Son zamanlarda toplumda LGBT, diğer adıyla eşcinsellik konusu çok konuşulmakta ve tartışılmaktadır. Doğrusu ben bu gibi konuları konuşmak ve tartışmak istemiyorum. Dolayısıyla LGBT ve benzeri kelimelerden oluşan kavramların anlamı hakkında da yeterli bilgiye sahip değilim. Ancak bunun kısaca eşcinsellik olarak anlıyorum. Hem yazılı hem de telefonla çok kişi bana bu konuyu sormakta, konu hakkındaki kanaatimi öğrenmek istemektedirler. Çok kişiye bu konuda bilgi vermeye çalışacağımı söyledim. Onun için ölçü Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed’in (sav.) sünneti olmak üzere, bu konuda özet olarak bazı bilgileri vermek istiyorum. Gerçi bir ayet veya bir hadisi metninden okuyarak tercüme edip izah etme kabiliyetinden yoksun bazı kişiler zaman zaman, “Nurettin Hoca her konuşmasının başında Kur’an ve sünnet diyor. Nurettin Hoca kendini aşamamış, o, hala hadislere takılıyor. Ben sünneti bir kenara atıyorum” gibi sözleri sarf ederek beni tenkit ediyorlar. Herkesin görüşüne saygım var. Kim ne derse desin. Herkes kendisine yakışanı söyler ve yapar. Benim inancıma göre, Hz. Muhammed’in (sav.) sahih sünnetine uymak, Allah’ı emrinin gereğidir. Çünkü bu konu, çok ayette dile getirilmektedir. Hiç şaşmamak gerekir, Müslümanın ölçüsü Kur’an-ı Kerim olmalıdır. Hz. Muhammed’in sahih sünneti de, Kur’an-ı Kerim’in tefsir ve açıklaması durumundadır.
Konumuza dönüyorum ve Kur’an-ı Kerim’e göre eşcinsellik:
KUR’AN-I KERİM’DE EŞCİNELLİK
Kur’an-ı Kerim’in dördüncü sıradaki suresi olan Nisa Suresi’nin 15 ve 16. Ayetleri şöyledir:
وَاللاَّتِي يَأْتِينَ الْفَاحِشَةَ مِن نِّسَآئِكُمْ فَاسْتَشْهِدُواْ عَلَيْهِنَّ أَرْبَعةً مِّنكُمْ فَإِن شَهِدُواْ فَأَمْسِكُوهُنَّ فِي الْبُيُوتِ حَتَّىَ يَتَوَفَّاهُنَّ الْمَوْتُ أَوْ يَجْعَلَ اللّهُ لَهُنَّ سَبِيلاً {15}
“Kadınlarınızdan fuhuş işleyenlere gelince, onların bu suçu işlediklerine dair içinizde dört şahit getirin. Eğer dört kişi şahitlik ederse, ölünceye veya Allah onlar için bir kolaylık sağlayıncaya kadar o kadınları evlerde tutun.”[1]
وَاللَّذَانَ يَأْتِيَانِهَا مِنكُمْ فَآذُوهُمَا فَإِن تَابَا وَأَصْلَحَا فَأَعْرِضُواْ عَنْهُمَا إِنَّ اللّهَ كَانَ تَوَّاباً رَّحِيماً {16}
“İçinizden bu suçu işleyen erkek kişilerin ikisini de azarlayın. Eğer tövbe edip kendilerini düzeltirlerse, artık üzerlerine varmayın. Muhakkak ki Allah, tövbe edenleri bağışlayan ve merhamet edendir.”[2]
Bu iki ayet, âlimler arasında çok değişik anlamlarda yorumlanmışlardır. Bu ayetlerin birincisinde kadınların fuhuş işlemeleri ve ikincisinde de erkeklerin fuhuş işlemeleri anlatılmaktadır. Bazı âlimler burada geçen fuhşu zina diye yorumlamışlardır. Ancak başka ayetlerde zina fiili, zina kelimesiyle anlatılmaktadır. Burada geçen fuhuş, kadının kadınla ve erkeğin erkekle sevişmesi anlamında yorumlanmıştır. Ona göre kadının kadınla sevişmesi, birinci ayette fuhuş olarak kabul edilmektedir. Bunu yapanların cezası, gözaltına alınıp hapsedilmeleridir. Onların bu cezası, ya ölene kadar devam eder veyahut ta bu hatadan vaz geçip bir erkekle evlenip normal hayatı sürdürmeleridir.
İkinci ayette ise iki erkeklerin birbirleriyle ilişkiye girmeleri şeklindeki bir fuhuştur. Ayette haber verildiği gibi bunu işleyen erkeklerin ikisi de azarlanıp incitilmelidir. Bu yanlıştan vaz geçip tövbe edenlere de dokunmamak gerekir.
