Babası deniz subayı olan Billy Beane 29 Mart 1962’de Orlando, Florida, ABD’de dünyaya gelir. Beyzbol ve Futbol sevgisiyle büyür. Futbolla yakından ilgilenen Beane’nin hayranı olduğu spor insanı ise Arsenal futbol takımı teknik direktörü Arsène Wenger’dir. Futbola büyük ilgi duymasına karşın, Amerika’da beyzbolun daha fazla tercih edilen bir spor olması ve günün koşulları nedeniyle lise yıllarından itibaren beyzbol oyuncusu olarak kariyeri başlar. Yaşadığı talihsiz sakatlıklar ardından oyunculuk kariyerine 27 yaşında nokta koyarak son takımı Oakland Athletics’te oyuncu izleme koçu olur. Oyuncu olarak çok parlak bir kariyere sahip olmayan Beane yeni görevinde oyuncuları izlerken, verileri doğru toplama ve doğru İstatistiksel yöntemlerle verileri analiz etmeye dayalı yaklaşımıyla fark yaratmaya başlar. İstatistik bilimine verdiği önemle oyuncuların verilerini çok daha etkin biçimde analiz ederek, fark yaratan, daha doğru değerlendirmelerde bulunmaktadır.
Oakland Athletics’te beyzbol oyuncularını güçlü veri analiziyle değerlendirerek gösterdiği başarı sayesinde, önce 1993 yılında genel müdür yardımcılığına ardından 1997 yılında genel müdürlüğe atanır. Amerikan beyzbol liginde yarıştıkları birçok takımın bütçesi Oakland Athletics’ten çok fazladır. Diğer takımlar daha fazla para harcayarak getirdikleri oyuncular ile üstünlük sağlamaktadırlar. Belirtilen takımlarla aralarındaki bu maddi uçurumlar nedeniyle Oakland Athletics istenilen sonuçları alamamaktadır. Billy Beane farklı bir felsefe geliştirmek zorunda olduğunu görür. Diğer takımlara göre daha az olan olanaklarla başarıyı getirebilecek bir sistem üzerine düşünmeye başlar. Beyzbol istatistikleri konusunda başarılı olan ve Harvard Üniversitesi’nde ekonomi okuyan Paul DePodesta’yı asistanı olarak işe alır. Paul DePodesta aynı zamanda bilgisayar konusunda da uzmandır. Genç asistanıyla birlikte İstatistik biliminden yararlanan daha güçlü bir veri analiz sistemi geliştirmeye başlarlar. Geliştirdikleri yeni bir felsefeyle yepyeni bir beyzbol takımı kurma hedefindedirler.
Geliştirdikleri yeni yaklaşımda, öncelikle karşı karşıya oldukları problemi tanımlarlar. Kısıtlı olan bütçeyle en çok başarılı olacak beyzbol takımı kurulmak istenmektedir. İyi düşünüldüğünde bu bir optimizasyon problemidir. Bir başka ifadeyle, Yöneylem Araştırması başlığı altında yer alan kısıtlı kaynaklardan dolayı minimum maliyetle maksimum kazancın sağlanacağı bir çeşit optimizasyon problemi çözülecektir. Ve bu problemin çözümünde İstatistiksel yöntemlerden de yararlanılarak veriler etkin bir biçimde analiz edilecektir. Bunun üzerine, Beane ve asistanı DePodesta, takıma iyi oyuncular alabilmek için gerekli en iyi stratejiyi belirlemek amacıyla binlerce oyuncuyla ilgili onlarca yıllık verileri incelemeye başlarlar. Yaptıkları analiz sonucunda, beyzbol oyuncu izleyicilerinin bir oyuncunun kaç sayı yapabileceğini kesin şekilde gösterebilecek istatistikleri göz ardı ettiğini fark ederler. Buna göre oyuncuları daha doğru ve gerçekçi değerlendirebilecek bilgisayara dayalı istatistiksel bir sistem geliştirirler. Geliştirilen sistem kısaca özetlenirse: Takım ve oyuncu verileri, yapay zekâ ile bir değerlendirmeye tabi tutularak maksimum verim elde edilecek ölçümler ve istatistikler belirlenir. Takımda eksik olan özellikler sayısal değerler üzerinden saptanarak; bu özellikleri karşılayabilen oyuncular tespit edilir. Bir başka takım için önemli olmayan ya da daha az değerli olan bir oyuncu, diğer takım için sahip olduğu özellikleri ile çok daha değerli bir oyuncu haline gelebilmektedir. Sonuçta, belirtilen bu türdeki ve takımın eksiklerini karşılayan düşük maliyetli oyuncular belirlenmiş olur. Belirlenen bu oyuncularla düşük maliyetli ama birbiriyle uyumlu ve başarı olasılığı yüksek yeni bir takım oluşturulur.
