Tarihçilere göre, ‘Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk matbaası daha 1493 yılında İspanyol göçmeni David ve Samuel İbn Nahmias Kardeşler tarafından İstanbul’da kurulmuştur. İlk kitap, Yakup ben Asher’in Arba’ah Turim eseri 13 Aralık 1493’te basılmış. Bu girişimin ardından Selanik, Edirne, İzmir şehirlerinde de matbaalar açılmış, basılan eserler İbranice, Yunanca, İspanyolca ve Latince dilinde dini konular ağırlıklı olarak basılmıştır. Matbaada Türkçe, Arapça dillerinde eser basmak yasakmış. İtalik hurufatı, sayfa düzeni, folyo işaretleme tekniği, metin başının büyük harfle belirtilmesi gibi yenilikleri matbaa sanatına kazandıranlar da 1530’da İtalya yolu ile İstanbul’a gelip yerleşen Sonsino ailesidir.
Osmanlı’daki ilk Ermeni matbaasını 16. yüzyılda Apkar Tıbir kurmuştur. Apkar Tıbir, ilk Ermenice ilahi kitabını Venedik’te basmış olmakla birlikte, matbaayı İstanbul’a taşımaya karar vermiştir. Apkar Tıbir, İtalya’dan getirdiği basım aletleri ile İstanbul’da Surp Nigoğayos Kilisesinin avlusunda 1567 yılında ilk Ermeni matbaasını kurmuştur. Apkar, Venedik’ten beraberinde matbaacılığa ait malzeme ile İstanbul’a döndüğünde tutuklanmış, hakkında yapılan soruşturmanın akabinde herhangi bir suç unsuruna rastlanmadığından serbest bırakılmıştır. Daha sonra, çıkan yangında kiliseyle birlikte matbaa da yanmıştır.
Osmanlı Devleti’nde Rumlar tarafından kurulan ilk matbaa ise Nicodimus Metaxas adında bir papaz tarafından 1627 yılında kurulmuştur. Bu matbaanın bastığı ilk eser “Yahudiler Aleyhinde Küçük Risale” (Court traite les Juifs) isimli kitaptır. Ancak bu matbaa da, Cizvitlerin yeniçerileri tahriki üzerine tahribe uğramıştır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, bu hareketin matbaaya karşı değil Cizvitlerin kışkırtmalarının bir sonucu olmasıdır. Olaylar sonrasında, yapılan muhakemede, beraat etmesine rağmen Metaxax, matbaacılığa ait geriye kalan aletlerini alarak Osmanlı topraklarını terk etmiştir.
İlk Türk matbaasını, 16 Aralık 1727’de İbrahim Müteferrika kurmuştur. Basılan ilk Türkçe kitap ise Vankulu Mehmet Paşa’nın “Vankulu Lügati”dir, bu kitap İbrahim Müteferrika’nın matbaasında 31 Ocak 1729 yılında basılmıştır. 1450’de Gütenberg’in icat ettiği matbaayı ancak 300 yıl sonra bu topraklara getiren İbrahim Müteferrika, bir Macar devşirmesidir. O günlerde, matbaaya itiraz eden din ulemasının ana itiraz sebebi, ‘matbaa mürekkebinde domuz yağı olduğuna inanılmasıydı’. (internet). Ancak, o günlere kadar, Kuran ve diğer kitapları yazmakta olan hattatların, işlerini kaybetmeleri tehlikesi, bir başka neden olabilir mi? Kim bilir.
Daha neler varmış, bir bakalım: Yüzyıl önce Tıp okullarında, OTOPSİ günahtır diyen, şeyhülislam fetvası var.
Mühendis mekteplerinde toplama çıkarma yeter, çarpma bölmeye gerek yok diyen başka bir şeyhülislam fetvası var. Kanuni zamanında, şehzadelere zor geliyor diye, Enderun’da matematik ve astronomi dersleri kaldırılmıştı.
Sonradan, “zâtü’l hareke araba” adı da verilen ilk otomobil, sultan Abdülaziz’in emriyle, şeyhülislamdan alınan ‘şeytan icadıdır’ fetvasıyla Sarayburnu’ndan denize atılmıştı.
22 Ekim 1868 de İstanbul’da açılan Kırım Kilisesi’ne teşekkür için Kraliçe Victoria tarafından Sultan Abdülaziz’e hediye edilen otomobil, bizzat Sultan’ın isteği üzerine zamanın şeyhülislamı, Hacı Mehmet Refik efendi tarafından verilen, ‘şeytan icadı’ fetvası ile Cankurtaran sahilinden denize atılmıştır. (ekşi sözlük) Osmanlı’daki otomobil yasağı 23 Temmuz 1908’de ilan edilen 2. Meşrutiyet’e kadar devam etmiştir.
