Türkiye ve müzikbilimi konusuna geçen yazımızda bir eleştiri ile başladık. Bugün ise başarılı bulduğum bir doktora tezini kısaca tanıtmakla başlayacağım.
Buhurizade Itri’nin Hayatı
Buhurizade Itri bizim Klasik Musiki Dönemimizin en önemli bestekarlarındandır. Segah tekbiriyle tanırız. Fakat hayatı hakkında bilinenler o kadar azdır ki. Rauf Yekta’nın 1922’de yazdıkları ortadadır. Ansiklopedilerde yazılanlar ortadadır. Itri’nin bir “Mecmûa-i Eş’âr” yazdığından bile bahsetmez. Bugün bunu biliyoruz.
Mecmûa-i Eş’âr Doktorası
Elimdeki doktora tezi, Fatih Tüysüz tarafından hazırlanmış. Danışmanı Doç.Dr. Mehmet Tıraşçı. Konusu ve adı: Buhûrîzâde Mustafâ Itrî’nin Mecmûa-i Eş’âr İsimli Güfte Mecmuası (5525 no’lu mecmuanın incelenmesi). Sivas Cumhuriyet Üniversitesine sunulmuş. Yıl 2021. Rauf Yekta’dan bu yana tam yüz yıl olmuş. Bugüne kadar çeşitli sebeplerle yeterince incelenememiş, üç-beş yıl öncesine kadar mecmuanın Itri’ye ait olduğundan bile bahsedilmemiştir. Tüysüz, tezinde mecmuanın üç bölümünü oluşturan seçme şiirler, güfteler ve seçme metinlerin hiç bir bölümünü atlamaksızın Latin alfabesine çevirmiş, metin çalışması yapmıştır. Ayrıca tezde mecmua türleri, Itri’nin yaşadığı zamanın siyasi, edebi ve musiki alanındaki gelişmeleri, tezin problemleri, yönteminden sonra I.Bölümde Buhurizade Mustafa Itri’nin hayatına yer verilmiştir. İkinci bölüm, mecmuanın incelenmesi, şairler ve şiirleri, mecmuadaki Katip Çelebi ve Veysi’nin metinleri, güfteler bölümünde makam, usul, bestekarlar, bestekarı bilinmeyen besteler, günümüze notası gelenlerden oluşmaktadır. Üçüncü bölüm ise edebiyatçıların kullandığı yöntemlerle yazmanın tamamı üzerinden transkripsiyonu yapılmış metin çevirisidir.
Neden bunu örnek verdim, elbette bir taraftan ilgilendiğim ve Itri hakkında bugüne kadar yazılmış en geniş biyografiyi yazan kişi olarak, diğer taraftan başarılı bir tez örneği, müzikbiliminde gelişmişliğe bir örnek olarak gördüğüm için. Şimdi Türkiye’de müzik bilimi gelişmiyor diyebilir miyiz.
Yazmayı Adlandırmadaki Sorun
Bu başarılı bulduğum, müzikolojiye daha doğrusu müzik tarihine katkısı olan bu tez dolayısı ile bir konuyu burada belirtmeliyim. Bazı konular var ki, o konuda farklı disiplinlerin farklı değerlendirmeleri ve yöntemleri olabiliyor. Buna benzer konuları “Müzikoloji ve Kaynakları” kitabımda değinmiştim. Fakat okumayan bir toplumuz. Yaşadığım bazı tecrübelerden dolayı bazı akademisyenlerimizin de farkı yok demek zorunda kalıyorum (her kes için geçerli değil tabi).
Soru şu: Bir mecmuanın mürettibi mi olur, yazarı mı, derleyeni mi? Bazılarına göre mürettibi olur, yazarı olmaz. Bazılarına göre neden yazarı olmasın? Şimdi elimizde bir mecmua var, adı konmamış, biz ona mecmua diyoruz. Ama biliyoruz ki bir kişi tarafından yazılmış ve o kişinin kişisel birikimini aktarıyor. Müzikoloji açısından özellikle 17. ve 18.yüzyıla ait olan güfte mecmuaları için o güfte mecmuasının bir yazarı olur. Çünkü yazar, kendi birikimini kaleme döken kişidir. Bir divan yazmak gibi düşünülebilir. Şair hayatı boyunca yazdığı şiirleri belirli bir kural çerçevesinde tertip eder. Divanını oluşturur. Tertip işini başkası da yapabilir. Bu durumda tertip eden başkasıdır, ama şiirlerin asıl sahibi her zaman yazarıdır. Güfte mecmualarında bir bestekar adına başkasının derlediği güfte mecmuası örneği yoktur. Dolayısı ile güfte mecmualarının mürettibi değil yazarı olur. Yukarıdaki Itri’nin mecmuası şiir, metin, güfte gibi içinde barındırdığı farklı türlerden dolayı tam olarak güfte mecmuası konusuna girmiyor. Bu mecmuanın bütünü açısından Itri, mürettip pozisyonundadır. Tüysüz de bu konuyu tezinde işlemiştir. Elbette sonradan konulan “Mecmua-i Eş’ar” adlandırmasında bir sorun var, sadece şiirleri kapsayan bir adlandırma olduğu için.
Müzikbilim ve Türkiye
Türkiye’de müzikbiliminin gelişimine bir örnek verdim. Şüphesiz gelişmeyi bir örnekle genellemek imkansızdır. Ben de zaman zaman bu köşede başarılı bulduğum bazı yayınların tanıtımlarını yapacağım. Esasen istatistikler yapmak gerekir. Genel değerlendirmelerde sağlıklı sonuçlar almanın yolu akademik çalışmaları desteklemekle geçer diyorum. Bir başka yazıda buluşmak üzere iyi ramazanlar diliyorum.
2 yorum
Sayın Recep Uslu, 3-5 yıl öncesinde mecmuadan kim bahsetmiştir? Bu mecmuayı kim bulmuştur?
İlginize teşekkür ederim. Konuyla ilgili ilerleyen sürelerde başka yazılarımız olacak. Takipte kalınız.