Yazılarıma ara verdiğim yaz dönemi içinde ailevi nedenlerle bir yer değişikliğim oldu. Şu anda Muğla Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi olarak görev yapıyorum. Muğla benim doğduğum büyüdüğüm, ailemin burada olması nedeniyle çalışma hayatım boyunca gelip gittiğim, bağımı koparmadığım bir şehir. On bir yaşında Aydın Ortaklar Öğretmen Okuluna gittiğim zaman ayrıldığım bu şehre yıllar sonra geri dönüp çalışmak, hemşehricilikten hoşlanmamama rağmen beni heyecanlandırdı. İnsanların doğup büyüdükleri kente de vefa borçlarının olduğunu düşündürdü.
Daha önce Medimagazin sayfalarında haber olduğu gibi yaklaşık 3 yıl önce kurulmuş olan Muğla Tıp Fakültesi bu yıl ilk kez öğrenci aldı. Öğrencilerimiz kayıtlarını yaptırdı. Fakültenin öğrenci alabilmesi için hastanesinin olması şartı vardı. 18 Şubat 2011 tarihli “Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Tesisleri ve Üniversitelere Ait İlgili Birimlerin Birlikte Kullanımı ve İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik”, nüfusu 850 binin altında olan illerde eğitim-araştırma hastanesi olarak ya Sağlık Bakanlığına bağlı hastane ya da Tıp Fakültesi hastanesi olmasını öngörüyordu. Yeni açılacak olan tıp fakülteleri için de Sağlık Bakanlığına bağlı mevcut hastanenin birlikte kullanımı öngörülüyordu. Muğla Tıp Fakültesinin faaliyete geçebilmesi ve öğrenci alabilmesi için söz konusu yönetmelik doğrultusunda Muğla Üniversitesi Rektörlüğü ve Muğla Valiliği arasında bir protokol yapıldı. Ya tıp fakültesi kapanacak/atıl kalacak ya da birlikte kullanım için işbirliğine gidilecekti. İkincisi tercih edilmiş oldu. İlk izlenimlerime göre, fakülte, hastane başhekimliği, sağlık müdürlüğü, valilik vb. ilgili kurumlar arasında son derece iyi niyetli bir işbirliği var. Kavga-gürültü, çekişme vs. yok. Ek ödemeler ve kriterleri ile ilgili birtakım belirsizlikler var. Bunların ilgili birimlerle tartışılarak çözülmesi bekleniyor. Benim için değişik bir çalışma sistemi. Keza Eskişehir’deki Tıp Fakültesinin Sağlık Bakanlığı ile ilişkisi yoktu.
Zaman içinde Muğla’ya yeni hastane/hastaneler yapılacak. Tıp fakültesi hastanesi için arazi mevcut. Diğer yandan Sağlık Bakanlığının da mevcut hastane binasını yenileyeceği ile ilgili bilgiler var. Yerel gazeteler ve çevremden edindiğim izlenime göre, önümüzdeki yıllarda hem Sağlık Bakanlığına bağlı Devlet Hastanesi yenilenecek, hem de Tıp Fakültesi hastanesi yapılacak şeklinde bir beklenti var. Bunun bir an önce netleştirilmesi gerekli. Öyle ki, siyasi erk bu birlikte kullanımı yenilenen Devlet Hastanesi ile devam ettirmek isteyip Tıp Fakültesi hastanesi binasına sıcak yaklaşmazsa, yenilenecek Devlet Hastanesinin tıp eğitiminin gereklerini barındıracak şekilde ve en az 1.000 yataklı olması gerekirken, hem Tıp Fakültesi hem Bakanlık hastanesi olmasında sakınca görülmezse yatak kapasitesinin 300-500 arasında olması yeterli olabilecektir.
Adli tıp hizmetleri açısından, eğer Adalet Bakanlığı bünyesinde ek görevli falan değilse üniversite öğretim üyeleri uygulama içinde yeterince yer almıyordu. Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde adli tıp uzmanı istihdamını önemli buluyordum. Diğer uzmanlık dallarından hekimlerle işbirliği ve altyapı açısından avantajlı olduğu gibi, devlet hastanelerinde düzenlenen adli raporların adli tıp uzmanınca ya da onun desteği ile oluşturulan bir sistem içinde yürümesi hizmetin alıcısı konumundaki yargı mensupları için de büyük avantaj. Tekrarlı rapor alma gereksinimini ortadan kaldırıp yargı sürecini hızlandırdığı gibi kaliteli hizmet almasını sağlar. Birlikte kullanım protokolü çerçevesinde adli tıp öğretim üyesi olarak ben de adli tıp hizmetlerini Devlet Hastanesi bünyesinde oluşturulan poliklinikte sunacağım. Zaman içinde deneyimlerimi Medimagazin okurları ile paylaşacağım. Muğla merkez nüfusu ilçelerinden küçük olan bir şehir. Bu anlamda Eskişehir’den çok farklı. Muğla ilinde yapılandırılacak her hizmette olduğu gibi adli tıp hizmetleri açısından da bunun göz önüne alınması gerekiyor. Herhangi bir hizmet ya da hizmet sistemi ile ilgili olarak ilçelerden buraya nasıl ulaşılacağı değil, her türlü yapılanmanın ilçelerdeki uç birimlerinin nasıl oluşturulacağı düşünülmek zorunda. Örneğin; Sağlık Bakanlığı bünyesinde oluşturulan Çocuk İzlem Merkezi (ÇİM) ve oluşturulma aşamasındaki Kadın İzlem Merkezi (KİM)’ni olumlu ve olması gereken gelişmeler olarak görüyorum. Bu tür hizmet yapılanmalarının sadece pilot iller ya da Ankara’da değil, ülkenin her yerine ulaşacak şekilde yaygınlaştırılması gerektiğini düşünüyorum. Muğla’da da bunun gibi iyi uygulama örneklerinin yaşama geçirilebilmesi için hizmetin ilçelere nasıl ulaştırılacağı baştan planlanmak zorunda. Bu yeni çalışma sistemi içinde adli tıp uzmanlığını ilgilendiren alanlarda ortaya çıkacak olumlu ya da olumsuz gelişmeleri deneyimle göreceğiz.