4. EĞİTİM HAKKINDA DÜŞÜNCELERİM
4.2. II. ABDÜLHAMİD DÖNEMİNDE ÖĞRETİM
II. Abdülhamid döneminde orta ve yüksek öğretim müesseseleri kuruluşu hızla yaygınlaşmış, sayıları artmış, eğitim seviyeleri yükselmiş; bunun yanında devletin ihtiyaçlarına cevap vermek üzere mülkiye, tıp, hukuk, ticaret, sanayi, mühendislik ve mimarlık sahalarında ihtisaslaşmaya yönelik yüksek öğrenim okulları açılmıştır.
Mesleki eğitim veren bütün bu yüksek okullar dışında özellikle ilim adamı yetiştirmeye yönelik bir müessese kurulması konusunda Sadrazam Küçük Said Paşa, 2 Şubat 1310 (14 Şubat 1895) tarihinde ll. Abdülhamid’e sunduğu arizasında (etraflıca, derin sunumunda), Amerika ve Avrupa üniversitelerinin fonksiyonlarına sahip ve ilim adamı yetiştirmeye yönelik beş fakülteden (darülaceze) oluşan bir darülfünun kurulmasının gerekliliğini arzetmişti.
1900’de elli beş yıllık tecrübelerin ışığında, artık yerleşmiş bir hukuk mektebinin de bulunduğu birkaç fakülteden oluşan ve bugünkü Türk üniversitesinin temelini oluşturan Darülfünun-ı Şahane’nin (İstanbul Üniversitesi) kurulması kararlaştırılmıştır. Bu müessesenin resmi açılışı, Il. Abdülhamid’in 25. cülus yıl dönümüne rastlayan 31 Ağustos 1900 tarihinde yapılmıştır.
Darülfünun-ı Şahane Edebiyat ve Hikmet (Felsefe) şubesi, Ulum -i Riyaziyye ve Tabiiyye Darülfünun-ı Şahane (Fünun) şubesi (Hesap, Cebir, Hendese, Mihanik-düşünmeden yapılan, Kozmoğrafya, Heyet, Fizik, Kimya, Kozmoloji, Jeoloji Ve Astronomi gibi diğer pozitif ilimler) ve Ulum-i Aliye-i Diniyye (ilahiyat) şubesi adlı üç fakülteli bir üniversite olarak planlanmış. Hukuk ve tıbbiye mekteplerinin de resmen bağlanılmasıyla birlikte darülfünunun tabii kolları sayılmasıyla beş fakülteli modern Osmanlı Üniversitesinin ilk sağlıklı kuruluşu gerçekleştirilmiştir.
Darülfünun-ı Şahane’de 1 Eylül 1900 tarihinden itibaren kayıt yaptırıp imtihana giren ve kabul edilen talebeler, Mekteb-i Mülkiyye’nin boşaltılan bazı odalarında öğrenime başlamışlardır.
Ulum-i Aliye-i Diniyye’ye on tanesi imtihansız otuz talebe alınırken, Edebiyat şubesine on tanesi imtihansız yirmi beş, Ulum-i Riyaziyye ve Tabiiyye şubesine ise altı tanesi imtihansız yirmi beş talebe kabul edilmiştir.
Öğrenim süresi Ulüm-i Aliye-i Diniyye’de dört, diğer iki şubede üçer yıldır. Edebiyat şubesinde Türkçe, Arapça ve Farsça’dan başka Fransızca. İngilizce ve Rusça ‘nın okutulacağı bir dil şubesi açılırken, Ulum-i Tabiiyye ve Riyaziyye şubesi 1903 yılından itibaren ikinci sınıfında Riyaziye ve Tabiiye kollarına ayrılmıştır.
Darülfünun-ı Şahane açıldığı zaman, daha önce kurulmuş olan darülfünunların karşılaştığı ve birçok açıdan onların başarısızlıklarına sebep olan hocalar yetişmiş; talebe ve Türkçe ders kitaplarının yetersizliği gibi olumsuzluklar resmen ortadan kalkmıştır.
ll. Meşrutiyet’in ilanına kadar geçen süre içerisinde birçok mezun veren Darülfünun-ı Şahane, Meşrutiyet döneminde daha sistemli bir eğitime geçmiştir.
Meşrutiyet’in ilanıyla adı İstanbul Darülfünunu şeklinde değiştirilen Darülfünun-ı Şahane, Tıp ve Hukuk şubelerini de bünyesine katmak suretiyle resmen beş şubeli olarak yeniden teşkilatlandırılmıştır.