Geliştirilen sistemle kurulan takımda, eskiden ün yapmış ama şimdi yaşlı, beyzbolu bırakmış ya da gece hayatından çıkmayan, medya ve birçok takım tarafından dışlanan oyuncular bile yer almaktadır. Sırf olağan dışı bir görünüme sahip olmasından dolayı zengin kulüplerce tercih edilmeyen ya da boy ve yaş özellikleri ile yeteneklerine elverişli olmayan bir mevkide oynatıldığından verim alınamayan oyuncular da kurulan takıma dahil edilir. Belirtilen bu nedenlerden dolayı bu oyuncuların maliyetleri de oldukça düşüktür. Böylece Oakland Athletics’in Genel Müdür’ü Billy Beane 2002 yılında, geliştirdikleri yeni yaklaşımı kullanarak kısıtlı imkanlarla düşük bütçeli ama başarı olasılığı yüksek bir takım kurar. O yıl Amerikan Beyzbol Ligi (MLB) zirvesine oynayan zengin kulüplerin yıllık maaş ortalamaları 125 milyon dolar civarındayken, Oakland Athletics’te 40 milyon dolardır. Durumu daha iyi açıklamak için, sezon başladığında 30 takımlı ligde maaş bütçesi olarak Oakland 28. sıradadır. Bir başka ifadeyle, 30 beyzbol takımı içinde 27 takımın oyuncu maaşları Oakland Athletics’ten çok daha fazladır.
Beyzbol Amerika’da çok kişi tarafından sevilen bir oyun olduğundan paranın en çok döndüğü sektörlerden biridir. Beyzboldan para kazanan ve bu kurulu düzenin değişmesini istemeyen birçok kişi yeni gelen bu sistemi eleştiri yağmuruna tutar. Üstüne üstlük bu yeni yaklaşımla kurulan takım, yukarıda bahsedildiği gibi yaşlı ya da sorunlu ya da verimsiz görünen oyunculardan kurulu olduğu için eleştiriler oldukça da acımasızdır. Buna karşın, Billy Beane bu sistemin arkasında durur ve belirtilen 2002 yılında Oakland Athletics takımı arka arkaya 20 maç kazanarak tüm zamanların (103 yıllık) galibiyet serisi rekorunu kırmayı başarır. Finallere kalmayı başarsalar da şampiyon olamazlar ama düşük bütçeyle yakaladıkları önemli başarı büyük sansasyon yaratır. Billy Beane başardıklarıyla veri toplamanın, etkin veri analizinin, istatistiğin doğru kullanımının ve veri biliminin gücünü ve önemini adeta haykırmış olur.
Beane’nin başarısının nasıl karşılık bulduğuna kısaca göz atalım. Amerikan Beyzbol Ligi zirvesinde en çok taraftara ve dolayısıyla en büyük bütçeye sahip iki takım bulunmaktadır: New York Yankees ve Red Socks takımları. Buna karşın 2002 yılına gelindiğinde Red Socks takımı 1918 yılından beri şampiyon olamamaktadır. Billy Beane’nin 2002 yılındaki başarısı ardından hemen o sezon sonu, J.W. Henry’nin başkanlığını yaptığı Boston Red Sox, Billy Beane’e Genel Müdürlük pozisyonu için 12.500.000 dolar teklif eder ve bu miktar Amerikan Beyzbol Ligi tarihi boyunca bir genel müdüre sunulan en yüksek teklif olarak da tarihe geçer. Ancak, Billy Beane bu astronomik teklifi kabul etmez. Bunun sebebini ise şöyle açıklamıştır: “Benim idolüm Arsène Wenger’dir ve bende Oakland Athletics’te uzun süre görev yaparak takıma kalıcı bir sistem miras bırakmak istiyorum”. Açıkça görüldüğü gibi Beane rastgele değil, sürdürülebilir başarının peşindedir. Zaten başarıyla sonuçlanan süreci incelendiğinde, 1993 yılında başladığı çalışmalarını 2002 yılında taçlandırmıştır. Halen Oakland Athletics’te görev yapmakta olan Beane geliştirdiği sistemi üzerine AZ Alkmaar ve Barnsley FC gibi Avrupa futbol takımlarına da danışmanlık yapmıştır. Billy Beane’nin bu anlamlı hikâyesini ekonomi yazarı Michael Lewis ‘Moneyball: Adaletsiz Bir Oyunda Kazanma Sanatı’ isimli kitabında anlatmaktadır [1]. Kitabın en çok satanlar listesine girmesiyle büyük ilgi görmesi üzerine yazarın bahsedilen kitabı sinemaya da uyarlanmıştır. Ülkemizde ‘Kazanma Sanatı’ ismiyle gösterime giren filmde Billy Beane karakterine ünlü aktör Brad Pitt hayat vermiştir [2].