Kadın olsun erkek olsun bunu yapanların işledikleri, fuhuştur, ahlaksızlıktır. Allah inancına dayanan hiçbir ahlak, bu tür davranışları tasvip etmez. Bir yazımda, “Her kişiyi insan olarak kabul edip ona insanca muamele etmemiz gerekir” gibi bir ifade yazmıştım. Bir arkadaşımız, “Hocam! LGBT’lilere de mi hoş davranmamız gerekir?” diye soru sormuştu. Kendisine, “Daha geniş cevap vereceğim” dedim. Her insanı insan olarak kabul ederiz, haksız yere zulmetmeyiz, adaletsizlik yapıp insani haklarını çiğneyemeyiz. Ancak yanlış davranışlarını savunmamız da mümkün değildir. Ahlaka, insanlığa, edebe ve benzeri değerlere ters düşen davranışları savunmamız, ahlaksızlığı savunmaktır. Bunu kısaca belirttikten sonra şunu da kısaca ifade etmek istiyorum.
Çeşitli ayetlerde genişçe anlatıldığına göre İbrahim Peygamberin yeğeni olan Lut Peygamber, İbrahim Peygamberin devrinde komşu bir ülke olan Sedum halkına peygamber olarak gönderilmiş. Sedum halkı, erkek erkekle ilişkiye girme ahlaksızlık ve sapıklığın içerisinde bulunuyordu. Lut Peygamber, onları bu ahlaksızlıktan kurtarmak için çok mücadele etmiş, aralarında çok tartışmalar ve ciddi olaylar yaşanmıştır. Fakat bu halk, ona çeşitli hakaretlerde bulunarak onu incitmişti. Sonuçta Yüce Allah, bir gece Lut Peygambere kendisine inananlarla beraber şehri terk etmelerini emretmiş. Onlar şehri terk ettikten sonra şehir yerle bir edilmişti.[3]
Zaman zaman yaşanan bu sel, deprem ve benzeri bu tür afetleri tabiat olaylarıyla yorumlayıp geçiştiriyoruz. İşin manevi hikmetlerine bakmak aklımızdan bile geçmiyor. Aslında Allah verdiği hiçbir afet, boşuna değildir, mutlaka bir sebebi vardır.
SONUÇ
Her insanı insan olarak kabul edip onun insani haklarını savunmamız gerekir. Ancak LGBT gibi hassas konularda duyarlı olmak gerekir. Bazen insanlar doğuştan biyolojik olarak hem erkekliğe hem de kadınlığa yakın bir yapıda dünyaya gelmektedir. Bu durumda olan pek çok kişi, durumunu anlatmaktan utandığı için çekinmekte, kimseye söylememekte, psikolojik problemler yaşamakta, hatta intihar edenler bile olmaktadır. Aslında bu durumda olanlar tedavi edilmeli, erkekliğe yakın olanlar ameliyatla erkek yapılmalı, kadınlığa yakın olanlar da ameliyatla kadın yapılmalıdır. Bu gibi durumlarda olanlar hor görülmemeli, topluma kazandırılmalıdırlar. Kadının kadınla, erkeğin erkekle ilişkiye girmeleri ise, kanaatimce daha çok psikolojik bir rahatsızlıktır. Bu gibi durumda olanlar tedavi edilmelidirler. Bu gibi şeylerin önünün alınması için, başta aileler olmak üzere toplumun her kademesinde ahlaki eğitime ağırlık vermek gerekir. Kadının kadınla, erkeğin erkekle ilişki yaşaması, normal evliliğe engel teşkil eder, aile mefhumunu zedeler, toplumun ahlaki değerlerini dumura uğratır ve çeşitli hastalıklara yol açar. Dikkat edilirse, hayvanlarda eşcinsellik yoktur. Netice olarak erkeğin erkekle ilişkisinin ne derece kötü bir ahlaksızlık olduğunu öğrenmek için, Lut Peygamberle ilgili bilgileri ilmi kaynaklarından genişçe okumak gerekir. Hiçbir dini inançta, bu gibi ahlaksız davranışlar tasvip edilmemektedir.
Herkese selam, saygı ve hürmetler.
[1] en-Nisa 4/15.
[2] en-Nisa 4/16.
[3] Geniş bilgi için bkz. İsmail Lütfi Çakan, Kur’an-ı Kerim’e göre Peygamberler ve Tevhid Mücadelesi, Altınoluk, İstanbul 1994, s. 71 vd. Ayrıca Peygamberler Tarihi ile ilgili çeşitli kaynaklara bakabilrsiniz.
9 yorum
Kaleminze sağlık.
Hadislerden rahatsız olanlar aslında Kur’an-ı Kerim’i kafalarına göre yorumlamak isteyenler .
1. İnsanların özel hayatları diğerlerini ilgilendirmez.