21 Ağustos 1909’da Vezneciler’de şimdiki İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi binasının bulunduğu yerde Zeyneb Hanım Konağı’na yerleştirilen İstanbul Darülfünunu’na binlerce talebe kayıt için başvurmuştur.
Maarif Nazırı Emrullah Efendi zamanında 1912’de darülfünunda yeni bir ıslahat programı uygulanmıştır. Bu dönemde Eczacı ve Dişçi mektepleri Tıp Fakültesi’ne bağlanırken, Şam vilayetindeki Tıbbiye Mektebi de İstanbul Darülfünunu’na bağlanmıştır.
Şubeler fakülte adını almış ve muallimlere müderris unvanı verilmiş, talebe ve müderrislerin devam ve disiplin kaideleri düzene sokulmuştur.
Dârülmesâî adıyla çeşitli alanlarda meslek öğreten enstitüler kurulmuş, bunlar için kütüphaneler ve laboratuvarlar hazırlanmıştır. Darülfünun binası kâfi gelmediği için yeni binalar kiralanmış, ilmi yayın faaliyetine girişilmiştir.
Ayrıca 1914’te hazırlanan Islah-ı Medaris Nizamnamesi ile İstanbul medreseleri Darülhilafeti’l-Aliyye adıyla (Osmanlı üniversitelerinin genel adıyla) tek bir medrese haline getirilmiş ve darülfünun bünyesindeki Ulüm-i Aliye-i Diniyye şubesi kapatılarak öğrencileri Darülhilafe’nin Aliye kısmına devredilmiştir. 12 Eylül 1914’te kız talebeler için Edebiyat, Riyaziyyat ve Tabiiyyat şubelerinden oluşan inas Darülfünunu (kadınların yüksek öğretim görebileceği) kurulmuştur. 1917’de ilk mezunlarını veren inas Darülfünunu 1920’de lağvedilmiştir.
Bunun üzerine 1921’den itibaren önce Edebiyat ve Fen fakültelerinde, ardından da Hukuk Fakültesi ile Tıp Fakültesi’nde birer yıl ara ile karma öğretime geçilmiştir.
15
önceki yazı
1 yorum
İzninizle yazınıza bazı düzeltmelerde bulunayım:
İstanbul Teknik Üniversitesi:
Mühendishane-i Bahr-i Hümâyûn, (Deniz Mühendishanesi) 1773 te III. Mustafa zamanında tersane ve donanmanın geliştirilmesi ve de tersane halkının eğitilmesi amacıyla açılmış teknik okuldur.
Mühendishane-i Berrî-i Hümâyûn, (Kara Mühendishanesi) Osmanlı ordusu için topçu ve istihkâm subayı yetiştiren askerî okul. III. Selim zamanında yeniden yapılanmanın en önemli kurumlarından biri olarak 1795’te açılmıştır. 1883 te, Hendese-i Mülkiye, 1909 da Mühendis Mekteb-i Alisi, 1941 de Yüksek Mühendis okulu, ve nihayet 1944 te İstanbul Teknik Üniversitesi adını almııştır.
Tıp Fakültesi:
Sultan II. Mahmud, Yeniçeri Ocağı’nın kapatılması ardından modern bir orduya sahip olma hedefinin bir parçası olarak yeni orduya (nitelikli hekim ve cerrah yetiştirilmesi için Vezneciler’deki Tulumbacılar Konağı’nda bir askeri okul niteliğindeki Tıbhane-i Âmire’yi kurdurdu. Okul, 14 Mart 1827 de faaliyete geçti. Bu okul, ülkemizde açılan ilk tıp okuludur. Modern tıp eğitimine geçişin, 14 Mart 1827 tarihinde Tıphane ve Cerrahhane-i Amire isimli okulun açılmasıyla başladığı kabul edilir; 14 Mart tarihi bu nedenle ülkemizde ‘tıp bayramı’ olarak kutlanmaktadır.
Harp okulu:
Mekteb-i Harbiye-i Şahane, Sultan II. Mahmud’un emriyle 1834 te kurulmuştur. Mekteb-i Harbiye, 1 Temmuz 1835’te Maçka’da padişahın da katıldığı bir törenle eğitim ve öğretime başlamıştır.
Sityasal Bilgiler Fakültesi: (Mekteb-i Mülkiye);
Devletin idârî kademelerinde görev alacakları yetiştirmek amacıyla, İstanbul Fatih’te kuruldu. Okulun resmi adı “Mekteb-i Fünun-u Mülkiye” idi. Sultan Abdülmecid zamanında, 12 Şubat 1859 tarihinde törenle açılmıştır.
Görüldüğü gibi, Teknik okullar, Tıbbiye, Harbiye ve Mülkiye, Abdülhamit’ten çok önce kurulmuşlardır.