Yazılar Yol Gösterir
Esasen hukuki boyutlarını hem yurt içi hem yurt dışındaki gelişmelerle birlikte fikir üretme hakkı ve ifade özgürlüğünün nasıl anlaşıldığını ve değerlendirildiğini Prof.Dr.Fazıl Yozgat, köşesinde <efradını cami ağyarını mani> çerçevede yeterince açıklamış.
Fikir üretme hakkı ve ifade hürriyetini kuantumla nasıl ilişkilendirilebileceğini merak edenler Prof.Dr.Mehmet Dumlu Aydın’ın köşe yazısına bir göz gezdirsinler.
Sn.Prof.Necati Alkış fikir üretme yollarından bahsederek yazısına giriş yapmış. Ve diğerleri. Her biri yol gösterici.
Eğitimden Fikir Hayatına
Hayatımız boyunca eğitim alıyoruz. Ailemizden, okuldan, çevreden. Bütün amacımız kendimizi, çevremizi doğru ifade edebilmek ve sonra fikir üretebilmek. Eğitimde aldığımızı sandığımız özelliklerden biri de fikir ile saçmalık arasındaki farkı anlamak. Kelimelere döktüğümüzde bunu anlamak çok kolay. Fakat müziğe dökülen saçmalığı nasıl anlayabiliriz? Müzikal fikir sadece eğitimli kişilerde mi olur? Müzik özgürce ağzına geleni söyleyecek şekilde bir ifade şekli midir?
Müzikte Fikir Üretimi
İşte burada müzik nedir bilgisine ihtiyaç var. Müziğin bir yönüyle soyut, bir yönüyle somut ürün vermesi sebebiyle konunun iki yönü bulunmaktadır. Müzik eseri üretmek hem müzik eseri bestelemeyi hem de müzik yazarlığını kastetmektedir. Dolayısı ile müziği üretme hakkı ve ifade hürriyeti edebiyat, tarih gibi diğer somut alanlardan daha zordur. Konuyu Tevhit Medeniyeti, İslam medeniyeti, İnsan Medeniyeti, Bilgi Medeniyeti gibi yaklaşımlarla değerlendirmek olunca iş daha da zorlaşmaktadır.
Müzik seslerini bir araya getirerek belirli bir biçimde müzik eseri üretmeye besteleme diyoruz (Besteleme, giydirme, çeşitleme gibi müzik terimlerini açıklayan bir makalem 2012’de yayınlanmıştır). Hukuki haklar dolayısı ile XX.yüzyılda müzik eserinin soyut halden somut yazılı hale gelmesi zorunlu olmaktadır. Bestenizi yazıp/ yazdırıp ilgili kuruluşlara tescil ettiriyorsunuz, besteniz koruma altına alınmış oluyor. Fakat usta müzisyenler tarafından bir müzik eserinden ilham alınarak yeni bir müzik eseri üretmek mümkün olabiliyor. Tıpkı fikirlerden ilham alınması gibi. Yapıt sahibi, neyin aparma olduğunu en iyi bilen kişidir. Müzikologlar tarafından çok nadir de olsa farkında olmadan benzer müzik eserleri yapılabileceğine dair örnekler tespit edilmiştir. Fakat müzik sanatı ile uğraşan hiç kimse kendi bestesinin, bir başkasının eserine benzer olmasını istemez.
Müzikle ilgili bir kitap yazmanın çoğunlukla diğer kitaplardan bir farkı yoktur. Farkı özel bir bilgi alanına, somuttan daha çok soyut kavramlara ve terimlere sahip olmasıdır. Yerçekimi kanununu herkes bilir, ama müziğin, aslında özel seslerden başka bir şey olmadığını; piyanonun çıkardığı sesle udun çıkardığı seslerin aynı olup olmadığını öğrenmek gerekmektedir. Temel müzik bilgileri üzerine makam, usul, çokseslilik, biçim bilgileri inşa etmek gerekmektedir. Müzik sanatı üzerine doğru yada yanlış algılardan ve sınırlandırmalardan haberiniz olması gerekmektedir.