Red Sox beyzbol takımı Beane’i genel müdürlük görevine getiremese de, onun geliştirdiği sistemi kullanmaya başlar ve sadece iki yıl sonra 2004’te etkin veri analizine dayanan bu sistemle tam 86 yıl sonra şampiyon olmayı başarır. Red Sox’ın başkanı J.W. Henry bu önemli başarının ardından, Billy Beane tarafından geliştirilen sistemi bu sefer dünyaca tanınan bir futbol markası olan Liverpool takımı için kullanmaya karar verir. Avrupa da ve Dünyada en büyük futbol kulüplerinden biri olan Liverpool Futbol Kulübü’nde de Beane’nin geliştirdiği veri analizi sistemi kullanılacaktır. Liverpool çok köklü bir kulüp olmasına karşın uzun yıllardır başarıya hasret kalmış ve 2010 yılında ağır bir ekonomik borç yükü altında kalmıştır. Bu nedenle, tıpkı Oakland Athletics gibi çok kısıtlı bir bütçeye sahiptir ve dünyanın en zengin kulüplerinin yer aldığı İngiltere Premier Ligi’nde başarı için mücadele etmek zorundadır. Bir başka ifadeyle, tıpkı Oakland Athletics gibi minimum maliyetle maksimum başarı elde etmesi gerekmektedir. Belirtilen veri bilimi yaklaşımının kullanılabilmesi için öncelikle Cambridge Üniversitesi’nden Ian Graham kulüpte göreve getirilir. Graham, 10 yıldır futbol kulüpleri için veri toplamakta, futbol istatistiği ve analizi üzerine önemli çalışmalarda bulunmaktadır. 2008 yılında Castrol Performance Index isimli veri analiz programını geliştiren ekipte de yer almıştır. Graham’ın öncülüğünde Liverpool’da sürdürülen Beane felsefesi için en doğru teknik direktör olarak da Alman teknik adam Jurgen Klopp belirlenir ve 2015 yılında göreve getirilir.
Graham tarafından inşa edilen DataLab sayesinde Liverpool kulübü, dünya üzerindeki 100.000’den fazla oyuncunun özelliklerini ve verilerini işleyerek analiz eder. Elde edilen verileri anlamlandıran bir yazılım geliştirilir ve raporlar oluşturulur. Oluşturulan Veri Bankası’nda oyun içi istatistikleri ile takıma uyum sağlayacak ve eksiklikleri giderecek oyuncular saptanır. Üstelik bu isimler futbolseverlerce yetenekleri fark edilmeyen ve dolayısıyla maliyetleri nispeten düşük oyunculardır. Örneğin bu oyunculardan biri Premier League’den düşen Hull City oyuncusu Andrew Robertson’dır. Benzer şekilde, takıma katılan diğer oyuncular Naby Keita, Sadio Mane, Wijnaldum, Roberto Firmino, Alisson Becker, Fabinho, Salah, Virgil van Dijk ve diğerleridir. Böylece doğru veri toplama ve etkin veri analizine dayanan Beane’nin yaklaşımı kullanılarak Liverpool futbol takımı oluşturulur. Ve Jurgen Klopp önderliğindeki takım 30 yıl aradan sonra 2019/20 sezonunda, dünyanın en zor futbol ligi olarak kabul edilen İngiltere Premier Ligi şampiyonu olmayı başarır. Bunun yanında kulüpler düzeyinde dünyanın en büyük ve önemli organizasyonu olan UEFA Şampiyonlar Liginde Liverpool 2017/18 sezonunda finale çıkmayı başarır ama finalde Real Madrid’e yenilir. Ancak 2018/19 sezonunda Şampiyonlar Liginde yine finale çıkan Liverpool bu sefer Tottenham Hotspur’ı yenerek Avrupa’nın en büyüğü olma başarısını gösterir. Beane’nin felsefesi yine işe yaramış ve minimum maliyetle dört yılda kurulan takım maksimum başarıyı güçlü veri analizi sayesinde kazanmıştır.
