Kur’an-ı Kerim’de insanlar mümin, kâfir ve münafık diye üç kısım halinde değerlendirilmektedir. Mümin, kalbiyle inanan, diliyle inandığını söyleyen ve ameliyle ona göre dürüst hareket eden kişidir. Kâfir, kalbiyle inanmadığı gibi, diliyle de inanmadığını söyler ve ona göre yaşar. Münafık ise, kalbiyle inanmadığı halde, görünüşte inandığını söyleyerek ikiyüzlülük yapmakta ve muhataplarını kandırmaya çalışmaktadır. Kur’an’da onların vasıfları ayrı ayrı anlatılmaktadır. Pek çok ayette müminlerin vasıfları anlatılmaktadır. Burada Müminun Suresinin baş tarafında yer alan ve müminlerin bazı vasıflarını anlatan ilk on bir ayetin anlamı üzerinde duracağız.
Tertip sırasına göre Kur’an-ı Kerim’in yirmi üçüncü suresi olan Müminun Suresi, 118 ayetten oluşmaktadır. Surede çeşitli konular anlatılmaktadır. Baş tarafta müminlerin vasıfları anlatılmakta ve müminler anlamında “müminun” kelimesi geçmektedir. Onun için sureye bu isim verilmiştir.
METİN VE MEAL
قَدْ أَفْلَحَ الْمُؤْمِنُونَ {1} الَّذِينَ هُمْ فِي صَلَاتِهِمْ خَاشِعُونَ {2} وَالَّذِينَ هُمْ عَنِ اللَّغْوِ مُعْرِضُونَ {3} وَالَّذِينَ هُمْ لِلزَّكَاةِ فَاعِلُونَ {4} وَالَّذِينَ هُمْ لِفُرُوجِهِمْ حَافِظُونَ {5} إِلَّا عَلَى أَزْوَاجِهِمْ أوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ {6} فَمَنِ ابْتَغَى وَرَاء ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْعَادُونَ {7} وَالَّذِينَ هُمْ لِأَمَانَاتِهِمْ وَعَهْدِهِمْ رَاعُونَ {8} وَالَّذِينَ هُمْ عَلَى صَلَوَاتِهِمْ يُحَافِظُونَ {9} أُوْلَئِكَ هُمُ الْوَارِثُونَ {10} الَّذِينَ يَرِثُونَ الْفِرْدَوْسَ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ {11}
“Kesinlikle namazlarında huşu içerisinde olan, tümüyle boş şeylerden yüz çeviren, zekâtlarını veren ve ırzlarını/iffetlerini koruyan müminler felaha/zafere kavuşmuşlardır. Ancak eşleri ya da akitleri aracılığıyla sahip oldukları hariçtir. Kesinlikle bu şekilde meşru hareket edenler kınanmış değillerdir. Fakat kim bundan ötesini ararsa, artık onlar haddi aşmış/sınırı çiğnemişlerdir. O müminler, emanetlerine ve ahitlerine/verdikleri sözlere sahip çıkarlar. Onlar, namazlarını da korurlar. İşte onlar, içinde ebedi kalacakları Firdevs cennetlerine varis olacaklardır.”[1]
MÜ’MİNLER HER ZAMAN İÇİN ZAFERE KAVUŞURLAR
Bu surenin başında dile getirildiği gibi gerektiği gibi inanan insanlar her zaman için felah bulur/zafere kavuşurlar. Bugün için mimin geçinenler başkaları karşısında mağlup oluyorlarsa, onların Kur’an’da haber verildiği şekliyle gerçek anlamda mümin olmadıklarından kaynaklanmaktadır. Bu ayetlerde övülen, kendilerine zafer ve kurtuluş vaat edilen müminlerin vasıflarını maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz:
1 – Müminler, namazlarını huşu, yani bilinçli, edebine adabına uygun ve içtenlikle samimi bir şekilde kılarlar.
2 – Müminler, ister sözlerinde, ister davranışlarında her türlü boş şeylerden uzak dururlar. Kendilerini ilgilendirmeyen, hiçbir fayda sağlamayan şeylerden sakınırlar.
3 – Müminler, mallarının zekâtını gerektiği gibi çıkarır ve hak eden fakirlerin eline verirler.
4 – Müminler, zinanın her çeşidinden şiddetle sakınırlar. Çünkü zina, nesillerin karışmasına sebep olan ve bu nedenle tüm peygamberler ve tüm kutsal metinler tarafından şiddetle yasaklanan, haram kabul edilen iğrenç bir davranıştır. Meşru evliliğin dışında tüm insanların kızlarını, karılarını kendi anneleri ve bacıları gibi kutsal kabul etmeyen kişi, iman ve İslam yoksunudur.
5 – Müminler, emanete hıyanet etmezler ve verdikleri sözde dururlar. Emanete riayet etmeyen ve verdiği sözü yerine getirmeyen kişi, mümin olma özelliğini kaybetmiş olmaktadır. Hz. Muhammed (sa.) ir hadiste şöyle buyurmuştur: “Ben ahiret gününde üç sınıf insanın hasmı/düşmanıyım. Düşmanı olduğum ve ahiret gününde kendilerine düşmanlık yapacağım bu üç sınıf insan, benim adıma söz verip sözünü yerine getirmeyen, köle-cariye edinip onları satarak paralarını yiyen ve işçiyi tam çalıştırdığı halde ücretini tam vermeyenlerdir.”[2]
6 – Yine müminler, namazlarına önem verirler ve namazlarını korurlar.
İşte bu vasıfları yaşayan müminler, ahiret gününde de Firdevs cennetinin varisleri olacaklar ve orada ebedi kalacaklardır.
SONUÇ
Netice olarak mümin geçinen kişilerin her konuda ahlaklarını Kur’an’dan almalı, Kur’an’da haber verildiği gibi mümin olmanın özelliklerini şahıslarında meydana getirmelidirler.
[1] el-Mü’minûn 23/1-11.
[2] Buhari, icaare, 1; İbn Mace, rühun, 4, hadis no:2442.