Meşveret; Arapça aynı kökten gelen şûrâ, istişare, müşavere, lûgatlerde “danışma”, “görüşüp anlaşma”, “konuşup bir karara varma” anlamında tarif edilir.
TDK’ye göre de; “meşveret” kelimesi: Bir konu hakkında birinin düşüncesini sorma, danışma veya iki veya daha fazla kişinin birbiriyle fikir alışverişinde bulunması.
Her topluluk, kurum ve kuruluş aslında olumlu/olumsuz kararlarını meşveret toplantılarında alır. Örneğin, her devletin meclisi/parlamentosu birer meşveret kuruluşlarıdır. Ya da legal/illegal partilerin meclisleri aynı şekildedir. İster seküler ister dini referanslarda olsun, diktatörlük olmadığı sürece meşveret meclisleri hep olmuştur, olacaktır da. Ancak! Kararları; kimler, kimlerle, hangi amaçla alır ya da almalıdır?
Peygamberimiz(AS), “Allah bunu benim ümmetime bir rahmet kıldı. Onlardan her kim istişare eylerse, doğrudan mahrum olamaz, her kim de terk ederse hatadan kurtulamaz.”… buyuruyor. Bir araya gelip karar veren ümmet için Peygamberimiz (asm) yine şöyle buyurur: “Benim ümmetim dalâlet(sapkınlık) üzerine ittifak etmez (İbn Mâce, Fiten, 8; Mecmau’z- Zevaid, 5/218)”. İslam alimlerince de zaten “meşverette hüküm ekserindir.”
Konumuzu güncelleyelim ve özetleyelim: Meşveret (danışma) mutlaka olmalı, adalet ilim ve işin icap ettirdiği olgunluk, vatanperver, insanlarının inancına, vatanına, bayrağına, bağımsızlığına ve insanların refahına can/gönül veren insanlarla olmalı ve bu minvalde kararlar alınmalıdır.
Yine güncel bir konu ile birleştirelim. Ülkemin ana muhalafet partisinin; yıllarca ve günümüzde meşveret dostlarıyla aldıkları ve uyguladıkları kararların neticesini açıklarken, ülkemde derin yaralar açtıklarını sanki bir daha yapmayacak gibi itiraf ediyor.! Maalesef ! aradan çok kısa bir süre geçtikten sonra yine, bir partiye %52 oy veren ülke seçmenini ihanetle suçluyor…!
Şimdi ne dediklerini kendi ağzından dinleyelim/izleyelim (girin internete): CHP lideri, ‘Kılıçdaroğlu kimlerle helalleşecek?’ sorularına da bir liste sıralayarak video mesajla cevap verdi. Kılıçdaroğlu kimlerle helalleşeceğini şöyle sıraladı:
- “28 Şubatçıların açtığı yaraları kapatıp helalleşeceğiz. (Kimlerle, muhatap kim, bunları belirt?).
- İkna odalarına sokulan başı kapalı kızlarımızla helalleşeceğiz.
- Roboski ile helalleşeceğiz (Kılıçdaroğlu diyemiyor amma, şimdi anlaşılıyor ki, FETÖ’cü hainler bombalamış!).
- Hukuk başka helalleşme başka. İnsanlara devlet tazminat ödeyecek ama bir taraftan da helalleşeceğiz.
- Sivas, Kahramanmaraş mağdurlarıyla helalleşeceğiz. (Çorum’u ve diğer yerleri es geçti!).
- Diyarbakır hapishanesi mahkumlarıyla helalleşeceğiz. (Diyarbakır annelerini yine es geçti!)
- Mahalleleri gasp edilip sürülen romanlarla (Romen demek istiyor!) helalleşeceğiz.
- Varlık vergileri altında inim inim inleyen azınlıklar. (23 yıl boyunca eski CHP’nin bu ülke insanından aldığı benzer vergi mağdurları da oldu).
- 6-7 Eylül olaylarının mağdurlarıyla helalleşeceğiz.
- Mahkemelerle süründürülen askerlerimiz ve aileleri ile helalleşeceğiz. (Acaba FETÖ’cü hainleri mi kastediyor!).
- Bugün Londra’ya göç etmiş en parlak beyinlerimiz ile helalleşeceğiz.
- Ali İsmail Korkmaz’ın ailesi ile (Arkadaşlar dediği! Bize mi saldıracak dediği! PKK/YPG tarafından hunharca katledilen, 16 yaşındaki şehit Yasin BÖRÜ’nün ailesini görmezden geliyor!).
- Soma ile helalleşeceğiz. Darbeciler tarafından bir sağdan bir soldan gencecik çocuklarımız asıldı bu ülkede o insanlarımızla helalleşeceğiz.
- 9 yaşındaki Oğuz Arda Sel’i kaybeden ve mahkemelerde süründürülen Mısra Öz ile helalleşeceğiz.
- Ahmet Kaya ile helalleşeceğiz. Helalleşeceğiz dostlarım. Yakın gelecekte bir gün çocuklarımız geçmişe baktıklarında ‘Neler olmuş ama önümüze bakmayı bilmişiz, helal olsun onlara’ diyecekler.
Aman Allahım! bu ne vahim bir itiraf (Zaten biliniyordu da!). Bir parti, yani CHP siyasette var oldu olalı, yine KILIÇDAROĞLU’nun beyanlarıyla, hep yıkım, zulüm, kan ve gözyaşı ile anılmış ve kendi vatandaşlarında derin yaralar açmış…!