1571’deki, talihsiz İnebahtı yenilgisinden önce Osmanlı donanmasının başına, bir kara ordusu kumandanı olan Müezzinzade Ali Paşa getirilmişti. Osmanlı sularına gelmekte olan Haçlı donanmasını durdurmak görevi de, gene bir kara ordusu kumandanı olan Pertev Mehmed Paşa‘ya verilmişti. Yedi Sekiz Hasan Paşa’nın okuması yazması yoktu. (1831-1905) Osmanlı ordusunda MAREŞALLİĞE kadar yükselmişti.
Yüz yıl öncesinde Osmanlı Devleti, dünya petrollerinin neredeyse yarısının üzerinde oturuyordu, ancak bundan haberi bile yoktu. İngilizler bir Osmanlı toprağı olan Kuveyt’te 1800 başlarında petrol bulup, yabancılara satmaya başlamışlardı. Birinci Dünya Savaşı’nda Almanlar yenilince, bizi de yenik saydılar ve şu an sahip olduğumuz toprakların dört katını kaybettik.
Paraların üzerine övünerek koyduğumuz haritanın sahibi (yaşı sekseni geçtiği halde) Piri Reis’in kellesini kestiren, kendi öz oğlunu da boğdurmuş olan zamanın padişahı, Kanuni Sultan Süleyman’dır. 1571 İnebahtı yenilgisinden önce, Osmanlı donanmasının başına, bir kara ordusu kumandanı olan Müezzinzade Ali Paşa getirilmişti. Osmanlı sularına gelmekte olan Haçlı donanmasını durdurmak görevi de gene bir kara ordusu kumandanı olan Pertev Mehmed Paşa‘ya verilmişti. Yenilginin başlıca nedeni, o tarihlerde bile, ehil olmayanların, böylesine önemli görevlere getirilmesi olabilir mi?
Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde, Hezarfen Ahmet Çelebi’nin Galata Kulesi’nden Üsküdar Doğancılar’a kadar uçtuğundan bahsederse de, günümüzde bunun bilimsel olarak doğru olmadığı düşünüyor. Öyle ya da böyle, bu bilim insanına zaman ve imkan verilseydi, ileride yapacağı çalışmalarla düşüncelerini geliştirebilir ve çok önemli keşiflerde bulunabilirdi. Ancak, tarihte ilk uçan adam olan Hezarfen’i, zamanın padişahı lV. Murat, çok tehlikeli görmüş olmalı ki, hemen Cezayir’e sürgüne göndermiş ve bu yüzden olacak, vatanından çok uzaklardaki Afrika çöllerinde genç yaşlarda yitip gitmiştir. (Yaşadığı yıllar 1609-1640)
Padişah dedim de, otuz altı padişahın pek çoğunun hanımı TÜRK değil. Üstelik Yavuz Sultan Selim’den sonra, hepsi de Halife oldukları halde hiç biri Hacca dahi gitmemiş. Saraylarda oturup da, yirmi-otuz hanımla gün geçirip çocuk yapmaktan, fırsatları olmamıştır zahir.
5 yorum
Geri zekalı bir toplum olduğumuzu anlıyorum ne acı halada aynı kafa bolca var bunlar değişir mi sanmam padişahların eşleri nilüfer hatundan sonra hepsi yabancı
Haldun Abi cim kalemine sağlık
Hocam tebabet yanında tarihten de döktürüyorsun
Okuyucuları yanılmış olmayayım. Orta Doğu’daki petrol, ilk kez 1901’de İran’da bulundu. Daha sonra 1927’de Irak, Kerkük’te yeni bir petrol sahası keşfedildi. Ancak Arap topraklarının büyük bölümünde petrol aramalarını başlatan, 1930’larda Bahreyn, Suudi Arabistan ve Kuveyt’te de, petrol kaynaklarının keşfedilmesiydi.
Yazınızdaki “şeytan icadı’ fetvası ile Cankurtaran sahilinden denize atılmıştır” sözü doğru değil lütfen bu bilgiyi araştırın. Sual
Sual Gönder
Sultan Abdülaziz’e Kraliçe Victoria’nın araba hediye ettiği, fakat şeyhülislamın şeytan arabası deyip karşı çıktığı doğru mudur?
Cevap
Osmanlı tarihinde böyle cahil bir şeyhülislam gelmemiştir.(Prof.Tarık Buğra Ekinci)