Nüfusbilim deyince akla ilk olarak, İngiliz ekonomist ve Anglikan papazı Robert Thomas Malthus (1766-1834) gelmektedir. Kısaca Malthus’un nüfus teorisi “İnan ırkında 1,2,4,8,16,32,64..gibi artış olurken onu besleyen gıda ise ,1,2,3,4,5, gibi rakamlarla artmaktadır. Dolayısıyla dünya kaynakları belli yıl sonra insanları besleyemeyecek ve kıtlık olacaktır.” hipotezine dayandırmaktadır. Ama Malthus’un bu teorisi ampirik açıdan doğrulanmamıştır. Kaldı ki benzer görüşler Malthus’tan önce James Anderson ve David Ricardo gibi ekonomistler tarafından toprağın verimliliğini sınırlı olması azalan verimler yasası çerçevesinde dile getirilmiştir.
ABD 1776’da 2,5 milyon iken bugün 240 milyona ulaşmış, kişi başına düşen Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) ise 15 kat artmıştır. Dünya nüfusu 1950’lerde 2.5 milyar iken 2000’li yıllarda 7 milyarı geçerek 50 yılda 2.5 kat artmıştır. ABD’de 2023’te yıllık nüfus artışı % 0.98 olmuştur. Bu veriler de Malthus’un teorisinin birebir doğrulanmadığını göstermektedir.
Kurumlar kolektif davranışı yapılandırır ve bunun başına da Aile kurumu gelmektedir. Millî güvenlikle nüfus artış hızı arasında ilişki kuran düşünürler esas olarak, milli güvenlik, yaşlanma asker ve savunma ilişkisi açısından bakmaktadırlar.
Nüfus artış hızı demografi literatüründe kısaca şöyle tanımlanmaktadır. “İki farklı sayım yılı verisi kullanılarak nüfustaki değişimin ölçülmesini sağlayan bir göstergedir. Başka bir ifadeyle iki sayım tarihi arasındaki dönemde her 1000 nüfus için yıllık artan nüfustur.” Nüfus artış hızının, Türkiye ve il düzeyinde geçmişten günümüze yıllara göre değişimi gösterilmektedir. ”İki farklı sayım yılı birer yıl ara olabileceği gibi daha fazla da olabilir. Bu dönem arasındaki nüfus artışının bindeyle (%0) ifade edilmesidir. Bu artış hızı ülkelere, bir tek ülkeye, o ülkenin bölgeleri ve illeri düzeyinde de hesaplanabilir.
Konumuz olan Milli Güvenlik sorunu olarak nüfus artış hızından kastedilen nüfus artış hızıyla ülkenin geleceği ve nüfusun ülkenin geleceği açısından önemi kastedilmektedir. Burada en son yazacağımı en başta söyleyebilirim. Ülkemiz mevcut nüfustan daha fazlasını kaldırabilecek durumdadır. İkinci olarak nüfus artış hızı düşmektedir. Evlilik oranlarının düşük boşanma oranlarının fazlalığı hayra alamet değildir. Bu nüfus açığını göçmen ve mülteci nüfusla kapatamayız. Nicel olarak denge sağlansa bile nitel ve kültürel olarak ülkenin unsuru asli olan vatandaşlarının nüfusunuzdaki artış önemlidir.
Nüfus artış hızını tek başına ele alırsak anlaşılması zorlaşır. Bunun yanında nüfus çağı, optimum nüfus, doğum oranı, ölüm oranı, çalışma çağı nüfusu, nüfus katmanları, 0-6,15-64,65 +, medyan yaş, çağ nüfusu gibi terminolojiyi de bilmemiz gerekmektedir. Bu kavramları aşağıda kısaca açıklamaya çalınacağım.
•Dünya nüfusu;
•1803’te 1 milyar,
•1927’de 2 milyar,
•1960’ta 3 milyar ,
•1974’te 4 milyar ,
•1987’de 5 milyar,
•1999’da 6 milyar,
•2011’de 7 milyar oldu.
•2019 başında 7.7 milyara ulaştı.
•2050 yılına kadar 9.8 milyar olması öngörülüyor.
Nüfusun ölçüt alındığı yerler.
a.) Seçim, nüfusa göre milletvekili dağılımı yapılır.
b.) Eğitim, nüfusa göre okullaşma oranı tespit edilir.
c.) Vergi, alınan vergiler ve toplam yıllık vergi hasılatı iller bankası aracılığıyla tüm
Ülkedeki il ilçe belediyeleri ve il özel idarelerine yasada öngörülen miktarda pay ayrılır.
d.) Yatırım, nüfus yoğunluğuna göre yatırım planlanır.
e.) Alt yapı, nüfus ve gelecekteki nüfus artış hızı hesaplamalarına göre alt yapı çalışmaları planlanır.