Bilgisayar ve İstatistik Biliminin çözülecek problemin potasında etkin bir biçimde birleştirilerek kullanılmasıyla gerçekleştirilen Veri Bilimi uygulamaları, günümüzde küçük ya da büyük organizasyonlar, uluslararası şirketler ya da ülkeler tarafından her türlü hayat probleminin çözümünde etkin biçimde kullanılmaktadır. Finanstan risk yönetimine, sağlıktan eğlence sektörüne, spordan üretime, sanattan temiz enerjiye kadar hayatın her alanında karşılaşılan problemlere akılcı veri bilimi uygulamaları ile etkin çözümler üretilebilmekte ve dolayısıyla ilgili sektördeki rakiplere karşı üstünlük sağlanabilmektedir. Yukarıda kısaca hikâyesini okuduğunuz Billy Beane tarafından geliştirilen doğru veri toplama ve etkin veri analizine dayalı yaklaşım modern çağda kullanılan ilk başarılı ve fark yaratan veri bilimi yaklaşımlarından biridir. Günümüz modern dünyasının gereksinimlerine cevap vermeye çalışan çağdaş yaklaşımları içeren veri bilimi kavramları yeni yeni olgunlaşmaktadır. Burada okuduğunuz çok başarılı uygulama öneklerine karşın, belirtilen kavramların yanlış tanımlanması ve uzman olmayan kişiler tarafından yanlış kullanımları ötürü büyük kayıplarla sonuçlanan birçok hazin başarısızlık hikâyesi örnekleri de bulunmaktadır [3]. Örneğin, Liverpool kulübünde Beane’nin felsefesi oluşturulurken, Beane’in yakın arkadaşı olan Damien Comolli sportif direktörlüğe getirilmiş ve dünya çapında ses getiren başarılarda katkı sağlamıştır. Bu başarılarının ardından Damien Comolli ülkemizde Fenerbahçe kulübünde sportif direktörlüğe getirilmiştir. Ancak ülkemizde görev yaptığı sürede ne yazık ki Fenerbahçe futbol takımı tarihinin belki de en kötü sonuçlarını almıştır. Bu durum çok önemli bir noktanın altını kalınca çizmektedir. Comolli’nin Liverpool’da elde ettiği başarılara ülkemizde ulaşamamasının nedeni büyük olasılıkla doğru bir ekiple çalışamaması ve sürdürülebilir başarı yerine anlık başarılara odaklanılmasıdır.
Başarılı Veri Bilimi uygulamaları gerçekleştirebilmek için, yukarıda anlatılan başarılı uygulamalarda da görüldüğü gibi, istatistik, bilgisayar bilimi ve veri bilimi konularında gerçek anlamda uzman olan akademisyenlerle ve çözümlenecek problemi doğru tanımlayabilecek ve yorumları doğru yapabilecek sahadan uzmanlarla oluşturulacak doğru bir ekibe büyük ihtiyaç vardır. Ve yine örneklerde açıkça görüldüğü gibi, rastgele olmayan sürdürülebilir başarı için sistemlerin uzun vadede kurulması gerekmektedir. Belirtilen şekilde kurulan ekiplerle ve uzun vadeli yatırımlarla, modern dünyada herhangi bir sektörde karşılaşılacak en karmaşık problemlerin bile minimum maliyet ve maksimum kazançla çözümü mümkün olacaktır.
KAYNAKLAR
[1] Michael Lewis (2003) “Moneyball: The Art of Winning an Unfair Game”, W. W. Norton & Company, United States. ISBN: 978-0-393-05765-2
[2] Moneyball, https://www.imdb.com/title/tt1210166/
[3] Çağdaş Hakan Aladağ (2021) “Endüstriyel Futbolda Yapay Zeka”, Akademik Akıl, https://www.akademikakil.com/endustriyel-futbolda-yapay-zeka/cagdashakanaladag/
Not: Aynı başlıklı yazımı, Teknolojik Eğitimi Geliştirme Vakfı (TEGEV) Mesleki ve Teknik Eğitim Dergisi 2021 Ekim sayısında da okuyabilirsiniz.
4 yorum
çok güzel anlatmışsınız hocam teşekkürler
Çok teşekkür ediyorum Serpil hocam.
Tüm açıklığıyla bilimin gerçeklerini ifade etmişsiniz. Teşekkürler.
Değerli yorumunuza çok teşekkür ediyorum.