Bence mecmuanın adı yeni bulgularla ‘Mecmua-i Itri’ olmalı. Kütüphane kaydını da böyle değiştirmeli. Değiştirirler mi? Sanmıyorum. Dolayısı ile bazen kütüphane kayıtları değişmese de bahsedilecek yazmanın adı konusunda edinilen son tespit yazana ait bir görüş olarak kalıyor. Bu durumda araştırmacı tarihçilere çok iş düşüyor. Yazı başlığının da önceki ile aynı olmadığını fark etmişsinizdir. Almanya’da 2015’te yayınlanan Itri’nin hayatını ele alan kitabı yazarken epey zorlanmıştım. Bundan sonra çok daha iyisi, üstatların attıkları temeller üzerine yeni nesiller yükseltecektir. Bilimin, akademik aklın ve akademik bilginin böyle ilerlediğini biliriz.
1948 Yılı
Mecmua-i Itri 5525, anonim eser gibi değerlendirilerek çok önceleri Semire Oskay tarafından bitirme tezi yapılmıştır. Sonrasında Ethem Ruhi Üngör’ün güfteler antolojisinde yine Itri’ye ait olduğu belirtilmeksizin kullanılmış. Mecmuayı müzikoloji camiasından Rauf Yekta, Suphi Ezgi, H.S.Arel biliyorlar mıydı? Ben 5525 no.lu yazmadan bahsettikleri bir yazıyı hatırlamıyorum.
Helmutt Ritter
Yazmalar üzerine çalışmak çok zorlu bir yolculuktur. Geçen gün Prof.İsmail Erünsal’ın bir sohbetinde Alman asıllı İÜ Bilim adamı Prof.Helmutt Ritter’den, tarihsiz bir yazmanın kaçıncı yüzyıl, hatta hangi tarihlerde yazılmış olabileceğini söyleyebilen bir adam olarak bahsettiğini dinledim. Demek ki bu öğrenilebilen bir şey. Nasıl? Yazmalar üzerinde yapılan çalışmalardan elde edilen tecrübenin bir sonucu. Dolayısı ile bu tecrübenin sonuçları üç aşağı beş yukarı aynı sonuca çıktığını kendim de tecrübe ettim. Elbette çok tecrübe daha doğru tahmin şansı vermektedir.
Üstatların Yolu
Başkalarının da aynı yoldan gittiğini, pek çok tarihçinin bu yoldan gitmek zorunda olduklarını söylemeye gerek yok. İşte bu yoldan giden kişiler, bilginin ilklerini tespit edebilen ve yeni bilgiler üretebilen kişilerden bazılarıdır. Onların kıymetini her zaman doğrularıyla yanlışlarıyla takdir etmeliyiz. Müzik tarihinden Rauf Yekta Bey böyleydi, Suphi Ezgi böyleydi. Dolayısı ile onların ürettikleri <ilk bilgiler> bugün anonim veya genel-geçer bilgilerimizi oluşturuyor. Biz onları <ilk> diye anmasak da tarihte onlar çoktan ilkler arasında yerlerini aldılar. Bugün de ilkleri söyleyenler vardır, akademik işin, akademik aklın doğası böyledir.
5525 Yazması Itri’nin mi?
Geçen yazımı okuyup <ilk kim> diye soran meraklı okuyucularımla bildiğimi paylaşayım. Yazımda bahsettiğim 5525 no.lu yazma, daha önce, 1948’den beri biliniyordu ama onun Itri’ye ait olabileceğini ilk ileri süren ifade Harun Korkmaz’ın 2014’te yaptığı tezinde yer alır. Bu yazmayı daha önce temin etmiş ama didaktik incelemeye fırsat bulamamıştım. Ortaya konan tezlerdeki bilgiler sayesinde yeni fikirler ortaya atılabilir. Fikirlerin sahibi onları ilk defa ortaya atanlardır. Elbet, her devirde didaktik bir Molla Kasım vardır. Bazı akademik akıldaki ilerlemeler aynı zaman dilimi içinde arka arkaya olunca ilkleri tespit etmek zorlaşabiliyor, veya tarihe düşülen notlar olmayınca karar vermek zorlaşabiliyor. Not düşeyim dedim. Fakat siz yine de araştırabilirsiniz.
Itri’nin Hayatı İçin İlerleme
Mustafa Itri Buhurizade, hakkında ilk yazının yayınlanmasından bugüne kadar 100 yıldan fazla bir zaman geçti. İTÜ TMDK Müzikoloji akademisinin kuruluşundan bu yana 45 yıl geçti. Bu yazıyı yayına göndermeden önce Harun Korkmaz, 5525’in güfteler kısmı hakkında çalışma yaptığını ve yakında basılacağı bilgisini verdi. Hayırlı olsun, böyle bir çalışma merakla beklenir. İşte Türkiye’nin müzik biliminde bir tarafta ilerleme olduğunu gösteren tespitler.