Nüfus artış hızıyla ve benzer kavramları açıklamak için 4 noktayı dikkate alarak analiz yaparız. Bunlar; “Tanımı: Bu gösterge, ana ekonomik sektörler olan tarım, sanayi, inşaat ve hizmet sektörlerinin her birindeki aktif nüfusun toplam aktif nüfus içindeki oranını belirtir. Birimi: % .Önem: Bir ülkede çalışan nüfusun sektörler arası dağılımı, nüfusun çevre üzerindeki baskısının niteliğini ve boyutunu etkilemektedir. Değerlendirme: Türkiye’de yıllar itibariyle, özellikle tarım sektörü istihdamında azalma yaşanırken, hizmet sektörü istihdamında artış kaydedilmiştir. 2022 yılı verileriyle Türkiye’de hizmetler sektörü istihdamda %56,5 pay almakta olup, AB-27 ülkelerinde ise ortalama %71,9 pay almaktadır.
2022 yılında, istihdamın sektörel dağılımına bakıldığında; AB-27 ülkelerinde tarım %3,6, inşaat %6,7 , sanayi %17,7, hizmetler %71,9, OECD ülkelerinde (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) tarım %4,6, inşaat %7,3, sanayi %14,4, hizmetler %73,7 olmuştur.”
Nüfus Artış Hızı (Rate of population growth, ) RPG =[ (Doğum miktarı-ölüm miktarı) ± Net göç miktarı ] : Yıl ortası toplam nüfus x 100 RPG = (Doğal artış hızı + Net göç hızı) : Yıl ortası toplam nüfus x 100 1) Bir yerde, aynı yıl içinde doğanlardan ölenler çıkarılır (doğal nüfus artışı), 2) Elde edilen değere +/- net göç miktarı eklenir/çıkarılır, 3) Bulunan değer, o yılın yıl ortası toplam nüfusuna bölünür; 4) Çıkan sonuç 100 ile çarpıldığında; artış hızı (yıllık ortalama artış/azalış oranı) elde edilir. Örnek: Doğal artışla 5.105.000 nüfusa ulaşan B ülkesi, bir yıl içinde 100.000 kişilik net göç almışsa; yıl sonu nüfusu, 5.205.000’e ulaşacak; bu durumda artış hızı, %4.1 olacaktır.
Sayım Yılı Nüfus Yıllık Ortalama Artış Hızı (%)
1927 13.648.270 – (ilk nüfus sayılı yapıldığı için bir önceki dönemle karşılaştırma imkânı olmadığı için % yazılmamıştır.)
1935 16.158.018 %2,11
1940 17.820.950 %1,96
1945 18.790.174 %1,06
1950 20.947.188 %2,17
1955 24.064.763 %2,78
1960 27.754.820 %2,85
1965 31.391.421 %2,46
1970 35.605.176 % 2,52
1975 40.347.719 %2,50
1980 44.736.957 %2,07
1985 50.664.458 % 2,49
1990 56.473.035 %2,17
2000 67.803.927 %1,83 Türkiye’de Nüfusun Sayımlara Göre Miktarı ve Artış Hızı, 2007-2015 ( Üstel değişim hızı kullanılarak hesaplanmıştır.) Görüldüğü gibi yaklaşık 90 yıllık sürede istikrarlı bir nüfus artış hızı gözlenmektedir. Bu artış hızında kadın erkek oranı neredeyse aynıdır. Kadın erkek nüfustaki dengeli gidiş yaklaşık dünyanın çok yerinde aynıdır.
Nüfus artış oranı bir nüfus gurubundaki insan sayısındaki artıştır. Dünya nüfusu 1800’li yıllarda 1 milyar iken 2025 de 8 milyar 200 milyonu bulmuştur. Yıllık 70 milyon artış demektir. Yıllık nüfus artış oranı ise %0 0.85’tir. Nüfus artış hızının itici güçleri arasında, artan tüketim, biyoçeşitlilik kaybı, iklim değişikliği, çevresel endex sayılabilir. Dünyadaki nüfus artı hızı 1800 lerde 1 milyar olan dünya nüfusu,1930’larda 2 milyara, 1974’lerde 4 milyara,1999’da 6 milyara 2018’de ise 7.8 milyara çıkmıştır. 1963’te %2.2 artışla en yüksek orana çıkmıştır. 1990-2010 yıları arasında da %3 ile 1.6 milyar artmıştır.