2. Hayvanlarda eşcinsellik vardır.
3. Kendi hayatını değil de başkalarının seçimlerini kendi dinine göre cezalandırmaya çalışmak yobazlığın alasıdır.
Sayın Muhammed Bey!
Yazımı okuyup yorumladığınız için teşekkür ediyorum.
Kişisel olarak hiçbir insanın özel hayatını değerlendirmiyorum. Bana sık sık sorulduğu için toplumsal bir konuyu genel olarak Kur’an açısından yorumluyorum.
Nesillerinin devamı için bütün canlılar çift olarak yaratılmaktadır. Normal ilişkinin dışında olan her türlü ilişkinin, neslin devamında etkili olamamaktadır. Dolayısıyla insani olarak faydası olmayan bir yanlıştır. Hayvanlarda bile olsa.
Her insan inancında hürdür. İsteuyen inanır, isteyen inanmaz. Her insan kendi inancını veya başka inançları öğrenir ve yorumlar. Bu türlü değerlendirmeler, bilimsel olarak normaldir. Başkalarının seçimi, oları ilgilendirir. Ancak olayları yorumlamak, kişilerin dışında olan bir şeydir. Bütn peygamberler ve bütün kutsal kitaplarda lutilik fiili tenkit edilmiş ve doğru bir şey olmadığı anlatılmıştır. Bunun tıbbi, sosyolojik,biyolojik, psikolojik ve benzeri yönlerden yorumlanması halinde, Kur’an’ın konu ile ilgili hükmünün yanlış olmadığını doğrular. Buna yobazlık demek, başta Kur’an’ı, tüm peygamberleri ve kutsal kitapları yobazlıkla itham etmektir. İnanan bir insanın bunu söylemesi doğru değildir. İnanmayan bir insanın da Kur’an’ı, peygamberleri ve kutsal kitapları yobazlıkla itham edip aşağılaması yine doğru değildir.
Ben, edebim gereği başkalarını incitecek aşağılayıcı ifadeleri kullanmama özellikle dikkat ediyorum. Aşağılayıcı ifade kullananları da ciddiye almıyor ve muhatap olarak kabul etmiyorum. Selamlar.
Farklı görüşleri okumanız güzel, yoksa hiçbirimizin binlerce yıl oncesi yazılmış metinlerin ötesine geçmemiz mümkün değil. Bugün neredeyse tüm devletler halklarını mümkün olduğunca çoğunluk dinlerin eski metinlerine göre yönetmemeye çalışıyorlar, Ortadoğu’daki birkac istisna dışında, ki bu ülkeleri eminim isimlendirebilirsiniz. İnsanlığın son yüzyıldaki, hatta son 50 yıldaki gelişimi daha onceki tüm tarihinden daha yoğun ve hızlı oldu. Ve bu hız ivmelenerek devam edecek gorunuyor. Günümüzün evrensel denebilecek değeri aslında çoğunluk dinlerde de kabullenilmiş. Zarar vermemek. “Her insanı insan olarak kabul edip onun insani haklarını savunmamız gerekir. Ancak LGBT gibi hassas konularda duyarlı olmak gerekir. ” Ancak diyerek bir istisna başlatıyorsunuz. Dolayısı ile her insan değil bazı insanlar diye hemen kendi ifadenizle çelişiyorsunuz. LGBT kelimesi yerine gücü elinde tutanlar, düşmanını tanımlayan her kelimeyi getirebilir, tarih bunlarla dolu, kimi Yahudileri, kimi Romanları, kimi Müslümanları, kimi Çeçenleri, kimi Afrika’dan getirdikleri zavallıları, kimi Burjuvaziyi koymuş buraya. Eğer bu kişiler ilk cümlenizdeki gibi sizin ve diger insanların da hakkini savunuyor ise ve kendileri talep etmiyor ise lutfen kimseyi tedavi etmeye çalışmayın, kimseyi cezalandırmaya çalışmayın.
“Hocam! LGBT’lilere de mi hoş davranmamız gerekir?” diyenlere “elbette evet, hem de daha fazlasıyla” demenizi temenni ederim. Elbette kendi bilgileriniz ve hissiyatlarınızla cevap vereceksinizdir. Ancak zarar verilenlerin de insan oldukları, kimisinin bazı ülkelerde kafasının kesildiği, kimisinin maddi manevi zorluk içerisine düştüğünü, bu sekilde kendi temel inancınızla ters düştüğünüzü, ve bir gun farklı görüşte ama size benzer sekilde başka konularda hassasiyeti olanlar güçlü olduklarında sizin düşüncenizdekilerin de hedef haline gelebileceğini eminim görebiliyorsunuzdur, örnek Cin Halk Cumhuriyeti ve Sincan sorunu, örneğin Türkiye Cumhuriyeti başörtüsü sorunu. saygilar ve iyi günler dilerim.
