Bir öğrenci tıp fakültesini kazanıyor ve öğrenimine başlıyor. Zorunlu hizmet konusundan habersiz. Daha doğrusu böyle bir sorumluluğu üstlenerek fakülteye başlamamış. Mezun olduğunda “sen mecburi hizmet yapacaksın” durumuyla karşılaşınca hakkını hangi yasaya göre arayacağını bilemiyor.
Herhangi bir tıp dalında ihtisasına başlayan araştırma görevlisinin başladığı tarihte olmayan bitirdiğinde mecburi hizmete tabi olması yaşamını alt üst ediyor. Medimagazin yazarlarından sevgili Dr. İbrahim ERSOY’un üniversite yöneticileri ve hocalarımızdan “tık” yok yakınması mecburi hizmetin tekrar dirilmesi olayına yorum yapma mecburiyeti getirdi.
Sevgili Doktor,
Genel sağlık sigortası olmayan bir ülkede vatandaşın çağdaş sağlık problemi çözülemez. Çağdaş sağlık alt yapısı Avrupa Birliği standardında yapılandırılmayan bir ülkede, doktorun hizmet yapabilme problemi çözülemez. Yerinden yönetim sistemine geçilmedikçe, tıp fakültelerinin gereksiz yükü azaltılamaz.
Ülkemizi bir ağ gibi örmüş ve kördüğüm olmuş “mecburi” durumlar kaldırılmadan “mecburi hizmet” düzeltilemez. Her şeyi mecburiyete bağlamış bir düzende siz nasıl “tık” beklersiniz!?
Çocuğumuz ilköğretime kaydolacak. Niçin? Zorunlu!
Dini bir kişi ya da kurum temsil edecek. Niçin? Zorunlu!
Batı literatürüne göre bilim yapacaksınız. Niçin? Zorunlu!
Mesainiz saat 17:00’de bitecek. Niçin? Zorunlu!
Dokunulmazlık kazanmak için yemin edeceksiniz. Niçin? Zorunlu!
Aklınıza gelen herkese soruşturma açacaksınız. Niçin? Zorunlu!
Giysilerinizi şablona uyduracaksınız. Niçin? Zorunlu!
ABD ve IMF’ye devamlı borçlanacaksınız. Niçin? Zorunlu!
Çoktan seçmeli yöntemle gözaltına alacaksınız. Niçin? Zorunlu!
Oy vermezseniz ceza ödeyeceksiniz. Niçin? Zorunlu!
Bu kadar yoğun mecburiyetlerle dolu bilinç altının güdümündeki beynin demokrat bir kavram üretmesini nasıl beklersiniz?
Düşünceyi demokratlaştırırsak üretilen kavramlarımız da bilimselleşir.
Böyle bir durumda “Zorunlu hizmet” yerine “Hizmet felsefesini” yapılandırırsak yukarıda sıralanan tüm zorunluluklar gönüllü hizmete dönüşür.