davranışlarla karşılaşabilirsiniz. O zaman bunlarla baş etme zorunluluğu, kuruma gidiş amacınızın önüne geçebilir. Kurumlar arasındaki bu ayrıcalıklar aslında kurum kültürünün dışa yansıması ile ilgilidir.
Bilindiği gibi, kurumların belli amaçları, hedefleri ve bunlara ulaşmada önemsedikleri, benimsedikleri ilkeleri, kuralları ve değerleri vardır. Kurumlara kimlik kazandıran bu ögeler, kurum kültürünü oluştururlar. Ayrıca, çalışanların paylaştığı inanç, dünya görüşü, görev anlayışı, olaylara bakışı, düşünce biçimleri, hizmet anlayışı, empati yapabilme kapasitesi gibi özelliklerin de kurum kültürüne katkısı büyüktür. Bu yüzden kurum kültürü için, pek çok ögenin bir toplamıdır, denilmesi yerinde olur. Çünkü kurum kültürü; bilgiler, deneyimler, inançlar, değerler ve bunların karşılıklı etkileşimleri sonucunda oluşur.
Kurum kültürü yazılı olmadığı halde, genellikle üzerinde konuşulmadığı ve bu başlık altında okullarda öğretilmediği halde kapsadığı kurallar, varsayımlar, değerler ve düşünce biçimleri aracılığı ile o kurumda çalışanların; dış görünüşlerini, davranışlarını, hizmet almaya gelenlere karşı yaklaşımlarını, çalışanlar arası ilişkileri ve yöneticilere karşı davranışlarını biçimlendirmede, düzenlemede önemli işlev görür. Ayrıca, tüm çalışanları aynı değer ve çalışma anlayışı çerçevesinde yakınlaştırır, onları birbirlerine bağlayıcı rol oynar ve kurumda bütünleşmeyi sağlar. Herhangi bir nedenle kurumdaki dengelerin bozulma ve hedeflerden sapma olasılığında dikkatlerin tekrar hedefe yoğunlaştırılmasında yol göstericidir.
Kurum kültürünün belirleyicileri içten dışa, görünmeyenden görünene doğru bir açılım gösterir. Görünmeyenlerden temel inanç ve varsayımlar kültürün temelini oluşturur. Bunlar çalışanların nasıl davranmaları gerektiğine açıklık getirir ve onların birbirleri ile etkileşim biçimini belirler. Doğal olarak kültürün etkileri kurumun dış görünüşüne de yansır. En önemlisi de, güçlü kültüre sahip kurumlarda; hizmet verilen bireylerin gereksinim, beklenti ve memnuniyetinin ön planda tutulduğu, onlara karşı nazik, saygılı, mesafeli ama sıcak bir yaklaşım sergilendiği görülmektedir. Bu yüzden böylesi kurumların tercih sıralamasında en üstlerde yer aldıkları bilinmektedir.
Güçlü kurum kültürüne sahip olan kurumların daha başarılı oldukları bilinmektedir. Bu yüzden kültürün güçlendirilmesinde kurum yöneticisinin öncelikle bu olgunun ayırtında olması beklenir. Yönetici bu bilinçle; talep sahiplerine kaliteli hizmet sunulmasında, kültürün temellerinin atılması, grupla paylaşılması, ileriye taşınması ve kullanılmasının önemini bilir. Yönetici ayrıca; çalışan kaliteli olmazsa, ekibin ve kurumun da kaliteli olamayacağını bildiği için tüm eylemlerini kaliteye odaklanarak yürütür. İşe alacağı elemanı bu doğrultuda seçer ve görevine hazırlar. Yönetici kurum vizyonunun ve alınan kararların çalışanlarla paylaşılmasının, onların kendilerini kurumun bir parçası olarak duyumsamalarına neden olduğunu ve bunun çalışanların daha başarılı olmalarını sağlayıcı motivasyon faktörü olarak rol oynadığını bilir ve ona göre davranır. Çalışanların birbirlerine karşı duydukları dostluk, saygı, kurum değerlerine bağlılık, yöneticilerin çalışanları birarada çalışmaya güdülemeleri ve başarıyı tüm çalışanlarla paylaşmaları, çalışanlar için güzel bir çalışma ortamı oluşturur. Böylece çalışanlar göreve istekle gelirler ve yaptıkları işten doyum sağlarlar.
Köklü tarihe ve güçlü kültüre sahip kurumların çalışanları birbirine bağlayıcı etkilerinin kurumdan ayrıldıktan sonra da devam ettiği, kurumdan ayrılmış olanların yıllar sonra karşılaştıklarında birbirlerine içtenlikle yaklaştıkları ve bundan sevinç duydukları görülmektedir. Bu da kurum kültürünün etkilerinin ve sürekliliğinin bir kanıtıdır.