Ülkemizde konumuz olan Milli güvenlikle nüfus artış arasındaki ilişkiyi daha iyi ve bilimsel yolla açıklayabilmek için dünyadaki nüfus artış hızının nereye doğru gittiğini bilmekte fayda olacağı kanısındayım.BM verilerine göre;
Sıra no 2024 yılında 2054 yılında 2100 yılında
1.Hindistan 1milyar 451 milyon 1 milyar 692 milyon 1 milyar 505 milyon
2.Çin 1 milyar 419 milyon 1 milyar 215 milyon 633milyon
3.Abd 345 milyon Pakistan 389 milyon Pakistan 511 milyon
4.Endenozya 283 milyon ABD 384 milyon Nijerya 477 milyon
5.Pakistan 351 milyon Nijerya 376 milyon Dem. Kongo 431 milyon
6. Nijerya 233 milyon Endonezya 322 milyon ABD 421 milyon
7.Bangladeş 174 milyon Dem .Kongo 238 milyon Endonezya 296 milyon
8.Rusya 145 milyon Bangladeş 219 milyon Tanzanya 263
9.Etiopya 132 milyon Brezilya 215 milyon Bangladeş 209 milyon
Yukarıdaki BM velilerine göre oluşturulan tablo dada görüldüğü gibi normal şartlar altında 2024 yılı, 2054 yılı, 2100 yıllarındaki dünyadaki en yüksek nüfusa sahip ülkelere verilmiştir.
Günümüzde Afrika dünyanın en kalabalık kıtasıdır. Diğer bir ifadeyle dünyada her 6 kişiden biri Afrika’da yaşamaktadır.1 milyar 300 milyon nüfus bu kıtada yaşamaktadır. Nijerya’nın nüfusu 196 milyon, Etiyopya’nın nüfusu 108 milyondur. Kara sahası olarak en büyük ülke Cezayir olmasına rağmen nüfusu azdır. Avrupa nüfusu az ama üretim açsısından fazladır. Örnek: İsveçliler kişi başına çıktı da Hindistanlılardan 30 kez, Çinlilerden 8 kat daha fazladır.
Milli güvenlik nüfus artış hızı arasındaki korelasyon, ilişki, illiyet bağı artık ne dersek diyelim. Ülke topraklarının o ulus devlet halkıyla müreffeh bir şeklîde yaşaması amaçlanmaktadır. Ülkemiz de de bu dengenin korunabilmesi için gelir düzeyinin artırılması, evlenmenin teşvik edilmesi ve en az üç çocuk politikasının devem etmesi istenmektedir. Göçmen ve mülteci sayıları çözüm olmaktan öte ülke nüfusunun bütçesinden sürekli harcama yapıldığı için yük olmaktadır.
Nüfusun yılık artışı %0.5 olan bir ülkenin nüfusunun 2 ye katlaması süresi 139 yıl iken, nüfus artış hızının %3 olan bir ülkenin nüfusunu 2 ya katlaması için geçen süre 23 yıl olacaktır. Burada temel iki değişken mevcut nüfus yapısıyla mevcut artış oranıdır. Nüfus artış hızı ve gelecekteki nüfusun miktarı da bu yönteme göre hesaplanmaktadır.
2012 verilerine göre mevcut nüfusun 2 ye katlanabilmesi için geçecek süre;
Batı Afrika. 27 yıl, Doğu Afrika 25 yıl, Güney Afrika 99 yıl, Kuzey Amerika 139 yıl, Güney doğu Asya 53 yıl, Doğu Asya 139 yıl, gerekmektedir. Ülkemizde 2017 itibariyle Nüfus artış hızı %0 (binde)12.4. Diğer bir ifadeyle %1.2’dir. Kadın erkek nüfus %99 oranında dengededir.2018 yılı itibariyle kentsel nüfus %92.7’dir. Çalışma çağındaki yani 15-64 yaş aralığındaki nüfus işgücüne katkısı daha fazla olması gerekirken istihdamdan kaynaklanana sorunlar nedeniyle optimum nüfus katkısını sağlamakta düşüktür. Nüfus yoğunluğu Ülkemizde 107’dir. En fazla nüfus yoğunluğunu olduğu il İstanbul dur. Nüfus yoğunluğu veya demografik basınç ülke yüzölçümüne mevcut ülke nüfusunun bölünmesiyle ortaya çıkan rakamdır. Dünyada nüfus yoğunluğu yani demografik basıncı yüksek ülkeler Hong Kong, Belçika gibi ülkelere gelirken demografik basıncı düşük ülkeler Kanada, Rusya gibi ülkelerdir. Ülkemiz bu ölçüye göre dünya ortalamasındadır. Âmâ ülkede illere gelince bu oran değişebilir. Yukarıdaki örnekte İstanbul’un coğrafyasının küçük nüfusunun fazla olmasından kaynaklı demografik basıncı yüksektir. Bunun bilinmesi yerel yöneticilere yol gösteri ona göre imar planı mücavir alan ve altyapıyı planlaması daha rasyonel olur.
