“Herkes kendi geleceğinin mimarıdır.”
İngiliz Atasözü
“Nasıl bir anayasa istersiniz?” sorusuna benim en kısa yanıtım başlıkta kullandığım ifade olurdu. Ve sanırım pek çok kişi benim gibi kusursuz bir anayasa ister. Peki, bu mümkün mü?
En azından şimdiye kadarki deneyimlerimiz bunun mümkün olmadığını göstermiştir. Peki, bu platformda akademisyenlerin görüşüyle hayallerimize kavuşabilir miyiz? Harika bir yasa taslağı ya da önerisi çıkar mı buradan? Herkesin üzerinde uzlaşacağı, herkesi mutlu edecek bir anayasa…
Bir hekim olarak görüşümü sorsanız özellikle pandemi sürecinde yaşadığımız zorlukları da hatırlatarak gerek ekonomik gerekse yaşam koşulları açısından bizi tatmin edecek bir kısım düzenlemeler isteyebilirdim. Örneğin, pandemiyi bitirmek için daha katı önlemler alınması gibi…
Ama bir esnaf olsam bu değişiklik önerisini ciddi bir tepkiyle karşılardım. Esnaf ekonomik krizle boğuşurken ekonomik güvencesi yetmezmiş gibi bir de ek ödeme alan hekimler elindekilerin kıymetini bilsin, derdim. Ve pandemi kısıtlamalarının abartıldığını, artık şu dükkânların bir an önce açılması gerektiğini ifade ederdim.
İki yaşındaki yavrusu bir sarhoşun kullandığı aracın altında can veren anne olsam, alkollü araç kullanıp ölüme sebebiyet verenlerin misliyle cezalandırılmasını isterdim. Ama yirmi yaşındaki alkollü gencin annesi olsam, bir kerecik hata yapan genç adamın aslında kötü bir niyeti olmadığını, yaşadığı travmanın ona yeteceğini, bu yüzden ağır bir cezaya çarptırılmaması gerektiğini söylerdim.
Kocası tarafından ihanete uğrayan bir kadının ruh haline girebilsem ihanetin ağır bir bedeli olması gerektiğini düşünürdüm herhalde. Ama çapkın bir kocayla empati kursam ve onun adına fikrim sorulsa minik bir kaçamağın çok da abartılmaması gerektiğini düşünebilirdim.
Dini hassasiyetleri olan birisi örneğin 1921 ve 1924 anayasalarında yer alan “Türkiye Cumhuriyeti’nin Dini İslam’dır” ibaresinden hoşnut olurdu. Ama laik görüşe sahip olanlar 1928 yılında bu ifadenin kaldırıldığı metni daha hoş buluyorlardır.
Kendini ülkenin en zeki ve akıllısı sanan bir kısım insanların ruh haliyle düşünsem “Devlet işlerini nasıl düzenleyeceğimizi cahil halka sormayalım,” derdim. Ama gerek Çanakkale gerekse Birinci Dünya savaşında olduğu gibi en kritik zamanlarda canını ortaya koyan ve memleketimizi kanı pahasına bize emanet eden bu kitlenin haklı tepkisiyle karşılaşırdım.
Hâsılı sekiz milyar insanın yaşadığı dünyada olduğu gibi seksen milyon insanın yaşadığı ülkemde de şimdiye kadar kusursuz bir yasa düzenlemek mümkün olmamıştır. Parmak ucuna kadar her biri farklı özelliklere sahip olan insan türünün hemfikir olacağı bir yasal düzenleme imkânsız gibi görünmektedir. Sadece ülkemde değil, tüm dünyada gerçek budur.
Fıtratında biraz bencillik biraz da bozgunculuk olan insan türünün kısmen de olsa özgür iradesine teslim edilen dünyamızın hali ortadadır. Oysa insan elinin ulaşamadığı sonsuz evrende milyonlarca yıldır müthiş bir düzen hüküm sürmektedir. Her biri kendi yörüngesinde hayal bile edemeyeceğimiz hızla hareket eden devasa kütleler birbirinin yoluna çıkmadan, birbirine çarpmadan devrine devam etmektedir.
Belki de özgür ruhlu insan, aklının yetmeyeceği şeyler olduğunu da kabul etmelidir. İnsan, onu kendisinden bile iyi tanıyan sınırsız bir güç sahibinin olduğunu hatırlayıp önerilerine azcık kulak asmış olsa dünyamız daha güzel bir yer olurdu.
Temelde felsefe de neredeyse tüm inanç sistemlerinde olduğu gibi erdemli bir hayatı telkin etmektedir. Erdemli bir hayatta suç ve kargaşa olmaz. Bu yüzden de yasalara ihtiyaç bile duyulmaz. Zira tüm yasalar masum insanları erdem çizgisinden sapanların zararından korumak içindir.
Umutsuz bir tablo çizdiğim için üzgünüm ama dost acı da olsa gerçekleri söylermiş. Yine de ümit verici bir şey söylemeden bu makaleyi sonlandırmak istemem.
“Herkes kendi geleceğinin mimarıdır,” der bir İngiliz Atasözü. Güzel bir hayat sürmek için bizim dışımızdaki tüm düzenlemelerden daha etkili ve önemli bir şey varsa o da kendi yaşam ilkelerimizi belirlemektir. İşte bu konuda yetkinin bizde olduğunu hatırlamak iyi gelecektir sanırım.
İnsanların, erdemi tüm yasaların üstünde tuttuğu huzurlu bir toplumda yaşayabilme hayalleriyle…
2 yorum
“Başınıza gelen her musibet kendi elleriniz yuzundendir.” Diyor bizi yaratan Rabbimiz.
ayrica (küçük bir kaçamak) büyük kaçamağın kapısını aralar…zina etneyin emrinden ziyade “zinaya yaklaşmayin” ayeti oldukça dikkat çekici.
selam ve sevgilerimle…
Evet empatlerle verilecek cevaplar iyi kötü böyledir zaten ama bu konuda en iyi ve en az kusurlu bir anayasa metni yapmak istiyorsak insanı en iyi tanıyan yaratıcının ilk insandan bu güne kadar yaşamış toplumlardan verdiği örnekleri dikkate alarak tüm insanlığa gönderilmş son vahy kitabını anlamaya çalışıp referans alınarak oluşturulacak bir toplumsal mutakabat metni olabilir diye düşünüyorum..