Yaz bitti! Bu isimde bir film hatırlıyorum, geçmişin puslu anılarında. Yaz bitti! Bir de şarkı sözü anımsıyorum “Baharı görmeden yaz geldi geçti!” Mesleki durumumuzu bu sözle özdeş görüyorum. Gerçekten baharı göremedik, güz geldi, güze razıydık, kış geldi. Böyle bir ruh hali içinde tüm iyimserliğim kaybolmuş bir duygu durum içindeyim.
Mesleki sorumluluk sigortalarınızı ödediniz mi? Ben ödedim ve artık sigortalıyım. Doğal olarak, taşıdığım ağır sorumlulukla orantılı olarak en yüksek primi ödedim. Son zamanlarda çok artmış olan hekimlere yönelik suçlamalar bizi çok üzecek gibi görünüyor; hatta üzülen meslektaşlarımın olduğunu da biliyorum. Bir anestezist ve yoğun bakımda çalışan hekim olarak, bizden daha fazla kim ölümle karşılaşıyor? Geçenlerde bir meslektaşım diyor ki “Ben sağlıklı olarak uyandırdığım her hasta için şükrederim.” Üzerinde çok düşündüm, çünkü ben de çok şükrederim uyuttuğum her hastanın uyanışında. Bir ağabeyim, küçük cerrahi vardır, küçük anestezi yoktur, derdi. Cidden öyledir. Düşünün, bir sünnet veya inguinal herni de cerrahın düşündüğü yer çoğunlukla sadece ameliyat alanı ile sınırlıdır. Ama sadece sünnet için aldığınız hastayı anestezi komplikasyonu ile kaybedebilirsiniz. Yüksek stres katsayılı bir mesleğimiz olduğunu anlatmanın pek çok yolu ve örneği bulunabilir.
Hasta, yaşamını bizim ellerimize emanet ediyor. Ne kadar onurlu ve kutsal bir işimiz var. Bir o kadar da sorumluluklu. Eskisi gibi olmamakla birlikte hâlâ halk bizim ne iş yaptığımızı tam olarak biliyor değil. Biliyorsa bile kaç hasta anestezistini seçiyor? Üniversitede bile bu oran çok düşük. Anestezistin ücret konusu bile hala tuhaf. Cerrahi ücretin 1/3’ü, kısaca cerrahi ücretin yüzde 30’u gibi bir oran. Neden? Merak ediyorum neden? Daha önce de bu içerikle bir yazı yazdım, sadece bir genel cerrahi uzmanının yorumu vardı; başka da kimseden ses çıkmadı. Evet yine soruyorum neden? Basit bir mantık yürütelim. O zaman sigorta primimiz niye dördüncü basamaktan ödeniyor? Bu sorunun cevabını bilenler bana yazsınlar lütfen. Neden anestezi ücreti böyle hesaplanıyor. Ne demode bir yaklaşım ne bilinçsiz bir ayarlama! Neyse yakında bazı sağlık tekellerinin bir çalışanı olacağımız için bu sorun da ortadan kalkacak! Ama dilim etmese elim, elim etmese ruhum isyan ediyor. Bu nasıl zulüm? Mesai saatim olmayacak, her hastaya koştura koştura anestezi vereceğiz, bir anlık dalgınlığı tolere edemeyen mesleği yapacaksınız, fazla bir para almayacaksınız ve bir de cezası var bu durumun dördüncü basamaktan sigorta primi ödeyeceksiniz! Hiçbir meslek grubunun karşılığını tahsil etmeden parmağını bile oynatmadığı bir dünyada neden bu fedakârlık beklentisi neden?
Tüm bu olup biten bize neden çalışıyor olduğumuz gerçeğini hatırlatıyor! Önceleri farkında olmadığımız bir konuda farkındalığımız artıyor. Biz hayatımızı idame ettirmek için çalışıyoruz. Keşke daha güçlü meslek örgütlerimiz olsaydı, keşke emeğine saygı gösterilen bir toplumun bireyi olsaydık. Keşke bilginin bir anlamı olsaydı. O kadar çok keşke var ki… Ama ne yaparsanız yapın bize “Keşke anestezist olmasaydım” dedirtemezsiniz. Tüm bu olup bitenler ne bizim hekim olmamızla ne de anestezist olmamızla ilişkili. Tüm bunlar emeğe ve bilgiye saygısızlığın ürünleri yazık ki.
Bir hekim olarak bu ağır koşullarda, güven ortamının kaybolduğu ve her geçen gün sırtımıza dayanan bıçağın soğukluğunu daha da hissederek bu işi nasıl yapabileceğimizi anlatır mısınız lütfen? Neden dengeleri kuramıyorsunuz? Sigortayı Batı ülkelerinin standartlarında yapmaya çabalarken, neden bana o ülkelerdeki hekim koşullarını sağlamıyorsunuz? Biliyorum ülkemin koşullarını, ama neden hiç değilse o yolda yürüdüğünüzü hissettirmiyorsunuz? Söylenecek söz çok. Yeni eğitim ve öğretim yılında, mesleğimin hak ettiği saygın yeri ve layık olduğu değeri bulduğu günlere ulaşmasını temenni ediyor, tüm okuyucuya saygılarımı sunuyorum.