Sayın Hocam, öncelikle aydınlatıcı yazınız için teşekkür ederim. Konuya insan bazında yaklaşımınızın yanında ilahiyatçı bilim insanı kimliğinizle de açıklık getirmeye çalışmanız çok önemli. LGBT taraftarı ya da karşıtlarını memnun etme gayretiniz olmadan yazmış olmanız, bizim gibi konuya taraftar olmayan insanların bilgilenmesi ve yeni bakış açısına sahip olmasına yarıyor. Yazınızda geçen bazı noktalarda alanımla ilgili değinmeden geçmek istemediğim bir noktadan dolayı bu alana yazmak istedim. Eşey kavramı alan dışı çoğu insan için tüm canlılarda gerekli gibi bilinmekte. Aslında mikroorganizmalardan başlayarak daha gelişmiş bitki ve hayvanlarda eşeysiz üreme bulunmakta, ya da yaşam döngülerinde yer almakta. Hatta size diyebilirim ki, öyle canlılar var ki hayatlarının bir evresinde erkek bir evresinde dişi olabilmekte ve her ikisinde de üreme özelliği olmakta. Hatta hermafrodit dediğimiz her iki eşeyi de üzerinde taşıyan ve kendi kendini dölleyerek üreyen canlılar da var. Tamamen eşey olmadan bölünerek, tomurcuklanarak vs. yöntemlerle üreyebilen canlılar var. Yani çoğalmak için eşey kavramı her canlı için gerekli değil. Eşey kavramı canlılar için genetik çeşitliliği arttırmak, çevreye karşı genetik olarak daha fazla alternatife sahip daha güçlü nesiller yetiştirmek için önemli tabi ki. İnsan için zaten üremek için elzem. İnsanda genetik ya da epigenetik faktörlere bağlı olarak eşey kavramında değişimler olabiliyor. Hatta mutasyona bağlı genetik temelli iki eşeyin de bulunduğu insanlar olmakta ama bunlar doğal yaşamdaki hermafroditler gibi kendi kendine üreyememekte tabi ki. Sağlıklı nesiller için eşey kavramı önemli ama sebebi ne olursa olsun eşey değiştirme ya hemcinsine yönelme davranışına sahip kişileri, sizin de belirttiğiniz gibi yok saymak ya da yok etmek mümkün değil. Bu demek değil ki bu insanların da durumlarını kötüye kullanmasına müsaade edilsin. Bu durumun misyonerliğini yapan var mı bilmiyorum ya da rastlamadım ama ne yazık ki bazıları para kazanabilmek için kötü yolları denemek zorunda kalabiliyor. Bunun propagandasını yapan ya da kötü yönde farklı amaçlar için kullananlar, zaten kriminal bir durumun cezasını görmeliler. Bizim belki de toplum olarak asıl buna odaklanmamız gerekiyor. Bu insanları toplumda nereye koyacağımıza ve nasıl yaklaşmamız gerektiğine odaklanmamız gerekiyor.
Sayın İsmail Hocam!
Her şeyden önce makalemi okuduğunuz için sizlere teşekkür ediyorum.
Branşınız açısından biyolojik açıklamalarda bulundumuşsunuz, güzel bilgiler vermişsiniz. Sağ olun. Var olun.
Selam, saygı ve hürmetler!
Muhammed Tekin Bey, kardeşim!
Tartışmalara girmek istemiyorum. Her insanın görüşüne saygım var. Ben, çocukluğumdan beri Kur’an’a inandım, okudum, öğrenmeye çalıştım ve ömrüm boyunca irademle zerre kadar Kur’an’a aykırı adım atmamaya çalıştım. Allah bu yaştan sonra da beni bu yoldan ayırmasın. Bütün dünya bana düşman olsa da, Allah’a inanıp O’na tevekkül etmek, Onun kelamı olan Kur’an’a uygun hareket etmek, benim için yetiyor. Kaç asır geçse de geçsin, benim inancıma göre Kur’an, en doğru yoldur. Kur’an ahlakının tasvip etmediği şeyleri tasvip etmem mümkün değildir. Nokta. Allah’a emanet olunuz.
Fıtrattan sapmalar hoş görülemez ve doğru kabul edilemez.
Örneğin erkek ile erkeğin evlenmesi fıtrattan sapmadır.
Kadın ile kadının evlenmesi fıtrattan sapmadır.
Bunlar insanın fıtratına/doğasına aykırı sapkın şeylerdir.
İnsan türüne de saygısızlıktır ve büyük yanlıştır.
AES
Mehemet Emin Bey!
Selam, saygı ve hürmetler. Çok teşekkür ediyorum. Yazdıklarınınz, Kur’an-ı Kerimin konu ile ilgili verilen bilgilerin doğruluğunu teyit tmektedir. Ayrıca yazımı okuduğunuz için teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun.