Bilindiği gibi, kişinin kişisel değerleri, onun kişiliğinin çeşitli görünümlerinden başka bir şey değildir. “Kişilik hakkı” denilince kişinin var olmak, özgür olmak ve saygı görmek hususundaki hakkı anlaşılır. Kişisel değerlerin her birinde korunan, kişiliğin kendisidir. Teknolojik gelişmeler ve yaşayış biçimindeki değişmelere uygun olarak hem yeni kişisel varlıklar türetebilmek hem de bu varlıklara yöneltilebilecek yeni saldırı biçimlerine karşı onları koruyabilme olanağı sağlanabilir.
Mahremiyet ilkesi kişinin gizli olan yaşamının ve durumlarının yalnızca kendisinin ve belki de kendine çok yakın bir arkadaşının bildiği sırları ile ilgili bir done olup, bu çok yakın kişi onun hekimi de olabilir. Hasta, çok gizli ve herkesten saklaması gereken bir derdini de, çok yakın bildiği, dert ortağı hekimine anlatabilir.
Mahremiyete örnek olarak deri hastalıklarını verebiliriz. Deri hastalıkları etiğinde mahremiyet, önemli bir konudur. Bulaşıcı hastalığı olan hastalara toplumda kötü gözle bakılması, bazı şüpheli durumların açıklığa kavuşması, bazı hastaların ihbarı zorunlu hastalıkta durumu yetkili makamlara bildirmemesi ve bunun söylentilere neden olması gibi durumlar etik sorunları da beraberinde getirirler. Her şeyden önce bu tip hastalarla karşılaşan hekimin onları yalnızca bir hasta olarak görüp, sevecen yaklaşması ve yargılayıcı olmaması gerekir. Burada, hastanın aydınlatılması ve bulaşıcı hastalığın yetkili makamlara bildirilmesi gerekir. Ayrıca, hekim ve diğer sağlık personelinin de bulaşıcı hastalıktan korunması önemlidir.
Bu arada hastaya hemen her deri hastalığında psikosomatik bakışla bakılmalı, daha iyi iletişim için bütün olanaklar kullanılmalı, deri ile temasın çok önemli olduğu bilinmeli ve hastayla daima yakın olmalı, hasta mahremiyetine çok dikkat ederek perde ve yardımcı kullanılmalıdır. Dermatolojide, hastanın soyunması gereken durumlarda hasta çekingen davranabilir. Bu nedenle hasta geldiğinde soyunması sağlanıp, tam bir dermatolojik muayenesinin yapılması gerekir. Bunun için de, hastanın perde arkasında soyunduktan sonra muayene önlüğü giymesi veya muayene örtüsü örtülmesi gerekir. Burada da mahremiyet ilkesi önem kazanmaktadır.
Ayrıca, tüm deri hastalıklarında hastanın kişiliğine saygı önemli olup, onun hastalığı ile ilgili tüm semptomlarında utangaçlık, suçluluk, kendini çirkin bulma vb. gibi psikolojik reaksiyonlarında anlayışlı, zorlayıcı olmadan ikna edici ve umut verici bir tutumla yaklaşılmalıdır.
Hasta olmak, hastaneye yatmak kişinin yaşamını çeşitli yönlerden etkileyen bir dönemdir. Hastalıklar, getirmiş oldukları fiziksel zorluklara ek olarak, kişilerin yaşamdaki uyumlarını da bozmakta; psikolojik ve sosyoekonomik sorunların ortaya çıkmasına neden olmakta, kurulmuş denge durumunu bozmaktadır. Bu nedenle hastayı tek olarak görmek, en iyi tedaviyi doğru olarak yapmak, ona bir obje olarak bakmaktan çok, onu biri olarak görmek; onunla birlikte olmak, onun yaşadığı dünyayı, onun görüş açısını kavramak gerekmektedir. Bu bağlamda, hastaya karşı mahremiyet ilkesine saygı duyarak davranmak gerekir.
Hastanın en yakını bazen hekimi olabilir. Hasta hiç kimseye anlatmadığı sır veya dertlerini hekimine söyleyebilir. Bu bağlamda hekim, hastanın bir sır arkadaşı ya da dert ortağıdır. İşte bu dert ortağına derman olmak da yine tıp mensuplarının görevidir. Burada, mahremiyete saygının bu teknoloji dünyasında daha da önem kazandığı apaçık ortadadır.