Şiddetli çevresel ve demografik güvenlik tehditleri (VEDS), bir nüfus (veya nüfuslar) ile çevresi arasındaki ilişkinin savaş, devrim, terörizm ve etnik veya diğer şiddetli çatışma risklerini artırması durumunda ortaya çıkar. Bu komşu ülkelerdeki demografik değişiklilerin ülkemizi ne derece etkileyeceğinin tahmin edilmesi demektir.
Robert J. Walker “2015 ve 2050 yılları arasında dünya nüfusunun yaklaşık 2,5 milyar artarak 7,3 milyardan 9,8 milyara yükseleceği tahmin edilmektedir. Öngörülen bu artışın büyük çoğunluğu – tahmini yüzde 97’si – gelişmekte olan dünyada meydana gelecektir. Demografi kader değildir, ancak gelişmekte olan dünyadaki nüfus artışı bir meydan okuma çarpanıdır. Son yıllarda dünyada açlık ve yoksulluk vakalarının azaltılmasında kayda değer kazanımlar elde edilmiş olsa da doğurganlık oranlarının yüksek olduğu ülkelerde ilerleme yavaş olmuştur. Nüfusu en hızlı artan ülkeler küresel açlık, yoksulluk, çevresel bozulma ve kırılganlık endekslerinde üst sıralarda yer alma eğilimindedir ve bu ülkelerin çoğu iklim değişikliği, bölgesel veya etnik çatışma ya da su kıtlığı gibi ekonomik kalkınmanın önündeki büyük engellerle karşı karşıyadır. Bu ülkelerin çoğunda ayrıca 15-24 yaş arası çok sayıda işsiz genç bulunmaktadır; bu da siyasi istikrarsızlık ve çatışmalara katkıda bulunabilecek veya bunları şiddetlendirebilecek demografik bir faktördür. Bu ülkelerdeki doğurganlık oranları demografların öngördüğünden daha hızlı düşmediği takdirde, bu ülkelerin birçoğu belirsiz bir gelecekle karşı karşıya kalacaktır. Bu ülkelerdeki yaşam koşullarının iyileştirilmesinde ilerleme kaydedilmemesi, daha fazla siyasi istikrarsızlığa ve çatışmaya yol açabilir ve bu ülkelerdeki mültecilerin ve ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin sayısının artmasına neden olabilir.” Demektedir.
Rusya dünya toprağının %11’i ama dünya nüfusunun % 2’sinden daha azdır. Bu tür ekstrem ülkelere diğer değişkenler devreye girmektedir. Günümüzde nüfus itibariyle en çok ülkeler:
Çin 1 milyar 425 milyon,
Hindistan 1 milyar 354 milyon,
ABD 327 milyon,
Endonezya 227 milyon,
Brezilya 2010 milyon,
Pakistan 201 milyon ,
Nijerya 196 milyon,
Bangladeş 166 milyon,
Rusya 144 milyon,
Meksika 130 milyon,
Japonya 130 milyon,
Etiyopya 107 milyon,
Thomas Homer-Dixon ve Jessica Blitt (1998) gibi bilim insanları, ulusal güvenlik konularıyla ilgili olarak bir dizi demografik değişkene işaret etmişlerdir. Bunlar arasında bir ülkenin nüfusunun büyüklüğü ve yoğunluğu ve büyüme oranı; kentsel olan nüfus oranı ve kentsel büyüme oranı; nüfusun yaş yapısı, iç ve uluslararası göç oranları; etnik köken, bölgesel kimlik veya din açısından nüfusun iç bileşimi; sosyal hareketlilik, okuryazarlık ve eğitim oranları; bebek ölüm oranı ve yaşam beklentisi ve gelir dağılımı yer almaktadır.
Sonuç ve öneri, Ülkemizin Milli güvenliğinin temel değişkenlerinden biri de nüfus, nüfusun yaşlanması ve yaş guruplarındaki değişikliklerdir. Nüfus ve önemli değişkeni Nüfus artış hızı başka olgularla ikame edilmesi zordur. Bu durumda devletin unsuru aslisi olan necib milletin nüfusunun dengeli artması işgücünü artması, çalışma çağı nüfusunun artması çarpan etkisiyle birbirini etkileyecektir.
Milli güvenliğin nüfus artış hızıyla bir diğer ilişkisi ise komşu ülkelerdeki göstergeleri de takip etmek gerekmektedir. Örneğin komşu ülkelerdeki nüfusun fala artışı Türkiye’den giden nehirlerdeki su miktarının artışını gerektirecektir. Kısaca Milli Güvenlik le nüfus artış arasındaki korelasyonu diğer bağımsız değişkenlerinde hesaba atarak analiz edilmelidir. Sosyolojik olarak ta optimumum nüfusun oluşması için ülkemizin mevcut nüfustan daha fazlasını besleyebilecek durumda olduğunu da belirtmek isterim.
Selam ve saygılarımla hayırlı Ramazanlar dilerim.