Bildiğiniz gibi şu sıralar meslek odalarımızın seçimi var. Ben de meslek odalarımızın en çok eleştirildiği "mesleğimizle ilgilenmiyorlar" eleştirisine bir örnek vermek isterim.
Star televizyonunda Peker Açıkalın’ın oynadığı bir komedi, "Aman eksik kalmasın", "Vurun abalıya" sloganına destek verir gibi sahnelenmiş ve doktorları ileri derecede rencide etmiştir. Bu bir komedi oyunu olsa bile, hekimlerin halka düşman gibi gösterilmeye çalışıldığı bu ortamda, üstüne tuz-biber olmuş ve meslektaşlarımızı yaralamıştır.
Oyunda, arzu ve istekleri bitmek ve tükenmek bilmeyen, görgüsüz, cahil, biraz da sonradan görme ve sanki zekâ problemi olan, düşüncesiz ve anlayışsız, aşırı lükse alışmış karısının isteklerini karşılayabilmek için çırpınan(!) bir doktor canlandırılmakta idi. Önemli bir problemi olmayan, her şeye inanan, saf bir vatandaşı karşısına alıp, aptal yerine koyup, üzerindeki bembeyaz gömleğini ve hekimlik mesleğini istismar ederek, olmadık hastalıklar uydurup, hastasının önüne çok yüklü bir fatura koyan hekim rolü sahnelendi. Akıl, insaf, ahlak ve izan ile bağdaşmayan bu durumu, ne bir insanın ne de bir doktorun kabul etmesi mümkün değildir.
Birçok vatandaşımızın bu oyunu izlediği ve bunun bir komedi olduğunu düşünse bile, şuur altında bunlarda bir gerçek payının olabileceği fikrinin yattığı düşüncesi ihtimal dahilindedir. Oyunda vatandaşın, "Yolunacak kaz(!)", hekimin de "Kan emici vampir(!)" gibi gösterilmesi, asla kabul edilemez. Her meslek grubunda olduğu gibi, hekimlik mesleğinde de hata yapan meslektaşlarımız olabilir. Bunları savunmak da, akl-ı selim sahibi hiç kimsenin aklından geçmez.
Ancak, bu mahiyette bir oyunun, skeç veya komedi tarzında olsa bile, sahnelenmesi, insanların beyinlerinde istifam yaratacağı ve meslek grubunu aşağılayacağı, yaralayacağı ve tahkir edeceği de açıktır.
Zaman zaman, diğer meslek gruplarının da aynı haksızlığa maruz kaldıklarına şahit olmaktayız. Meslek odalarının, Türk Tabipler Birliğinin ve RTÜK’ün bu konularda da daha hassas davranacaklarını umuyorum. Özellikle hekim-tabip-meslek odalarının, organizasyonlarının ve birliklerinin, siyasi mülahazaları bir tarafa bırakarak, en önemli görevi olan, bu hususlarda üzerine düşen çalışmaları, bir hakkın yerine getirmelerini bekliyorum.
Bir rubai ile yazımızı noktalayalım.
ÇAMURDAN KAFATASIN
Ruhuna yoldaş haset, aklında yığın yığın,
Kemiriyor beynini, şeytani kıskançlığın.
Nedir bu kuduz telaş, müfteri davranışlar,
Kan, irin ve kin dolu, çamurdan kafatasın.
(AŞK, Hasret Matbaası, İstanbul, 2000, Sayfa:37)