Dolayısı ile bir müzikle ilgili fikir üretmek, kitap yazmak, bir taraftan müzikal sesler, müzik seslerinin oluşturduğu majör ve minör veya dörtlü/ beşli/ cins/ dizi yapılarını, makam, usul, çokseslilik, biçim, tür gibi temel müzik bilgilerini yani genel-geçer bilgilerin üzerine müzik bilgisi, kültür, tarih, edebiyat gibi alanlardan aldığınız ilhamla bir fikir inşa etmeniz demektir. Güncel tartışmalar, güncel bilgi alanında bilinmeyenler üzerine yeni fikirler inşa etmek için bir fırsat demektir. Bir müzikle ilgili eser nasıl tescil edilmiş olabilir? Basıldığında veya ilgili kurumlarca kaydedildiğinde, o eser tescil edilmiş demektir. Fakat basılan bir kitabın içindeki bütün bilgiler yazara özgün, yazara aittir, yazarın özgün fikridir anlamına gelmez.
Özgün fikir nasıl anlaşılır? Genel geçer bilgileri veya daha önce başkalarının ortaya koyduğu bilgileri çıkardığınızda kalan bir fikir varsa, o fikir başkaları tarafından yazılmamışsa, yeni ve özgün fikir olabilir. Burada dikkat edilmesi gereken şey, cümlenin değil fikrin özgün olması gerektiğidir. Yoksa yayınlanan her kitapta ortaya konan bilgilerin önemli bir kısmı öncekilerin benzer cümlelerle tekrarıdır. Kur’an, Kitab-ı Mukaddes, Mesnevi tercümeleri gibi; Doğudan veya Batıdan yapılan eser tercümeleri gibi.
Fikrin Değeri Keşke Zamanında Anlaşılsa
Bu arada her üretilen fikrin ifadesi mutlaka kendi zaman diliminde karşılığını bulacak anlamına gelmiyor. Medeniyet duvarına koyduğunuz tuğlanın önemini kendi zamanınızın insanları tarafından yeterince takdir görmeyebilir. Farabi’nin müzikle ilgili kitabı gibi. Türkçe bilenlerin anlayabileceği bir dile, tam 1088 yıl sonra çevrilmesi gibi. Bu konuya cesaretle giren Prof.Dr.Abdullah Kızılcık ve Nurfer Tercan’ı tebrik ederim.
Benim bir fikrim var demek kadar o fikri yazıya dökmenin kurallarını bilmek de önemlidir. Eğer bir müzik eseri ortaya koymuşsanız, ben şunu taklit ettim, ben filandan aktardım dediğiniz de bir sorun yok (akademi camiasında bilgi ve fikir aktarım yöntemleri öğretilir), fakat bu benim bestem, bu benim eserim, bu benim fikrim denilmesi çok ciddi bir ifade özgürlüğüdür. Yeterki Medeni Kanunun 2.maddesinde denildiği gibi dürüstlük ilkesine uyulmalı. Emek hakkı var, kul hakkı var.
Fikir Üretimi ve İfade Özgürlüğünde İyi Niyet Esası
Tartışmalı konularda oluşan sorunu çözmek, iddiayı ortaya atmaktan çok daha zordur. Bilirkişiler için bile. Artık burada medeniyet, din, hukuk gibi ideal düşünceler falan kalmıyor, menfaatler, nefisler savaşı, en iyi tahminle hak-batıl yarışı devreye giriyor. Bütün bu çatışmaların temeli, ifade özgürlüğünü kullanan kişinin iyi niyetidir. Sonuçta gelip dayandığımız nokta Medeni kanunun 3.maddesinde ifade edildiği gibi, <asıl olan iyiniyetin varlığıdır>. Günlük hayatta kullandığımız bir ifadeyle, yüce dinimiz, hak adına temel olanın ne olması gerektiğini, <ameller niyetlere göre değerlendirilir>, diyerek ortaya koymuştur. Ben iyi niyetliyim demek yerine iyi niyetli yaşamak gerekmektedir. Kişinin dürüstlüğü ve iyi niyetini, kendinden daha iyi bilen bir YAR vardır, bir HESAP GÜNÜ vardır, GÖKLERDEN gelecek bir KARAR VARDIR.
Herkese iyi niyetlerle örülü gönüllerle mutlu yıllar dilerim.