Sayın KILIÇDAROĞLU yakın tarihte ki zulümleri niyeyse hiç saymıyor. 15 Temmuz 2016 darbe girişimine öncülük ederek, darbe yapanları cesaretlendirerek (Tankların arasından güvenlice geçirilip ve gittiği yerde takım elbiseli, kahvesini yudumlayıp, başarılı bir darbeyi bekledi!); “…yüzlerce can kaybı ve binlerce yaralı(gazilerimiz) ve onunla alakalı milyonlarca gönlü yaralı ülkem insanlarının yanı sıra; FETÖ’nün 15 Temmuz hain darbe girişiminin ülke ekonomisine doğrudan maliyetinin yaklaşık 158 milyar dolar olduğunu söyleyen uzmanlar, 15 Temmuz’un doğrudan kişi başı maliyeti, yaklaşık 2 bin dolara tekabül ediyor. Ülke ekonomisine dolaylı maliyeti ise 350 milyar dolar. Bunları da hesaba katın. Samimiyetten uzak bu çıkışı da “mitomani” semptomlarından birisi diye vah vah diyelim.
“…CHP’ ye bir kaset kumpasıyla gelen kişi. Bence, Sayın Kılıçdaroğlu helallik dilemeye kaset kumpasıyla devirdiği Sayın Deniz Baykal’dan başlasın. Gitsin Baykal’dan özür dilesin ve ondan helallik alsın’ ve bunları seslendiren, çok sayıda kapı dışı ettiği CHP kurmaylarına, öncelik versin diyen, çok sayıda CHP’li, helalleşmenin başlangıcını işaret ediyor…”
“…İstanbul büyükşehir belediyesi, 2,5 yıla yakın bir süre zarfında toplam 44 bin 995 kişiyi belediyede işe almış. İşbaşına geldiğinde 85 bin personeli olan İstanbul Belediyesinin çalışan sayısı 120 bini bulmuş. Bu uygulamanın İstanbul’un ya da Büyükşehir Belediyesi’nin ihtiyaçlarına değil, CHP’nin ve kendisinin ihtiyaçlarına göre partizanca amaçlar doğrultusunda yürütüldüğü belirtiliyor… İstanbul belediyesinin 2019’da 28 milyar lira borcu vardı. Şimdi bu rakam 43 milyar liraya çıktı. 50-60 milyar liraya doğru gidiyor. Meselenin öbür yüzünde ise, İstanbul Belediyesi’nde çalışırken işten çıkarılanlar var. “….seçim öncesi kimseyi işten çıkarmayacaklarına dair namus sözü veren, sonra da namus sözünü tutmayan Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’li belediyeleri; 31 Mart seçimlerinden sonra 11 bin 718 kişiyi işten çıkarmış.” Bırakın bu sözü söyleyenin kim olduğunu, “namus sözü” bu kadar ucuz mu! Bunlarla nasıl helalleşecek?
Ya PKK, FETÖ ve diğer terör örgütlerinin döktüğü kan ve göz yaşı mağduru; şehit ve gazi yakınlarıyla nasıl helalleşecek? Bunların müsebbibi, HDP (PKK) ve FETÖ’yü koynuna sokup, CHP’li belediyeleri onların oylarıyla alan, ardından da PKK inlerini yok edeceğini, seçmenin gözünün içine baka baka söyleyen (seçmeni bu kadar geri zekalı diye düşünen) birisi mi helalleşecek?
Şimdi, dostlarıyla meşveret edip, sahada bu kararları uygulamış ve uygulamada kararlı olan, bu kişi/kişilerin neyine, niçin inanalım! Hadi inandık diyelim! CHP’yi bu hale sokan ve kendi ifadeleri ile bir projenin ürünü olan CHP ve dostlarını dizayn edenler; işlerini bozmaya niyet eden (helallik meselesi) CHP’yi, tekrar dizayn etmeyeceklerinin garantisi var mı? Bakın güncel bir meşveret uygulama örneği daha verelim. “…Terör örgütü elebaşı Duran Kalkan’ın “Seçimi beklemeyin, hükümeti indirin” çağrısının ardından CHP ve İYİ Parti’nin ortak açıklamayla erken seçim istemesi…”, yine aynı kişinin, acilen ortak miting çağrısına, emriniz olur deyip, hemen ilk mitingini Mersin’ de yapacak olan Sayın KILIÇDAROĞLU’nun bu tavrının hiç mi anlamı yok…!
Sadece tek adam lakırdısıyla düşmanlık ve siyaset üretene: sormazlar mı! bu kadar zulmün mimarı bir parti, ülkesine tek çivi bile çakamamış bir parti; bütün dünya da zaten kötü olan ekonomiyi düzeltmeyi vaad eden bir parti, kendilerinin kirli geçmişi ve genlerinde olan bu düşmanlıkları bir çırpıda nasıl atıp ta, hangi proje ile ülkeyi düzlüğe çıkaracak? Bunların meşveret kararlarından bu ülkeye ne hayır gelir…!
Düzgün, namuslu ve ülke çıkarlarını her şeyin önünde gören, milli iktidar ve muhalafetin meşveretine hep ihtiyaç duyulacak, bu aziz millet bazen acilen bazen de tehirli, bu siyasileri hep iktidar yapmış ve yapacaktır da…