Sevgili okurlar,
Adalet üzerine söylenecek o kadar çok şey var ki. Yaşamın her kademesinde ve tüm canlılar aleminde adalet ve olumsuzu olan adaletsizliği görebilir ve konu edebiliriz.
Çok güzel bir yaklaşımla konuyu irdelemek isterim.
Ne ise aradığın, onu bulursun.
Adalet; suçu, suçluyu aramak değil, adalet sonuna kadar masumiyeti aramaktır (Taptuk EMRE).”
Bu sebeple adalet terazisinde tartılmak istenen niyetin masumiyet olması ( masumiyet karinesine atıf yapabilirim burada) doğru sonuca götürecektir gibi görünüyor.
Bir milletin kendini güvende hissetmesi ve yaşamını gönül rahatlığıyla sürdürebilmesi, evinde, işinde, geleceğe bakışında, hayallerinde, yarınlarında hep bu duyguya yani adalet mülkün temelidir ilkesine bağlı…
Adalet terazisini yanımıza almadığımız bir an yok aslında işin özüne bakarsak…
Adalet ve hak ikilisini birlikte ele aldığımızda; akın karaya, gecenin gündüze, güzelin çirkine, zenginin fakire gibi birçok örnekte gördüğümüz gibi, adalet terazisini kullanmamız gerekmekte.
Peki en küçükten en büyüğe adaleti sağlamak mümkün mü?
İşin aslına bakılırsa gerçek adalet, mutlak adalet gerçekten çok zor….
Tarihe baktığımızda tüm yaşamlarını adalet üzere kurmuş yöneticiler bile ‘adalet terazim doğru mu tartıyor’ endişesine kapılmışlardır.
Bazen özel hayatımızda terazimiz doğru tartıyor mu diye kontrol etme ihtiyacı duyuyoruz; çocuklarımız arasında, bizlerle çalışanlar arasında ya da öğrencilerimiz arasında… Çünkü bizim gördüğümüz resimle karşı tarafın gördüğü resim veya gerçek resim başka olabiliyor ve bu da kendimizden çok emin olsak da adaletsizlik sonucunu doğurabiliyor.
Yakın zamanda Z kuşağını anlatan bir video izlemiştim. Çok hoşuma gitmişti. Kısaca bahsetmek istiyorum ana fikirden. O videoda Z kuşağı denilen 1996 sonrası teknoloji çocuklarından bahsediyor. Bu çocuklar doğdukları andan itibaren tüm dünyada olan her şeyden anında haberdar olmaktalar. Tek tuşla dünyadaki tüm dengesizlikleri, adaletsizlikleri görerek büyüyorlar. Önceki kuşaklarla karşılaştırıldığında önceden ya da bizim kuşaklarda sadece çevremizdeki belli başlı adaletsizlikleri arada bir ancak görüyorduk. Bu açıdan bakıldığında hangi kuşak şanslı acaba?
Taptuk Emre’den birkaç alıntının da güzel olacağını düşünüyorum bu köşe yazısı için;
Adalet değişmez, Yunus Efendi!
Adalet bir kutup yıldızıdır.
Her şey etrafında dönerken, o yerinde sabit durur.
Geciken Adalet Adaletsizliktir!
Adaletli, sağlıklı günler dilerim.
Sağlıcakla…
5 yorum
Çok güzel bir yazı.
Teşekkür ederim.
Teşekkürler Havva Hocam. Yine önemli bir konuda, şahane bir yazı yazmışsınız. Gönlünüze, kaleminize sağlık. Müsadeniz olursa, ben de bir berber dükkanında aynaya sabitlenmiş olarak görüp resmini çektiğim ve ara ara paylaştığım bir hikayeyi burada yazmak isterim. Hikayemiz bizim okuduğumuz dönemlerde 3. sınıfta ilkokul kitabında yer alan ve bence adalet ve hak etme ile ilgili güzel bir hikaye. “Kıssadan Hisse” başlığıyla “Genel kültür” sayfasında yayınlanmış. Kusura bakmayın uzattım, hikayemiz şöyle:
** * Kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy vermiş. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış. Müthiş bir hızla yükselmiş ve kısa sürede kavak ağacı ile aynı boya gelmiş. Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa: “Sen kaç ayda bu hale geldin?” “10 yılda!” demiş kavak. “10 yılda mı?” diye gülmüş kabak. “Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak.” “Doğru.” Demiş ağaç. Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzgarları başladığında kabak önce üşümeye sonra da yapraklarını düşürmeye başlamış. Sormuş endişeyle kavağa: “Neler oluyor bana ağaç? “Ölüyorsun!” demiş kavak. “Niçin?” “BENİM ON YILDA GELDİĞİM YERE, SEN İKİ AYDA GELMEYE ÇALIŞTIĞIN İÇİN.”***
Eskiden adalet, hakkına razı olma gibi değerler, bir erdem olarak anlatılır ve nesil buna göre yetiştirilmeye çalışılırdı. Okul kitaplarında da bu duygular verilirdi. Bugünlerde maalesef toplumumuz bu değerleri göz ardı etmeye başladı. İnsanlar adalet duygu ve sorumluluğunu önemsemeseler bile eninde sonunda onu yerine koyan bir ilahi adalet olduğu unutulmamalı.
Çok uzattım kusura bakmayın. Yazınız için tekrar teşekkürler. Selamlarımla. Doç. Dr. Yaşar Ünlü
Teşekkür ederim katkılarınız için.
Lütfen devam edin, merakla diğer yazılarınızı bekliyorum!