Evet, MEDYATİK TIP!.. Yeni bir tıp dalı her halde!..
Eskiden de tek tük orada burada görünmeye, yazmaya, konuşmaya ve halkın huzuruna çıkıp kendilerini tanıtmaya gayret eden, toplumun duygularını kullanarak haksız kazanç temin etmeye çalışan, hayatında hiçbir tıp eğitimi ve öğretimi almamış, ancak hemen her hastalığı tedavi edebileceği iddiasında bulunan ve şıracı-bozacı misali şahitlerini de yanında taşıyan, ünvanlı, ünvansız, yetkili yetkisiz bazı insanların varlığına şahit oluyorduk. Ama, son zamanlarda nerede ise, bir çok ekran işgal altında maalesef
Özellikle bazı ekranlar, çok kısa sürede 10-15 kilo verdirerek, kilolu insanlara umut(!) dağıtan, bilmem hangi maddeden ve bitkiden, bilmem ne kadar tutam alıp karıştırıp, ısıtıp, kaynatıp, bilmem kaç hafta kullananların kanserden kurtulacağı iddiasında bulunanlarla, baş ağrısını, bel ağrısını, bel ve boyun fıtığını, safra taşını, hipertansiyonu, yüksek kolesterolü, mide ülserini ve aklınıza gelebilecek hemen hemen her hastalığı tedavi(!) edebildiklerini iddia eden kişilerden geçilmiyor. Açık açık söyleyemiyorlar ama, nerede ise, hekimi ve hastaneyi devre dışı bırakacaklar! Ayrıca hastaları, efsunalayıp tedavi(!) edenler ise bir başka alem
Yine, kendi meslektaşlarımızın arasından, branşı dışı konularda ahkâm kesenler de cabası
Çok önemli olan insan sağlığı, tıp eğitimi almayan kişilerin eline asla bırakılmamalıdır. Bu şekilde, ahlak dışı, etik olmayan yöntemlerle, insanların sömürülmesine, haksız kazanç temin edilmesine mutlaka engel olunmalıdır. Bu yöntemlerin bilimsel yönleri varsa, yetkili kurum ve kişiler tarafından halk bilgilendirilmelidir. Her önüne gelen ahkam kesmemelidir. Medya yöneticileri ve program yapımcıları çok daha hassas davranmalı ve yetkili-eğitimli insanları toplumu aydınlatmak üzere, halkın huzuruna çıkarmalıdırlar. Bu hususta, üniversitelere, Sağlık Bakanlığına, Tarım Bakanlığına, meslek kuruluşlarına ve savcılıklara da görev düşmektedir.
Din eğitimi almayan insanların, medya organlarında her gün fetvalarını öğreniyoruz! Hiç kimse bunlara da ses çıkarmıyor. Oysa ki inanç ve sağlık alanları asla hafife alınmamalıdır. Her iki alanda eğitimsiz ve yetkisizce atıp tutanlar, maalesef diğer alanı da kendine destek olarak sunmaktadır. Hiçbir dini eğitimi olmayan bir kişinin dini konularda toplumu aydınlatıcı bilgi verilmesi kabul edilemeyeceği gibi, tıbbi eğitim almamış unvanlı ve unvansız şahısların insan sağlığıyla ilgili, sözüm ona toplumu aydınlatması, hastaları tedavi etmesi, şifa dağıtması ve bu konularda yazılar yazarak medya programları yapması da, insanları yanlış yönlendirebilecekleri sebebi ile asla kabul edilemez. Bu iki sahada, ne yazık ki çok at oynatılmaktadır! Hukuki bir konuda, genellikle medya organları, bu konunun uzmanlarını toplumun huzuruna çıkarırken, onların görüş ve düşüncelerine yer verirken, her zaman inanç ve sağlık hususunda aynı hassasiyeti göstermemektedirler.
Bu işin eğitim ve öğretimini almış olan biz hekimlerin, sorumluluk bilinci içerisinde, mesleğimizin haklarını savunup gerekli girişimlerde bulunmadan, başkalarının bizim haklarımızı savunmalarını beklemeleri, safdillik olur.
Bakın Fuzuli, bu hususta biz hekimlere nasıl sesleniyor!
"Ne yanar kimse bana ateş-i dilden özge
Ne açar kimse kapım bad-ı sabadan gayrı."