Son gelişmelerle birlikte ivedilikle sağlık politikaları, sağlık eğitimi, sağlık alanında gelecek ve Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın sonuçlarını ve sorunları uzun uzun tartışmak gerekli ama bu, yer kısıtlılığından dolayı burada mümkün değil. Ancak şu söylenebilir; sağlık alanında ve özellikle sağlık eğitimi ve öğretiminde olumsuz ve irreversibl olabilecek dönüşümlerin bedeli çok çok ağır olacaktır ve bu bedel uzun yıllar ödenecektir. Henüz kitleleri hızlı bir şekilde toplu olarak öldürecek nitelikte olmayan bir virütik salgın karşısında Sierra Leone, Liberya gibi ülkelerin sürüklendiği durum ve gelişmiş ülkelerin durumu bu konudaki en son ve en somut örnektir.
Tarihin her döneminde ve her koşulda bilimsel çalışmalar ve araştırmalar devam etmiştir. Biraz da bilim diyerek, bu yazımda özellikle içinde bulunduğum kalp-damar cerrahisini de içeren, pek çok tıp bilim dalında uygulanan ve yoğun olarak tartışılmakta olan minimal invaziv cerrahi girişimler konusu üzerinde durmak istiyorum.
Son yıllarda minimal invaziv ve robotik cerrrahi kavramları cerrahi uygulamalarda sık sık gündeme gelmekte, tartışılmaktadır. Bu yöntemle beklenen ve bazı çalışmalara göre gözlenen üstünlükler nelerdir; cerrahi travmanın minimalize edilmesi, daha az ağrı, daha kısa hastanede kalış süresi, normal aktivasyona erken dönme, daha iyi kozmetik sonuçlar, kan kaybı ve transfüzyon ihtiyacının azalması ve elbette mortalitenin, postoperatif majör komplikasyonların azalması ve uzun ve sorunsuz yaşam.
Cerrahide, minimal invaziv yaklaşımlarda teknolojik gelişmelerle birlikte günümüzde gelinen en önemli aşama, robotik cerrahi yöntemi ve telemanipülasyon sistemidir. Robotik telemanipülasyon sistemleri cerraha çalışma alanı içinde geniş görüş alanı ve hareket kabiliyeti sağlayarak minimal invaziv cerrahinin kullanım alanlarını genişletmiştir. Günümüzde kalp cerrahisinde kompleks mitral ve triküspid kapak cerrahisi, koroner revaskülarizasyon, atriyal septal defekt kapatılması, intra-kardiyak tümör veya miksoma çıkartılması, atriyal fibrilasyon ablasyon tedavisi gibi işlemlerde robotik cerrahi yöntemi kullanılmaktadır. Cerrahi yöntemlerde, deneyimde ve teknolojide gelişmeler ve olumlu klinik sonuçlara dayanarak dünya genelinde bazı kliniklerde minimal invaziv yöntemlerin standart yöntem olarak kullanılmaya başladıklarını bildiren yazılar vardır. Ancak, bu yöntemlerle ilgili olumsuz sonuçlar bildiren randomize kontrollü çalışmalar, büyük seriler de vardır ve eleştiriler, yararı ve uzun süreli sonuçları kanıtlanmış ve yöntemlerin yerine uzun süreli sonuçları belirsiz, erken ve orta dönem sonuçları tartışmalı yöntemlerin hastaya ne kazandıracağı sorusu üzerinde odaklanmaktadır.
Minimal invaziv kalp cerrahisi kapsamında çeşitli operasyon yöntemleri gerçekleştirilmiş, çok sayıda bilimsel ve klinik çalışmalar yapılmış ve yayımlanmıştır. Mini sternotomi, Transvers sternotomi, Mini toracotomi, Minimally Invasive Direct Coronary Artery Bypass (MIDCAB), Port-access, Heart-port, Robotically-Assisted CAB, Computer-Enhanced “Robotic” Cardiac Surgery, Totally endoscopic-robot enhanced (TECAB), On-pump Beating-heart Mitral Valve cerrahisi, Off-pump CAB, çalışan kalp off-pump kalp tamiri, Off-pump MV tamiri, Off-pump ve KPB’siz ve atriyotomisiz MV tamiri, Perkütan kalp kapağı uygulaması bu yöntemlerden bazılarıdır.
Kalp cerrahisinde robotik cerrahi tekniğinin uygulamalarında bazı sınırlılıklar vardır:
1. Tam olmayan ve gecikmeli hareket problemi,
2. Dokunma hissi eksikliği,
3. Mali sorunlar, yararlılık sorunu,
4. Eğitim süreci ve sistemin karışık olması gibi.
Sorunların çözülmesi ve gelişmelerle birlikte robotik cerrahi yöntemlerinin çağımızda son derece önemli bir gelişme ve alternatif olduğunu ve gelecekte rutin olarak uygulanacağını söylemek yanlış bir iddia olarak görülmemektedir. ABD, Avrupa ve dünyanın diğer yerlerinde bu yöntemin daha fazla kullanılmaya başlandığı ve robota sahip olan merkezlerin arttığı ve kadın-doğum, ortopedi, genel cerrahi, üroloji gibi pek çok branşta yaygın robot kullanımı dikkat çekmektedir.
Özellikle kalp cerrahisi alanında minimal invaziv ve robotik kalp cerrahi işlemlerinde deneyim, doğru endikasyon ve doğru merkez üçlemesine kesinlikle uyulması gerekmektedir. Farklı uygulamalar arasında klinik sonuçların çok-merkezli, randomize, prospektif karşılaştırılması ve uzun süreli sonuçların analizi ile birlikte bu yöntemin yaygın, rutin olarak kullanılması gereken bir yöntem mi olacağı, yoksa zaman zaman kullanılabilecek bir ikincil alternatif yöntem mi olacağını söyleyebilecek duruma gelebileceğimiz öngörülebilir. Şu anki deneyim ve bilgilerimizle kesin sonuca ulaştığımızı söyleyebilecek durumda değiliz, ancak konunun üzerinde dikkatle durulması ve doğru değerlendirmek için çalışmalar, analizler ve tartışmaların devam etmesi gerektiği düşüncesindeyiz.